İkili toparlanıp kalktılar ve yürümeye başladılar. Bir yerden sonra Elisabeth iyice yorulmuştu. Soluklanmak işin durduğun da Tony de merakla ona döndü, " Çok yoruldum Anthony biraz dinlenelim mi?" Tony'nin de Elisabeth'den pek bir farkı yoktu. O da yorgundu. " Dayanman lazım Lisa, açtığımız mesafeyi oturarak kapatmalarına izin veremeyiz." Elisabeth yavaşça salladı kafasını sonra üstüne giydiği gömleği çıkarttı. Elisabeth'in tavrına Tony çapkınca gülümseyerek karşılık verdi, " Aha, bende gözün olduğunu biliyordum Lisa ama burası pek yeri değil sanki, ha?" Elisabeth istemsizce güldü "Anthony, güneş kafana tahmin ettiğimden daha çabuk geçmiş galiba" boyu Tony'den biraz kısaydı onun için parmak uçlarına kalktı ve elindeki gömleği başının üzerine koydu. Tony bu harekete gülümsedi ama aklına gelen ile konuştu " Peki ya sen, ya senin kafana güneş geçerse?" " Ben sıcağa alışkınım ama sen değilsin baksana haline domatese döndün Anthony" Elisabeth gülerken Tony de gülmeye başladı zaman kaybetmişlerdi belki ama soluklanıp konuşmak ikisine de iyi geldi. Tony uzanıp Elisabeth'in elini tuttu. Soran gözlerle baktı Elisabeth " Geride kalıp tekrar kaybolmanı istemem. Bu sefer seni kurtaracak yakışıklı bir dahinin yanına düşemeyebilirsin."
Bir müddet daha yürüdüler, zaman kavramı ikisi için de kaybolmuştu. Tony sürüklediğini hissettiği kadına döndü. Yarasına koyduğu bez tamamen kana bulanmıştı, giydiği mavi kot pantalonun yarısı kandan dolayı mora dönmüştü. Bitmek üzere olan kadına baktı Tony, ona yaklaşıp tek hamlede kucağına aldı. Beklenmedik hamle ile ufak bir çığlık attı Elisabeth " Ne yapıyorsun Anthony?" " Ben yürüyorum Lisa ama sen yürüyemiyorsun onun için sana yardım ediyorum." Dedi Tony. " Tony, hayır. İndir beni sende yorgunsun." "Tony, evet" deyip göz kırptı Tony Elisabeth'e.
Aradan geçen zamanda Elisabeth'in durumu git gide kötüleşiyordu. Tony bunun bilincinde olarak onu konuşturmaya çalışıyordu ama onun da gücü bitmek üzereydi. Bu sıcakta kumda yürümek hemde kucağında bir kadın taşıyarak yürümek zordu, şu anki durumun gerisinde ki olayları da hesaba katarsak herşey daha da zorlaşıyordu. Üstlerinden geçen helikopteri görünce Tony bağırdı. Yere çöküp bağırarak el sallamaya başladı. Helikopter biraz ilerde iniş yapınca ilk inen kişi dostu Rhodey olmuştu.Tony'den:
Kolumun nedensiz ağrısı ile doktor bana bakmaya geldi.
-: Önce ona bakın o yaralı ben iyiyim
Doktor: Ona bakan doktorumuz var oturun lütfen bende sizinle ilgileneyim.
Pansuman bitmiş Rhodey'in ısrarları ve çenesi yüzünden koluma bir askı taktırıp sardırmıştım. Şimdi ise oturmuş Lisa'nın uyanmasını bekliyordum.
Hareketlilik ile dönüp Lisa'ya baktım. Gözlerini aralayınca gülümsedim o çok güçlü bir kadındı.
Lisa: Ne oldu, neredeyiz?
-: Kurtulduk? Bizi buldular, sonunda!
Lisa güldüğünde acı ile buruştu yüzü.
Lisa: Senin koluna ne oldu?
-: İncinmiş, bende buraya gelince farkettim.
Rhodey: Orda ona ne yaptıysalar, kolu çatlamış. Anlamaması saçmalık, bu arada ben Rhodey bu sakar dahinin en yakın arkadaşıyım.
Lisa: Ama nasıl olur beni de kuca..
-: Rhodey sen Lisa için kıyafet bulabilirmisin?
Lisa: Nasıl farkedemedin Anthony?
-: Odak noktam adamlara yakalanmamaktı, bunun için de vücudum hala adrenalin salgılıyor olmalıydı. Uçağa girip seni bırakınca ağrıyı hissettim. Daha önce hissetmemem daha iyi oldu yoksa seni kucağımda taşıyamazdım."
Rhodey elinde ki kıyafetler ile yanımıza gelince baktım bunlar benim gömlek ve pantolonlarımdı.
Rhodey: Sadece bunları bulabildim. Senden haberimiz yoktu onun için hazırlığımız da yok Lisa kusura bakma.
-: Elisabeth, Elisabeth de Rhodey ve bordo olan gömleği versen yeterli.
Rhodey: Sen Lisa diyorsun, adı Lisa değil mi?
-: Ben Tony Stark'ım Rhodey. Benim yaptığım herşeyi yapıcakmısın? Geri kalan kıyafetler lazım değil, götürebilirsin dostum.
Omzuna iki kez vurduğum da Rhodey yamukça sırıttı. Bu sırıtmanın anlamını biliyordum ama görmezden geldim.
Yavaşça Lisa'yı kaldırıp oturttum. Atletini düzelterek yarasının üstünü kapattım. Gömleğim ona baya bol olucaktı ama şuan idare etmek zorundaydı.
Lisa: Benden 3 tane alır bu gömlek Anthony.
-: İdare et şurdan çıkalım sana birşeyler alırız.
Lisa: Yok onun için demedim ben, gül diye söyledim.
-: Rhodey basın, magazin istemiyorum bu halde görünmeyelim.
Lisa: Benden utandın mı?
-: Hayır sadece senin utanmanı engellemeye çalışıyorum.
Gülümseyip yanına oturdum. Lisa başını omzuma yaslarken sordu
Lisa: Ne kadar yolumuz kaldı?
Rhodey: 30 dakika sonra iniş yapmış oluruz
Ellerim Lisanın saçları arasında dolanmaya başladı mırıltılar çıkartıp omzumdaki başını göğsüme yasladı.
Lisa: Saçlarımla oynamanın beni mayıştırdığını biliyorsun, yapma Anthony
-: Biliyorum ve hala yolumuz var vücudun biraz daha dinlenmeli bunun için uyumalısın.
Lisa: Ya kolunu acıtırsam?
-: Ben rahatım hadi biraz uyu Lisa.
Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım ve uykunun beni de ele geçirmesine izin verdim.Yazar'dan:
Rhodey "Tony, hadi kalk iniş yapıyoruz. Tony, Tony, hadi uyan" dediğinde arkadaşı gözlerini açıp kırpıştırdı " Neden bağırıyorsun onu uyandıracaksın?" "Uyanmanız lazım birazdan inicez" dediğinde Tony gözlerini tamamen açmıştı kadının saçlarında olan elini hareket ettirip yavaşça seslendi " Lisa hadi iniyoruz uyan". Genç kadın huzursuzca yerinde kıpırdanıp imkanı varmışcasına kafasını daha çok bastırdı göğsüne " 5 dakika daha uyuyayım lütfen Anthony." Tony huzurla gülümseyip başını kadının başına yasladı. Uçak ufak bir sarsıntı ile iniş yaptığında Rhodey yeniden yanlarına gelmişti. " Hadi artık indik, kalk Lisa." Kadın gözlerini açıp etrafına baktı. Onu saran güçlü kolların arasında olmak ona huzur veriyordu. Bu düşünceden kurtulması gerektiğine karar verip kafasını kaldırdı. Tony hareketlenip kalkınca ona baktı. Kalkmaya çalışınca canının yanması ile inledi kadın, Tony seri bir hareketle onu belinden tutarak kaldırdı. Elisabeth bırakmasını beklese de Tony onu bırakmadı ve onun ile yürümeye başladı. Kapı açılınca yerde iki tekerlekli sandalye vardı. Rhodey " Bakın sizi almaya gelmişler" dediğinde ikili aynı anda "Hayır" dediklerinde gülümsediler. " Şunları ortadan kaldır Rhodey, ikimiz de ölüm döşeğinde değiliz. Ve sen Lisa ağırlığını vermekten çekinme bacaklarım hala sağlam." Rhodey arkadaşının sözünü dinleyip ufak bir el hareketi yaptığında tekerlikli sandalyeleri aldılar. Tony ve Lisa yere bastıklarında derin bir nefes almışlardı. İkisi de rahatlamış hissediyordu. Bir adam onlara yaklaştı " Merhaba ben savunma bakanı. Bu arada siz kimsiniz hanımefendi?" Diye sorunca Lisa ikilemde kalmıştı. Tony'e baktığında adam hafifçe gülümsedi ve Lisa " Ben Elisabeth Foster, yaptığım gezi esnasında kayboldum ve kaçırıldım. Tony Stark ile aynı yerdeymişiz kurtulmamı sağladı." Dediğinde bakan " Evet, evet anladım. Bay Stark sizi yeniden aramızda görmek çok hoş." Demişti. Tony adamın tavrını beğenmemişti. Adamın sol elini uzattığında Tony'in sağ eli Lisa'nın beline sarılıydı. Beklenmedik bir hamle yaparak sol elini uzattığın da herkez bu tepkiye şaşırmıştı. En çok da Elisabeth bırakmasını beklemişti ama Tony Stark gene beklenmeyeni yapmıştı. "Evet, evet anladım. Elisabeth yaralı, fazla ayakta durmaması lazım. Müsaadenizle" deyip arkasına bakmadan arabaya doğru yürümeye başladı. Tony kadının belini bırakmadığı için Elisabeth de onun peşinden yürüyordu. Tony yavaşça kadını oturtup kendi de diğer kapıdan binip yanına oturdu. Elisabeth " Çok kötüsün Anthony, adama neden öyle davrandın?" " Sana yaptığı hiç hoş değildi bende karşılığını vermiş oldum." Kadın başını eğip adamın çikolata rengi gözlerine baktı. Adamın gözleri kadının kafasının karışmasına neden oluyordu. Tony için de durum çok farklı değildi, kadının gözlerinden sonra durağı dudakları olmuştu. Yine oluyordu aralarında ki çekim baş göstermiş ve istemsizce yakınlaşıyorlardı. Bu durum mağarada da bir kaç defa tekrarlanmıştı ama hiç neticeye varamamışlardı. Elisabeth'in de gözleri Tony'in dudaklarına kayınca yakınlaşmaya başladılar. İkisinin de nefesleri hızlanmıştı tam dudakları birbirine değmişken arabanın kapısı sertçe kapandı. Tony ön tarafa bakınca kapısı açıp Happy ve diğer koltuğa oturmuş olan Pepper'ı gördü. "Bir sorun mu var Peps?" Diye sorduğun da kadın " Evet... Yani şey seni hasteneye götürmeliyiz" dediğinde Tony'in tek kaşı havaya kalkmıştı " Happy bizi her zamanki kahveciye götür." Dediğinde Elisabeth gülümseyerek Çikolata renkli gözlere bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?