Üç tarikatın hepsi anında kendi Hükümdarlarını önerdi. Hem altın iskelet hem de şeytani lord çoktan akıllarındaki kararı kesinleştirmişti.
“Az evvel istediğimiz sonuçları elde edemedik. Yolladığımız ilk takım harabelere girdiğinde bulunduğu durumu koruyabilecek birisi olmalı.”
Aziz Ay Tanrıça Teyzenin gözleri kalabalığı taradı.
Durumunu koruyabilecek birisi mi?
Diğer iki boş Tanrı Alemi uzmanı düşünmeye başladı.
“Durumunu koruyabilmek” illa yollanılan kişinin savaş gücünün kuvvetli olmasını gerektirmiyordu.
Grubun genel kuvvetini etkileyen birçok faktör vardı. Zeka, güç, yönetim vb.
“Tanrıça Teyze, bu görevi bana bırak!”
Yetişimi Çekirdek Kökenine ulaşmış hafif tombul bir genç bir anda bağırmıştı. Onun aurası çoğu kişiden daha güçlüydü.
Bu Lu Tianyi’ydi.
Lu Tianyi’yi fark eden birçok kişinin yüzünde ihtiyatlı bir ifade belirmişti. Daha yeni Çekirdek Köken Alemine ulaşmış olmasına rağmen, onun yetişimini yaptığı teknik diğerlerinden daha güçlüydü ve anlaşılan kendisi yarım adım Çekirdek Köken Alemindeyken Hükümdarlara karşı savaşabiliyordu. Kendisi de bir Hükümdar olduktan sonra eski nesilin birçok Hükümdarını yenmişti.
Kimse onun savaş gücünden kuşku duymuyordu. Öğretmeni Bir Boş Tanrı Alemiydi, gizli kozları olmalıydı.
“Tianyi?”
Aziz Ay Tanrıça Teyzenin bakışları Lu Tianyi’nin üstüne geldiğinde hafifçe gülümsemiş ve başını sallamıştı, “Senin gücünden şüphe duymuyorum ama durumunu koruyabilmek için en uygun kişi değilsin.”
Herhangi bir tereddütü olmadan Lu Tianyi’yi reddetmişti. Lu Tianyi isteksiz olsa da onun kararını değiştiremezdi.
“Görünüşe göre Aziz Ay Tanrıça Teyze çoktan kararını verdi.”
Altın iskelet ve şeytani lord birbirlerine baktı, tam da düşündükleri gibi, Aziz Ay Tanrıça Teyzenin bakışları maviler içindeki sakin bir kadının üstünde durmuştu.
“Elder Shui Yun.”
Maviler içindeki kadın sakin ve güzeldi. Kar beyaz teni bir bebeğinki kadar pürüzsüzdü. Sanki insanların dünyasından değişmiş gibiydi.
Anında herkesin gözleri ona doğru dönmüştü, birçok erkek gözlerinden geçen ışığı saklayamamıştı.
Gerçekten de güzel bir kadındı.
“O mu?”
