Senin kollarında başlayan sabahlara, biten gecelere doyamadım hala
Huzur bulduğunda kıskanırmış işte hayat
Garip ama sen n'olur üzülme artık
Değilsin yalnız
(Dolu Kadehi Ters Tut- Sedef Sebüktekin/Gitme)
MEYUS: Umutsuzluğa düşmüş. Ümitsiz. Üzgün. Karamsar.
"Alpay." Dedi Gece. Ben koşup ona sarıldım. Saat geçti ama ben ve Gece Cansu ablanın bağırışına uyanmıştık.
"Alpay." Diyen çığlığına. Alpay ise Alev teyzenin yanındaydı. Ona sarıldığımda ağlamaya devam etti.
"Ne oldu? Neden ağlıyorsun? Ben sana söz vermiştim ağlamayacağıma dair sende söz ver. Ağlama." Dediğimde Alpay dinlemedi.
"Annen gittiğinde ağlamıştın de mi?" Dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım.
"Benimde annem gitti." Dediğinde hıçkırarak ağlamaya başladı. Cansu ablayı sedye ile ambulansa bindirdiklerinde Alpay gözlerini annesinden ayırmadı.
"Alpay annen iyileşir ama seni ağlarken görürse çok üzülür. Hadi kalk ayağa hem baban her zaman sana güçlü oğlum demiyor mu? Hadi gidelim. Biz güçlü duralımda oda güçlü olsun."
"Ayris ben güçlü değilim ki güçlü olsam onu kurtarabilirdim. Ya o beni bırakıp giderse?"
"Alpay." Dediğimde ona sarıldım o ise sımsıkı sarıldı bana.
"O iyi olacak tamam mı?"
"Gerçekten iyi olur mu?"
"Bence olur. Cansu abla seni ağlatmaz ki hem sen ağlama diye iyileşir."
♥♥♥♥♥
"Bana söz vermiştin. Ağlamayacaktın." Dediğinde ona döndüm.
"Sende bana verdiğin sözü tut o zaman." Dediğimde ağlamak istemiyordum ama dayanamıyordum.
"Beni bırakmayacaktın. Alpay gitme." Dediğimde yutkundum.
"Ben sensiz yaşayamam. Ben tam mutlu olmuşken ağlatma işte beni. Sende beni ağlatmayacaktın ona da söz vermiştin. Gitme Alpay sonsuz mutluluğumla bırakma beni çünkü sen gidince ne güneş doğuyor bana mutluluğu gösteriyor ne de yıldızlar bana yol gösteriyor. Beni bırakıp gitme." Dediğimde durduk. Hastaneni önündeydik. Alpay'ı direkt ameliyathaneye götürdüklerinde ben ameliyathanenin önünde dizlerimin üstüne yıkıldım. O olsa ağlama derdi. O varken ağlamazdım da çünkü o mutluluk demekti. Hayat demekti. Güç demekti.
"Ayris." Gece gelip beni ayağa kaldırdı ve kenardaki sandalyelerden birine oturttu.
"Gece o da annem gibi gitmez de mi? Gece o beni bırakmaz de mi?" Dediğimde nefesim daralıyordu. Nefes almaya çalıştığımda ise bir ağrı saplandı kalbime. Keskin bir bıçak gibiydi. Yokluğunun düşüncesiydi, onun gidişinin düşüncesiydi bu bıçak. Düşüncesi bile kalbime bir bıçak saplanmasına sebep olmuştu.
Onun yokluğu çocukluğumun yok olması demekti.
Onun yokluğu kalbimin yerinden sökülmesi demekti.
Onun yokluğu ağlamak demekti, hiç gülmemek demekti.
Onun yokluğu nefes alamamak demekti.
Onun yokluğu benim asıl cehennemimdi.
"Gece. Canım çok yanıyor Gece." Dediğimde ağlamaya başladım.
"Kalbim onun yokluğunu kaldıramaz. Kalbim acıyor Gece. Ya ona benim yüzümden bir şey olursa? Ya beni korumaya çalışırken o ölürse? Nasıl yaşarım ben? Gece ben onsuz nasıl yaşarım?" Dediğimde gözyaşlarım artmaya başladı.
Alpay yıllarca kendini suçlamıştı annesinin ölümü için. Defalarca sorsak bile annesinin nasıl öldüğünü anlatmamıştı. Zaten çok uzun sürede görüşemedik. Babası yurt dışından gelene kadar Alev teyzelerde bizimle kaldı sonra ise babası götürdü onu. Son sarılışımızı hatırlıyordum. Ona son söylediklerimi onun bana son söylediklerini hatırlıyordum. Biz ise Alev teyzeden öğrenmiştik annesinin nasıl öldüğünü ama onun suçu yoktu. Alpay'ın hiçbir suçu yoktu ama onun bu halde olmasının sebebi bendim. O annesinin ölümünde suçsuzdu ama onun vurulmasında tek suçlu bendim.
Ona bir şey olursa tek suçlusu bendim.
Ölürse ölümünün tek suçlusu bendim.
Babam her zaman gerçekten birini seversen ona asla zarar veremezsin derdi.
Ben ona zarar vermiştim.
Belki de ona verilen son zarar olacaktı bu.
Belki de ona son kez sarılmıştım bugün.
Belki de onu son kez görmüştüm.
O ölürse nedeni bendim.
Onun öldüren neydi?
Bana sıkılan kurşundu.
Peki, katil kimdi?
Katil bendim.
Bir insan aşık olduğu insanın ölümüne nasıl sebep olurdu?
Ben olmuştum.
Onun omzunu delen kurşun bana sıkılmıştı.
Onun ölümü ise benimde ölümüm demekti.
"Bir insan sevdiği kişinin ölümüne nasıl sebep olur Gece? Bir insan sevdiği kişinin nasıl katili olur?" Dediğimde durdum.
"Bir insan nefes almadan nasıl yaşar. Ben onsuz nefes alamam Gece. Ben o olmadan yaşayamam. Ben o nefes almıyorsa nefes alamam." Gece bana sarıldığında bir cümle fısıldadım.
"Papatyalar solunca kokar solmak onlar için ölüm demektir. Hani solmama izin vermeyecektin. Hani beni soldurmayacaktın. Beni de öldürüyorsun. Gitme bırakma beni sen ölürsen bende yaşayamam ölme Alpay. Hani biz beraber olmadan yaşayamazdık. Hani biz birbirimizi tamamlayan iki parçaydık. Beni yarım bırakma Alpay." Dediğimde gözlerimin önü kararmaya başlamıştı ama yine bayılmak istemiyordum. Uyandığımda ölüm haberini alma düşüncesi bile beni korkutuyordu. Ona bir daha sarılamamak demek ise cehennemin kendisiydi ben yaşadığım kötü şeyleri cehennem olarak görmüştüm ama asıl cehennem buydu çünkü hepsinin geri dönüşü vardı ama ölümün yoktu. Ölen bir daha geri dönmezdi biliyordum. Küçükken öğrenmiştim bunu. Annem bir daha geri gelmeyince anlamıştım.
"Bir daha geri gelmeyecek annen. Anla annen yok artık anla ve sus. Senin saçlarını okşayacak bir annen yok. Elini tutacağın bir annen yok. Ben varım artık. O ise gelmeyecek." Babamın sözleri öğretmişti bana ölümü. Doğum günümde kapının önünde onu beklemiştim o ise gelmemişti. Onun doğum gününde ona pasta yapıp onu beklemiştim ama o gelmemişti belki de bunlar öğretmişti bana ölümü. Her ayrılığın bir dönüşü vardı ama ölümün yoktu. Alpay'a annesi iyileşirse ona kurabiye yapacağımızı söylemiştim. Annesinin ölümünden bir hafta sonra evlerinin önüne elimde bir tabakla gitmiştim, kurabiye dolu bir tabakla. Evde ise kimse yoktu. Ne Alpay ne de Cansu abla. Ölümü o gün bir daha öğrenmiştim.
"Ölen geri dönmüyor. Ölme Alpay ben tam ölümü unutmuşken bana hatırlatma çünkü biliyorsun ben ölüme alışamam. Yokluğuna alışamam. Alpay yokluğuna alışmak istemiyorum yokluğuna alışmak zorunda bırakma beni." Gözlerimin önü kararmaya başlamıştı.
"Alpay yine gitmez de mi?" Dedim Gece ile Oğuz'a dönüp.
"O yine bırakmaz de mi beni?" Dediğimde ikisi de cevap vermedi. Oğuz ağlamıştı belli oluyordu.
"O güçlüdür değil mi?"
"Evet, o güçlüdür." Oğuz cevap vermişti soruma.
"O zaman o bırakmaz beni, gitmez." Dediğimde Oğuz'un gözünden bir damla yaş düştü. O ise hemen sildi.
"O hep geri döner değil mi?" Dedim Gece'ye gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.
"O yine geri döner de mi? Bırakmaz o beni."
Dediğimde ise karanlığa gömüldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V.E. -TAMAMLANDI-
Mystery / ThrillerÜnlü moda şirketinin sahibi Sinem Doğru ve Tarık Doğru'nun kızları Vera Doğru ve Elzem Doğru kaçırılır. Elzem Doğru bulunur ancak Vera Doğru bulunamaz. Ailesi kardeşini bulamayacaklarını düşünüp vazgeçse bile Elzem Doğru vazgeçmez. Yıllar sonra kard...