Lisa'dan: Akşam beklediğimden hızlı olduğunu farkedince yumrukladığım kum torbasını bıraktım. Havlumu enseme koyarak yukarı çıkıp hızlı bir duş aldım. Çıktığımda hafiften bir müzik sesi geliyordu bu da demek oluyordu ki parti başlamıştı. Dolabımda olanlara göz gezdirdim. Kırmızı yırtmaçlı ve sırt dekolteli elbiseyi görünce gülümseyip onu giydim. Saçlarımı topuz yaptıktan sonra bir kaç takı takıp topuklu ayakkabılarımı giydim. Parfümümü sıkarak odamdan çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merdivenlerden inerken kalan üç basamakta Steve elini centilmence uzattı. Etrafıma baktığım da çok da kalabalık olmaması beni sevindirmişti. Kalabalığa tahammül edebilecek bir ruh halim yoktu şu an. İçecekler içiliyor sohbetler ediliyordu. Tony'in kaçamak bakışlarının farkındaydım ama yanında ki Pepper için farkında değilmişim gibi davranmaya çalışıyordum. Sonuçta o nişanlanmıştı bir kaç gündür aramızda ki buzlar erimeye başlamıştı ama buna güvenip nişanlı olduğunu yok sayamazdım. Geçen yarım saatin ardından herşey güzel ilerliyordu. Pepper elindeki bardağa metal bir çubuk ile hafifçe vurdu. Pepper: Ufak bir konuşma yapıcam bir kaç dakikalığına herkez buraya bakabilir mi? Herkez onaylayıp dikkatini Pepper'a verdi. Pepper: Biliyorsunuz ki yakın zamanda sevdiğim adam olan Tony ile nişanlandık. O bana kendini vererek dünyada alabileceğim en güzel hediyeyi verdi. Sıra bende. Duyduklarımın acısı ile yutkunurken gelen şeyi beklemeye başladım. Bir yanım hızla burdan gitmem için bağırırken merak eden yanım baskın gelmişti. Pepper'ın hediyesini merak ediyordum, gördükten sonra gidebilirdim. Pepper arka taraftan bir kutu aldı ve gelip Tony' verdi. Tony: Ne gerek vardı Pepper? Hemde herkezin yanında? Pepper: Hediyem en çok seni ilgilendiriyor ama onlar da sevinecektir eminim. Sevineceğimiz söylerken bana bakmıştı. Bu beni daha çok korkuttu. İstemsiz bir adım geri attığımda Pepper şimdiden elde etmiş olduğu zafer ile daha çok gülümsedi. Tony kutuyu açarken çok da umursar görünmüyordu. Tepkimi merak etmiş olmalı ki bir kaç saniye bana da bakmıştı. Sıkıntımla açtığı kutu saniyeler sonra şoka dönüştü. Thor: Hadi dostum ne varmış söylesene. Pepper: Sabırlı olun şoku atlatsın. Tony kutudan birşey aldığında diğer elinde tuttuğu kutu yere dönüştü. Elinde hamilelik testi vardı. Acı git gide büyüyordu benim işin. Tony: Şaka mı yapıyorsun? Pepper: Hayır sevgilim baba oluyorsun. Pepper Tony'in boynuna sarıldığında Tony donmuş gibiydi. O an sanki bacaklarım daki tüm güç gitmiş gibi hissettim. Sendelediğimde düşeceğimi zannederken biri beni tuttu. Tony bana ben Tony'e bakıyordum. İkimizde dönmüş gibiydik. Pepper Tony'den ayrılıp onu öptü. Pepper: Sevgilim şaşırman normal ama bu kadarı da fazla kırılıyorum. Yoksa sevinmedin mi? Tony gelen soru ile Pepper'a döndü. Kadın dudaklarını abartı ile büzmüş Tony'e bakıyordu. Tony: Hayır sevindim ama hiç beklemiyordum bunu. Tony'in sevindiğini duyunca beynime düşen şimşekler ile git gide kötü olduğumu hissettim. -: Steve beni götü lütfen. Steve birşey söylemeden beni tutup ordan çıkardı. Odama gidecekken onu durdurdum -: Bahçeye çıkalım hava almaya ihtiyacım var. Bahçeye çıktığımızda bulduğum köşeye çöküp tuttuğum göz yaşlarımı bıraktım. -: Bizim bebeğimiz olucağını duyunca hiç sevinmemişti, tamam o zaman bana kızgındı ama bebeğimizi kaybedince de hiçbirşey olmamışcasına döndü gitti ve hayatına devam etti. Sanki bebeğimiz hiç benim karnımda var olmamış gibi. Umursamadı düşünmedi hiç ama şimdi Pepper'a diyor ki sevindim. Benden nefret bile etse bebeğimize böyle yapmamalıydı dimi. Ama yaptı... Bir anda gelen öfke ile yerimden kalktım. -: Neden, neden sevmedi onu? Neden istemedi? Annesi ben olduğum için mi? Ama bu haksızlık? Onun bir suçu yoktu ki? Belki de babası istemedi diye o da istemedi beni? Steve: Şuan saçmalıyorsun Lisa. Nefes almayı denemelisin. -: Hayır Steve saçmalamıyorum baksana olan bu. Herşey bunu işaret ediyor. Hıçkırarak ağlamaya başladığım da Steve gelip bana sarıldı. Tony: Bize biraz izin verir misin yüzbaşı? Göz yaşlarımın arasından gördüğüm buğulu yüze baktım. Onu net göremesem de sesini tanımamak gibi bir şansım hiç yoktu.
