17-(Nikah)

2K 58 12
                                    


İyi okumalarr

Aynanın karşısına geçtim içimde ki kırgınlıklarla. Beyaz kalp yaka bir üst ve nerdeyse aynı tonda olan bir etek giyinmiştim üzerime.

Elbise giyinmek içimden gelmediği işin beyaz bir etek kombini yapmıştım.

Ayağıma beyaz bağlamalı topuklu ayakkabılarımı giyindiğim de hazırdım artık.

Odamdan çıkarken seslendim anneme. "Annecim emin misim gitmem konusun da?" Bana kalırsa gitmezdim ancak annem ve teyzem gitmem gerektiğini söylüyordu. Babamla aramızı düzeltmemiz gerektiğini de es geçmiyordu tabii.

Bakışlarını bana çevirdi annem ve yüzündeki gülümsemeyle beni süzerek konuştu. "Ay maşallah bee, ne güzel doğurmuşum kız seni." Gülümsedim onun bu haline. Fazla sevecan bir anneydi.

"Ve ayrıca gitmelisin güzel kızım. Her ne olursa olsun o senin baban. Bir şans ver sadece, bırak kendini affetdirsin."

Kafamı salladım sadece. Çalan telefonumla bakışlarımı elimde ki telefonu indirdim. Abim di arayan ve saat nerdeyse 12 olmak üzereydi. Vakit kaybetmeden hemen açtım aramayı.

"Alo? Abicim hazırım ben. Geliyorum hemen." Hızla konuştum ve telefonu abimin yüzüne kapatdım.

Kafamı kaldırıp anneme baktım son kez 'emin misin'' dercesine.
Onaylarcasına salladı kafasını.
Boynuna sarıldığım da saçlarını okşadı kısaca

Annemden zor bela ayrılıp kapıya doğru ilerledim.Umarım gün sonu eve geldiğimde annemi üzgün görmezdim.

Evimizin önünde duran abimin arabasına bindim. Benim arabaya binmemle abimin bakışlara bana döndü. Sakince ve kaşları çatık bir şekilde süzdü ve en sonun da gözlerime bakarak söze girdi. "E abicim giyinmemişsin sen?" Başladı benim mesai.

Derin bir 'off' çektiğim de abim sinirlenme yolunda olduğumu anlamış olacak ki arabayı çalışdırdı.

"Babamlarda burdan bir ev tutmuş." Abimin konuşmasıyla şaşkınlıka açıldı gözlerim. "Nasıl yani?"

Kısaca bana baktı ve önüne dönerek konuştu. "Bas-baya işte utanmadan bizim mahallenin yakınlarından bir ev tutmuşlar. O yüzden burda oluyor zaten nikah." Şimdi her şeyi tam anlıyordum işte.

Sıkıntıyla nefesini verdi ve devam etdi konuşmasına. "Birde benim yaşlarda bir oğlu varmış o kadının."

Bu gün daha ne kadar şok yaşaya bilirdim acaba?

"1-2 hafta öncesine kadar ne kadar iyi bir hayatımız vardı. Şimdi ise 'kendi' babamızın nikahına gidiyoruz yaa." İnanmazcasına söylemiştim laflarımı. Gerçekten fazlasıyla trajikomik bir olayın içindeydik.

"Maalesef bizi bu konuma getiren de babamızın ta kendisi." Dedi ve durdurdu arabayı. Sanırım gelmiştik.

Abim arabadam indi ve benim kapımı açarak elimden tutdu. Evet, fazla centlmen bir abim var. Bazen kıskançlıkları oluyor ama olsundu.

Abimin koluna girerek Nikahın olacağı davet salonuna doğru yürüdük.

İçeri girdiğimizde nerdeyse 60-70 kişi vardı. Ben kendi aramızda küçük bir davet denilince 15-20 kişi falan zannetmiştim.

Babam bizi gördüğün de yüzünde kocaman gülümsemeye bize doğru adımladı. Mutlu görünüyordu, hemde fazlasıyla.

"Beni kırmayıp geldiğiniz için teşekkür ederim çocuklar. Hoş geldiniz" Annemi kırmamak için geldik, ama bunu senin bilmene gerek yoktu.

"Hoş bulduk." Nerdeyse abimle aynı anda cevap vermiştik.

Babamın bakışları bana döndüğünde gülümsemesini bozmadan konuştu. "Prensesimm. Çok güzel olmuşsun."

Küçük bir tebessümle cevap verdim. "Tesekkür ederim baba."

Babam etrafına baktı. Gözleri bir noktada takılı kaldığında gülümsemesini büyütdü. Babamın baktığı tarafa bende baktığım da o kadını gördüm, Eslem cadısını.

"Hayatım gelir misin?" Babam hafif sesini yükselterek Eslem seslendiğin de kadın onaylarcasına kafasını salladı ve bize doğru gelmeye başladı. Üzerine uzun, göğüs ve sırt dekolteli beyaz bir elbise giyinmişti. Ne yalan söyleyeyim güzel bir elbiseydi. Ancak insanın kalbi güzel olmadıktan sonra zevkinin güzel olmasını pek siklemem.

Eslem yanımıza vardığında önce bana baktı ve baştan aşağı süzdü. Kaşlarını çatarak yeniden gözlerime baktığında yüzüm de bir sırıtış belirdi. Kudura bilirsin canım.

Yüzümdeki sırıtışı bozmadan ilk söze giren ben oldum. "Naber metres?"

Babam lafım biter-bitmez hızla bana döndü. "Ahu! Lütfen kızım." Ay yalan mı? Metres işte. Abim ise kücük bir öksürükle uyardı beni.

Babama 'aynen, aynen." Bakışımı atdım ve bozulan metres parçasına baktım. O sırada tanıdık bir ses duyduk. "Anne?"

Sesin geldiği tarafa döndüm. Keşke dönmez olaydım.

Evet, metrese anne diye seslenen çocuk beni kuzeyle basan çocuktu.

Bize doğru adımladığın da göz-göze geldik. Kaşlarını çattı.

"Annecim? Levent bey? Misafirlerimiz kim?" Bana bakarak söylemişti laflarını.

Abimin kolunu omzuma atmasıyla bunu sadece benim farketmediğimi anlamış oldum.

"Tanıştırayım sizi Alpcim. Bu benim oğlum Deniz. Bu da kızım Ahu." Babamın bizi tanıtmasıyla Alp denen çocuğum kaşları havalandı. Anlaşılan cici kardeşleri olduğunu bilmiyordu.

Bölüm sonu!
655 kelime<3
Meraklı yerin de bölmek istemedim ama gelecek bölüm çok iyi olucakk
☆Yıldıza basmayı unutmayın lütfen☆
Hadi bayss💝


Mahalle Yolu | Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin