NOT

36 16 21
                                    

"CESARET HİÇ KORKMAMAK DEĞİL, KORKUYA RAĞMEN DEVAM ETMEK, KORKUYA HÜKMETMEKTİR."

Alpay' a haber vereceğini umuyorum yakın zamanda yaptığı her şeyin bedelini canıyla ödeyecek. Belki de onu değil. Sevdiklerini öldürürüm. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun Ayris GÜNEŞ. O adamın yanında olmak güzelim kariyerinin sonunu bile getirebilir.

İsim yoktu. Hemen bu çiçeğin fotoğrafını Alpay' a attım. Bakmadı. İlk defa bakmadı. Aradım açmadı. Korkuyu hissediyordum. Korkuyordum çünkü o da korkmuştu. Kendi için değil bizim için korkmuştu. O adamın bize bir şey yapmasından korkmuştu. Sakin ol Ayris dedim kendi kendime. Gece uyanmıştı yanımdaki çiçeği görünce gülümsedi. "O almadı." Dedim ve kapı çaldı. Korkuyordum. "Gece dikkat et." Dedim kapı deliğinden baktığımda Alpay'dı. Kapıyı açtığımda nihayet biraz olsun rahatlamıştım. "Girebilir miyim?" Onu içeri aldım. Çiçeği görmüştü. Direkt çiçeğe doğru ilerledi. Buketi açtı ve içinden bir ses kaydı cihazı çıkardı. Cihazı kırdı ve bize döndü. "İyisiniz değil mi?" Dediğinde gözlerinde korku vardı. "Kim o adam?" "Anlatacağım." Oturması için koltuğu işaret ettim. Bizde oturduğumuzda anlatmaya başladı. "O adam bir mafya lideri. Aylar önce gittiğimiz bir görevde. Birçok adamı öldü ve tutuklandı ve bende oradaydım. Timimizde bulunan çoğu kişinin ailesine sana yolladığı gibi çiçek yollayıp onları da tehdit etmiş. Benim bir ailem yok Ayris. Beni tehdit edebileceği kimse yoktu. Belki o gün gelip seninle hiç konuşmamalıydım ama şimdi sen onu dinleyeceksin. Benden uzak duracaksın bende senden uzak duracağım. Arama beni ulaşamazsın. Göreve gidiyorum. Sana hiç bir şey yapamaz ama yine de dikkat edin." Dediğinde gözlerim dolmuştu yine bir veda vardı ve ben vedalardan bıkmıştım. "Alpay." Dediğimde bana sarıldı. "Umarım bir gün yeniden karşılaşırız hem belki o gün beni tanırsın." Dediğinde cevap vermeme vakit bile vermeden. Çıktı ve gitti. Yine bir veda vardı. Masamın üzerinde bana verdiği çiçek vardı. Dün bu çiçeği kuryeden aldığımız saatteydim. Bir günde her şey bu kadar değişmişti. Gece bana sarıldı. Ayağa kalktım. "Kahve ister misin?" "Ben yaparım sen otur." Dediğinde çoktan ayağa kalkmıştım. Ayağa kalktığımda gözlerimin önü karardı ama belli etmemeye çalıştım. Kahveleri yaptıktan sonra kahvelerimizi alıp salonda oturduk ben kanepeye uzandım ve bir film açması için kumandayı Gece'ye verdim. Gece yandaki koltukta oturuyordu. Filmi izleyemedim sadece vazodaki çiçeklere bakıyordum. Bir anda ayağa kalktım vazodaki çiçekleri aldım. Atamadım bir kenara kaldırdım. Görmek istemiyordum. Gül demetini ise çöpe attım.

Bir demet çiçek bağlamıştı beni ona bir buket çiçek ayırdı.

Başım dönüyordu ama ağlamak istemiyordum. Onu kaybettiğimi kabullenmek istemiyordum. "Zorunda olmasa bırakmazdı demi beni? Zorunda olmasa gitmezdi demi?" Dedim daha fazla dayanamadım. Yere oturdum yavaşça dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım. "Zorunda olduğu için gitti demi Gece?" dedim. Öyle olmasını umuyordum. Geri dönmesini umuyordum. Rüya olduğunu düşündüm. Ben hep rüya görürdüm. O an rüya olmasını umdum ama değildi. Uyanmak istedim bu berbat kâbustan uyanmak istedim. Uyanamıyordum uyumuyordum çünkü o gerçekten beni bırakıp gitmişti. Biliyordum geri dönecekti ama ya dönmezse ne olurdu o zaman. Ben onu bu kadar kolay bırakamazdım ama o bırakıp gitmişti beni. Biraz Gece'ye sarılıp ağladım.

Gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda dün ki halimi hatırladım. Dün bu aynada hazırlanmıştım ve mutluydum ama şimdi yüzüm kıpkırmızıydı. Ağlıyordum.

Mutfağa girdiğimde Gece Alev teyze ile konuşuyordu. Omlet hazırlamıştı. Canım istemiyordu ama sırf Gece için yedim. Yemeğimi yedikten sonra şarj aletimi almak için arabanın yanına indim ama arabamın yanında biri beni bekliyordu.

V.E. -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin