DÖNELİM
Mİ
SİL
BAŞTAN?
(25/ATİ242)
Benden ayrıldığında onu ilk defa böyle görüyordum. Batın ise şaşırmıştı.
"İyi misin?"
"İyiyim."
"Yemekler zehirliydi."
ALPAY: (OLAY ANI)
Kaan biraz ilerideydi. Geldiğimi biliyordu bana doğru dönmeden konuşmaya başladı.
"Beni öldürerek onu koruyabileceğini mi düşündün? Ben onu belki de çoktan öldürdüm ya da yediği yemekteki zehir yüzünden can çekişiyor şuan."
Dediğinde bana bakıyordu. Elinde bir bıçakla bana doğru koşmaya başladığında ve bıçağı tam kalbime saplamaya çalıştığında elini ittim. Bıçak omzumda bir çizik oluşturmuştu. Yeniden hamle yaptığında bıçağı tutan elini bileğinden kavradım ve çevirdim. Bıçak elinden düşmüştü o ise biraz gerilemişti. Ben bıçağı almak için eğildiğimde yüzüme doğru bir yumruk attı. Sinirim canımın acımasına bir engeldi. Bıçağı kalbine doğru tutup ittirdiğimde karşı çıkmaya çalıştı ancak gücü yetersiz kalıyordu. Bıçak yavaş yavaş yara açmaya başlamıştı. İçeri biri girdi. Bıçağı tamamen kalbine sapladıktan sonra arkama döndüğümde gelen kişi Batın'dı.
Hemen bulunduğumuz yerden çıktık. Ayris'e mesaj attım.
ALPAY: (ŞUAN)
Gözlerimden akan yaşları durduramazken beni tek sakinleştiren şey kokusuydu. Yanımda olduğunu bilmemdi. Timdekilerle yemeğe gitmem gerekiyordu ama ben onunla kalmak istiyordum.
"İyi misin?"
"İyiyim ve söz veriyorum ki bundan sonra hep beraber olacağız ve senin ağlamana asla izin vermeyeceğim."
Telefonum çaldığında telefona baktım Atlas arıyordu. Bizim bugün yemeğimiz vardı ve benim bu kargaşaların arasında aklımdan çıkmıştı.
"Gitmen gerekiyorsa git ama tek bir şartla. Yarın konuşacağız bunları." Ayris'in bu cümlesi yüzümü gülümsetti.
"Söz vermesem gitmezdim ama yine söz veriyorum ki yarında yanında olacağım bundan sonrada."
AYRİS:
Yemek yiyeceklerdi biliyordum. Atlas söylemişti ve beni de davet etmişti.
Alpay o an cebinden bir şey çıkardı bu bir kolyeydi. Ucunda papatya olan bir kolyeydi aynı annemin kolyesine benziyordu.
"Takabilir miyim?"
Dediğinde arkamı döndüm ve saçlarımı önüme aldım. Kolye ile beraber bir sıcaklık hissettim. Onun varlığını hissettiren şeyler bile içimi ısıtıyordu, kalbimdeki buzları eritiyordu.
Bana sarıldı.
"Görüşürüz güzelim."
"Görüşürüz." Dediğimde o gitti Batın ise kenarda gülümsüyordu.
"Barışacaksınız demiştim de bu kadarını beklememiştim. Alpay'ın ağlayabileceğini kim düşünürdü ki zaten." Dediğinde güldüm.
"Görüşürüz Ayris."
"Görüşürüz." Dediğimde o da çıktı ben ise boynumdaki kolyeye baktım.
"Ayris." Dediğinde Gece'ye doğru döndüm.
"Efendim."
Bana sarıldığında ikimizde gülüyorduk. Her başlangıcında bir sonu varsa her sonunda yeni bir başlangıcı vardı. Bizde başlayalım diye düşündüm. Gerekirse en baştan başlayalım.
ALPAY:
Atlas'ın evinin önüne geldiğimde yüzümde hala o gülüş vardı. Evime geri dönmenin mutluluğunu yaşıyordum. Kapıyı çaldığımda Atlas açtı.
"Gelmeyeceksin sandım Alpay."
"Geldim."
Atlas'a sarıldığımda şaşırmıştı.
"Ne oluyor sana? Başına taş mı düştü?"
"Abartma."
"Abartmıyorum. Fazla neşelisin."
"Mutluyum."
"O kız mı? Bana seni soran kız mı?"
"Evet."
"Aşık mısın ona?"
Dediğinde ona baktım. Ben tam cevap verecekken kapı çaldı. Oğuz kapının önünde duruyordu. Güldüğümü görünce oda şaşırdı.
"Ateşi mi var yoksa bu sefer gerçekten delirmiş mi?"
Duyduğumu biliyordu. Ona da sarıldığımda. Atlas'a döndü.
"Bir ihtimal daha var. Aşık mı olmuş?"
Atlas gülmeye başladığında Oğuz bana döndü. Kaşları çatılmıştı.
"Evet. Aşık olmuş."
Atlasın yerine ben cevap verdim. Böylece Atlas'ın sorusuna da cevap vermiştim.
"Sendeki bu enerjinin sebebi ne?"
Atlas benimde aklımdan geçen soruyu sormuştu.
"Ateşi mi var yoksa delirmiş mi?"
Dedim Oğuz'u taklit ederek.
"Galiba bende aşık oldum."
Dediğinde Atlas da benim gibi şaşırmıştı. Oğuz'un hiç ciddi ilişkisi olmamıştı. Daha önce kimseden böyle bahsetmemişti. Şimdi ise ondan bahsederken gözleri gülüyordu. Onu anlıyordum çünkü onu tanıyordum.
"Kimmiş o şanssız kişi?"
Atlas'ın sorusu beni güldürmüştü. Oğuz da kendini tutamayıp gülmeye başladığında uzun süredir onlarla bu kadar mutlu konuşmadığımı fark ettim. Zil yeniden çaldığında kapının önünde Alper vardı. Yüzünde garip bir ifadeyle bize bakıyordu.
"O gülme sesleri buradan mı geliyordu?"
Dediğinde ekledi.
"Bence bu bir kıyamet alameti başka bir şey olamaz."
Dediğinde içeri girmişti.
Atlas ve Oğuz'a sarıldığında bana baktı. Sarılmayı çok sevmezdim. Bende sarıldığımda şok olmuştu. Sarılmayı sevmezdim ama o bana sevdirmişti. O bana sevmediğim pek çok şeyi sevmeyi öğretmişti bana. Kendimi sevmeyi öğretmişti. Hayatı, çiçekleri ve insanları sevmeyi öğretmişti.
"Son duamı etmek için vaktim var mı?"
Dediğinde hepimiz gülüyorduk. Bir tek Yağız yoktu. Oğuz bana döndü.
"Asıl. Seni aşık olduğun şanssız kişi kim? Sen onu söyle önce."
Dediğinde benden önce Atlas başladı konuşmaya.
"Şanssız mı?"
Dediğinde bana bakıyordu. Devam etti.
"Öleceğini düşünen biri sırf onun beni sevmediğini düşünmeyeyim diye bana aldığı kolyeyi bana vermesi için birine bırakmadı. Son nefesini vereceğini düşünürken tek korkusu bana son kez sarılamamış olmak değildi. Peki ya seni hiç bu kadar düşünen oldu mu?"
Diye sorduğunda Oğuz bana baktı.
"Şimdi bunların hepsini bu mu yaptı?"
Dedi parmağıyla beni işaret ederek ben güldüğümde Atlas da gülüyordu.
"Evet. O yaptı."
Dedi Atlas.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.E. -TAMAMLANDI-
Mystery / ThrillerÜnlü moda şirketinin sahibi Sinem Doğru ve Tarık Doğru'nun kızları Vera Doğru ve Elzem Doğru kaçırılır. Elzem Doğru bulunur ancak Vera Doğru bulunamaz. Ailesi kardeşini bulamayacaklarını düşünüp vazgeçse bile Elzem Doğru vazgeçmez. Yıllar sonra kard...