Elisabeth derin bir nefes aldı bunları yaşamış olmak zordu ama Tony'e anlatıcak olmak çok daha zordu.
"Senin yanına beni bıraktıktan bir kaç gün sonra beni alıp götürmüşlerdi hatırlıyor musun?" Tatlı tatlı gülümseyip sordu bu soruyu Elisabeth, amacı Tony'i yumuşatıp birazdan duyacaklarına karşın biraz gülümsemesini sağlamaktı. Ama Tony aptal değildi yada en azından olmadığını varsayıyordu ki Elisabeth'in ne yapmaya çalıştığını anlamış düz bir ifadeyle onu onaylamıştı. "O akşam beni, o zaman sana söylediğim gibi Terositlerin başındaki adama götürdüler ama orda ki konuşmalar sana dediklerim yalandı Tony." Tony bir şey söylemek için ağzını açtığın da Elisabeth elini adamın dudaklarına koyarak onu durdurdu. "Eğer beni bölersen devam edemem. Bu cesareti tekrar bulabilir miyim bilmiyorum Anthony." Tony başını sallayınca Elisabeth devam etti. "O akşam bir pazarlık yapıldı Anthony. O adam ve benim aramda... pazarlık senin hakkındaydı." Tony'in gözler büyüdü. Yanlış duymayı diledi. Hatta sağır bile olmuş olabilirdi. " Buna ne kadar pazarlık denir o tartışılır. Konu senin hayatın ve benim bedenimdi. İşkenceden daha kötü birşey vardı Tony o da... o da benim bakireliğimdi. Ben kaçırılmadan önce bakireydim, o itin altımdan geçti dediği şey de bana tecavüz etmesiydi." Tony'in bakışları boşaldı, elleri titrerken içmek için eline aldığı su bardağı ise parmaklarının arasından kayıp yere düştü. "Adam bana o akşam iki seçenek sundu ya kendimi ona teslim edip her gece onu eğlendiricektim yada seni öldürücekti. Ben başta ihtimal vermeyip kabul etmedim ama sonra ki üç gün sana türlü türlü işkence yaptıklarında ben de gece sen uyuyunca o adamın yanına gittim. Pazarlığı kabul ettim. Adam bakire olduğumu bilmiyordu. Tüm gece beni yanında tuttu ama sen sabah geldiğim de beni soru yağmuruna tutunca seni ayak bağı olarak gördü. Bana bir kutu ilaç verdi ve her akşam son içtiğin kahveye atmamı istedi. Reddetmeyi düşünmedim bile çünkü en son sana ne yaptıklarını görmüştüm. Sana verdirdikleri ilaç uyku ilacıydı, bunun için sen neden çok uyuduğunu hiç çözemedin. Bizi kameradan izliyorlardı sen uyuduktan sonra iki tane adam gelip beni alıyordu. Liderlerinin yanına gidene kadar onlar bemi taciz ediyordu sonra da o adam saatlerce bana tecavüz edip durdu. Bu günlerce, haftalarca sürdü. Kabuslarımın nedeni bu çünkü hazmedemiyorum. Keşke diyecek gibi oluyorum bu sefer de sana yaptıkları aklıma geliyor. Defalarca kez o adamı öldürmek istedim Tony, ama ben daha ordan çıkamadan seni öldürürlerdi. Benim yanımda adamlarına talimat vermişti, tırnağı bile kırılsa gelip seni öldüreceklerdi. Bunlardan dolayı kabus görüyorum ben." Elisabeth'in bakışları yerdeydi. Kendinden utanmıştı. Pislik gibi hissediyordu. Bunları o istememişti ama sonuçta olmuştu ve o kirlenmişti. Saatlerce kendini yıkasa da bu pislik çıkmayacak gibi hissediyordu. Tony yerinden kalktı. "Benim yüzümden di. Kabusların çığlıkların, ben yaşadıkların ağır geliyor diye düşünüyordum ama bu kadar... Bu çok fazla Elisabeth. Nasıl farkedemedim, nasıl anlamadım ben seni. Gözlerin hep şişti senin. Sık sık banyo yapıyordun. Çoğu gün çok solgun ve yorgun oluyordun. Yanımdaydın, benim yanımda uyuyordun ama ben anlamadım. Ben Dahi olduğunu iddia eden bir aptalım." Tony konuşurken daha doğrusu ufak çaplı bağırırken odaya girmiş volta atıyordu. "Aptalım ben anlamadım hiçbirşey, sana yapılan işkencelerden içim yanarken sen daha kötüsünü yaşıyormuşsun hemde beni korumak için." Elleri saçlarına girdi adamın, beyni patlayacakmış gibi hissediyordu. Aklı almıyordu nasıl farkedememişti. Akşam ilaçla uyutulmuştu peki ya gündüzleri, Elisabeth'in halinden nasıl tersliği anlamamıştı. " Bana neden söylemedin Elisabeth, belki.. illa bir yolunu bulurdum ben bana gelseydin ya. Kabul etmeden benimle konuşsaydın bir çıkar yol bulabilirdik." "Adam zaten sen öğrenme diye sana ilaç veriyordu Anthony, beni senle tehdit ediyordu, kabul etmedim diye günlerce işkence gördün sen perişan haldeydin. Nası gelip söylerdim ben sana bunu?" Dediğinde Tony öfkeyle bağırdı ve yanında olan boy aynasını yere vurdu. Ayna param parça olduğunda Tony gene elleri saçlarına dolaşıp çekmeye başlayınca Elisabeth hareketlendi. Tony'in ayağında ayakkabı vardı cam parçaları batmazdı ama kendine zarar vericekti. Öfkeden gözü dönmüştü. Bu halini biliyordu zırh ilk denemede çalışmadığında da böyle olmuş ve sinir krizi geçirmişti. Elisabeth korkuyla kesik bir nefes verdi ve odaya adımladı. Camlar canını yakıcaktı ama umursamadı odağını Tony'e verdi. İlk cam battığında çok canı acımamıştı hızlı davranıp acıyı görmezden gelerek Tony'in yanına gelip omuzlarından tutarak kendine çevirdi. Ellerini saçlarının arasından kurtarıp tutarak kendi ellerine sabitledi. "Senin bir suçun yok. Bilsen bir şekilde engel olurdun eminim, ama o zaman da sen zarar görecektin. Ben buna izin veremezdim Anthony." Tony'in bakışları bir kaç saniyeliğine de olsa yumuşadı. Sonra aklına gelen ile bakışlarını Elisabeth'in ayaklarına indirdi. Kadının ayakları kan içindeydi. Hızlıca onu belinden kavrayıp havaya kaldırdı. Elisabeth bacaklarını Tony'in beline dolayıp omuzlarından tuttu. Tony kadını yatağa bırakıp banyoya ilerledi. Işığı yakıp ilk yardım çantasını aldı ve hızlıca Elisabeth'in yanına oturdu, ayaklarını bacaklarının üzerine koydu. Elisabeth ise Tony'e gülümseyerek bakıyordu. Tony kadının gülümsemesine dayanamadı ve hafifçe gülümsedi. Üzerinde ki penyeyi tek hamleden çıkartıp dolayarak Elisabeth'e verdi. Kadın anlamışcasına yatağa yatıp penyeyi ısırdı. Canı yanıcaktı kendini buna hazırlayıp susmaya çalıştı ama başaramıyordu. Yürürken ki acısı bunun yanında hiç birşeydi.Tony işi bitince uzanıp kadına baktı. Ağlamaktan gözler kızarmıştı dolu gözleriyle ona bakıyordu. Tony Elisabeth'i kollarından tutup oturttu. "Özür dilerim güzelim, seni anlamadığım için koruyamadığım için çok özür dilerim. Travmana neden olduğum için özür dilerim. Hepsi benim suçum aptalın tekiyim ben." Tony'in de gözleri dolmuştu. Elisabeth bir hamle yapıp Tony'in kucağına oturdu. "Sen kocaman kalbi olan bir adamsın. Başkalarının ne dediğinin bir önemi yok, sen sanılandan çok farklısın ve özelsin. Affedilecek birşey yapmadın sen Anthony. Elinden geldiğince bildiğince hep yanımdaydın ve korudun beni. O benim kendi seçimim di mecbur da kalmış olsam bunu ben seçtim. Reddedip aradan çekilebilirdim ama ortadaki sendin yapamadım... Ama şimdi mecbur değilim ve bun ben seçiyorum." Bu sefer daha emin bie şekilde öptü kadın. Tony kararsızdı sonradan pişman olsun istemiyordu. Tony duraksayıp sordu. " Eminmisin Lisa?" Elisabeth cevap vermek yerine adamı tekrar öpüp kendini adama sürttü. Tony aldığı cevap ile sırıtırken kadının yatağa yatırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?