Saat gecenin 3'ü olmuştu. Tony, Steve ve Elisabeth ise hala ayaktaydı. Steve ve Elisabeth yorulup otururken Tony onları hologramdan izlemeye devam ediyordu. Tony sarhoş değildi ama olmasına da ramak kalmıştı. Bir anda çalan alarm ile yerinden sıçradı, hayır galiba sarhoştu. Bu saatte ne alarmı çalabilirdi ki. Dumy önüne kahve koyunca Tony hafifçe gülümsedi "Sakarsın ama bazı şeylerin zamanını çok iyi ayarlıyorsun Dumy, sarhoş olmalıyım alarm sesi beynimde çınlıyor." Jarvis "Efendim alarmı sarhoşluktan duymuyorsunuz, direktöre verdiğiniz alarm çalıyor." Tony hızla yerinden doğrulurken kahvesini tek seferde içti. Bu iyiye işaret değildi, zaten o tek gözlü adam ne zaman iyi bir şeyin içinde olmuştu ki. "Efendim ekibin neredeyse tamamı ortak salondalar ve sizi soruyorlar." Tony cevap vermeden asansörü boşverip merdivenleri hızla tırmandı. Nefes nefese salona ulaştığın da herkez ona bakıyordu. "Bu.... Fruy'e verdiğim....alarm....bir sorun olmalı..." nefes nefese zar zor toparladığı cümleleri ile Steve ekibe döndü. "Herkez hazırlansın 5 dakika içinde quinjetin önünde toplanıyoruz." Herkez onaylayıp hazırlamak için görev odalarına dağıldı.
Natasha quinjeti kumanda ederken Elisabeth Fruy'e ulaşmaya ve yerini saptamaya çalışıyordu. En sonunda bir iz bulunca gülümsedi. Bir yerde patlama olduysa Fruy çok uzakta olamazdı. Aklına gelen ile duraksadı "Clint nerede?" Soruyu Natashaya yönelik sormuştu. Natasha "Gece Fruy onu çağırdı, Fruy'in yanında." Elisabeth ekranı ikiye bölüp bir yandan da Clint'in yayına yerleştirilen GPS ile onu da armaya başladı. Telefonla da arıyordu ama Clint bakmıyordu. Elisabeth'in içini bir sıkıntı kapladı Clint bakamasa da mesaj atardı. Ters giden birşeyler vardı. Tarama red verince Elisabeth küfür etti. "Yok. Yayında ki GBS'i çıkartmış, aramalarıma da bakmıyor, mesaj da atmıyor. Barton ile hiçbir iletişim kuramıyorum." Sıkıntıyla nefesini verdiğinde Steve destek olmak istercesine omzunu sıktı. Elisabeth bunu daha önce de yaşamıştı. Clint aynı böyle ortadan kaybolmuştu. Tam ümidini kesiceklerken 3 ay sonra geri dönmüştü. Clint evliydi ve bir bebekleri vardı. Natasha Elisabeth'in ne düşündüğünü anlayarak konuştu "Eğer gene böyle birşey yaparsa onu kendi ellerimle öldürürüm Lisa." Ekinin geri kalanı birşey anlamamıştı ama sorsalar bile iki kadının da bir şey demeyeceklerinin farkındaydılar. Jet saptanılan noktaya iniş yaptığın ilk inen Elisabeth olmuştu. "Barton nerede Fruy?" Fruy derin bir nefes aldı "Loki onu aldı, bir şekilde Barton taraf değiştirdi ve o adam yanında gitti?" Nat Fruy'in boğazına yapışırken bağırdı "Ne demek o adam ile gitti? Sen ne yapıyordun o ara Mısır mı yiyordun? Nasıl buna izin verirsin?" "Ben izin vermedim zaten Ramonoff, onunla konuşmaya çalıştım ama bana sıktı ve o adamla gitti." Natasha sinirle adamın yakalarını bırakıp volta atmaya başladı. Elisabeth ise dalgındı ve tehlikeli şekilde sessiz "Loki dedin, kim o?" "Thor'un kötü kardeşi?" Steve dayanamayıp sordu "Thor kim ne oluyor düzgünce anlatın şunu?" Fruy "Thor 4 ay önce uzaydan dünyaya gelen bir varlık. Kendini Asgard prensi olarak tanıttı ve baya güçlü. Hatırlıyor musun Anka. Sen Afganistan'a gitmeden önce gelmişti." Elisabeth dalgınca başını salladı "Doğru gelmeyen birşeyler var, Clint asla taraf değiştirmez. Seni umursamaya bilir ama ben ve Nat'a bunu yapmaz. İyi düşün Fruy ve tam olarak anlat orada ne oldu." Natasha "Tam olarak dedi Fruy bizden birşey saklamaya kalkma." "Teseract yani uzay taşı elimize geçti. Biz de onu ortadan kaldırmak istedik ama bir şekilde işler ters gitti ve Loki taşı kullanarak ortaya çıktı. Elinde bir asası vardı onunla etrafta yürüdü. Clint önce saldıracaktı sonra asasını galiba Clint'e dokundurdu, evet dokundurdu. Nalet olsun bunu nasıl o an farkedemedim?" Tony "kendini akıllı sanan bir fırsatçısın da ondan." Elisabeth sessizliğini korumaya devam etti devamını bekledi ama gelmedi. Elleri stresten titremeye başlayınca derin bir nefes aldı. "Yani bu demek oluyor ki Clint kendi isteği ile değil asa yoluyla Loki'nin yanında. Bu da çoğu şeyi açıklar. Asa kişinin bilincini manipüle ediyor ve emir altına girmesine neden oluyor." Steve "Bir dakika sen Teseract'mı dedin?" Fruy kafasını salladı "Ben o nalet şeyi seneler önce okyanusun dibine gömdüm ve siz de beni çıkartmanız yetmezmiş gibi taşı da mı aldınız?" Elisabeth "Konunun seninle alakası yok ki Steve. Fruy onu yok etmek değil kontrol etmek istedi ve böylece dünyaya bir düşman daha getirdi." Ekip anladığını mırıldanırken Tüm gözler Fruy'in üstündeydi, taki gökyüzünde yüksek sesli yıldırımlar çıkması ile birlikte. Bu yıldırımlar yağmur habercisi değil de kıyamet alameti gibiydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?