Yazar'dan:
Uzun ve dolu dolu geçen bir geceden sonra Tony ve Elisabeth sabaha karşı uyuya kaldılar. Daha doğrusu Tony uyuya kalmış, Elisabeth ise güneş doğana kadar onu izlemişti.
Güneş hafiften kendini belli etmeye başlayınca Elisabeth yavaşça yataktan kalktı. Dün gece ki elbisesini üstüne giyip ufak çantasında ki toka ile saçlarını öylece bir topuz yaptı. Gözleriyle etrafta kağıt kalem aradı ama bulamadı. Çantasına dün akşam koyduğu ruj, aklına gelince çıkartıp yatağın karşısın da ki aynaya gülümseyerek yürüdü. İşi bitince eserine son kez bakıp Tony'e döndü. Tam odadan çıkacakken aklına gelen şey ile kapağı aralıklı olan dolabı yavaşça açtı ve kaç tane olduğunu saymadan bir kucak penyeyi aldı. Burnuna gelen koku ile gülümsediğini sessizce evden çıktı.Tony uyandığında yatağın boş ve soğuk kısmını farkederek hızla yataktan kalktı. Hızlıca banyoya ve evin her yerine baktı. Karşılaştığı gerçek gözlerinin dolmasına neden oluyordu. Telefonunu almak için geri odaya çıktı. Pepper'dan gelen bir dünya aramayı görmezden geldi.
Tony: Bunu yapmamış ol lütfen.
Eline aldığı telefondan Elisabeth'i aradı ama telefona ulaşılamıyordu. Omuzları düşerken derin bir nefes aldı. Pes etmeyip bir kaç defa aradı ama değişmeyen sonuç ile daha fazla onu taşıyamayan bacakları yüzünden yere çöktü. Daha fazla tutamadığı göz yaşları artık akmaya başladığın da yerle bir olduğunu hissetti.
Tony: Lisa, Hayır!
Gözleri istemsizce odada gezindi. Dün gece gözlerinin önüne gelirken ağlaması şiddetlendi. O an gözüne çarpan şey ile duraksadı. Aynada kırmızı birşey vardı. Buğulu gözleri görmesini engellerken, gözlerini elinin tersiyle silip aynaya yürüdü.
Elisabeth: Lisa, Evet!
Biraz olsun gülümsemişti ama ağlaması da şiddetlenmişti.Tony saatlerce o odadan çıkmamıştı. Aramalara bakmıyordu. Jarvis'den içki istemek için konuşuyordu sadece. Göz yaşı kalmamıştı, onun için ağlayamıyordu. Elisabeth haricinde birşey düşünmek istemiyordu, gerçeğe bakarsak zaten düşünemiyordu da. Onu nasıl bırakabildiğini hala aklı almıyordu. Sinir bir anda beynine hücum ettiğinde ani bir hareketle olduğu yerden kalktı. Çakır keyifliyken ötedeydi, Tony sarhoştu ve beyni kontrolü bırakmıştı. Elisabeth'in yazdığı yazıya ilerlerken bağırmaya başladı.
Tony: Nasıl yaptın bunu bana? Nasıl bıraktın beni? Bizden nasıl vazgeçip gittin? Nasıl? Sana demedim mi? Yıkılırım demedim mi?
Sonralara doğru sesi kısılmıştı ama öfkesi hala dinmemişti. Aynaya vurmak için elini yumruk yapıp kaldırdı, darbeye saniyeler kala zırhı kolunu tuttu.
Jarvis: Bay Stark artık durmalısınız?
Tony: Durmak istemiyorum Jarvis. Ben Lisa'yı istiyorum. Bul onu.
Jarvis: Saatlerdir uğraşıyorum ama yok. Shield'e bildirilmiş bir görev de bulunmamakta.
Tony: Onu bulamıyorsan ne işe yarıyorsun ki sen?
Tony ökeyle kolunu çekmeye çalıştığında zırh önce tepki vermedi ama sonra tutulu gevşedi böylelikle Tony sendeleyerek geri çekildi.
Jarvis: Ayık ve sakin olsanız sizi umursaya bilirdim. Ama Şuanlık dediklerinizi yok sayıcam efendim.
Tony: Bende seni yok sayıyım o zaman, nasıl olur? Gerçi sana neden kızıyorsam, beni kim var olarak görüyor ki? Lisa bile bıraktı beni, sen de bırakırsan daha fazla yıkılamam galiba.
Zırh bir anda Tony'in üzerine yürüyünce Tony afalladı ve bir kaç adım geriye sendeledi.
Jarvis: Yeter! Senin için gitti neyini anlamıyorsun. Uyumadı bile saatlerce seni izledi Lisa. Saatlerce baş ucunda sessizce ağladı. Nerden bileceksin ki sen o ara uyumakla meşguldün. Seni uyandırmamak için sessizce giyindi, ama hareketleri kadar sessiz gitmek istememiş olmalı ki aynaya o notu yazdı. Hatırlıyor musun?
Zırh Tony'i sarstığın da Tony tepkisizce zırhına bakıyordu.
Jarvis: Sana hatırlatıcam ama önce ayılman lazım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanficIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?