"Yesene,"
"Ha?" diye yerinde bir tepki verdiğimde Savaş elini anlına vurmuştu.
"Ya ben fazla Wattpad okumuşum dün, ondan şey oldu." diye saçma bir açıklama yaptığında bakışlarımı saniyeliğine ona çevirdim.
"Kitap okumakla bu cevabın ne alakası var acaba?"
"Şeyden, alakası var... Şeyyy... Eeee... Şeydennn... Şöyle ki.... Eeee... Şimdi... Şundan dolayıı..."
Elimi havaya kaldırdım ve "Tamam, açıklaman yok anladım. Ben öyle bir şey duymadım, sen öyle bir şey söylemedin." dedim.
Oturduğu koltuktan aşağıya doğru kayarak kafasını salladı.
Bu hâline güldüm.
Havaalanına geldiğimizde arabayı kenara çektim.
Arabadan indiğimizde bagajdan valizini indirdim.
"Görüşürüz," dedim hafifçe gülümseyerek.
"Görüşürüz, bıraktığın için teşekkürler."
"Bir şey değil," diye mırıldandım.
Sarıldığında kollarını belime sarmıştı, anlık afallasamda kollarımı sırtına yerleştirdim.
Boyu 1.90 vardı. Kesin 1.90 vardı...
Hayır yani ben 1.76'yım yinede benden bir 15 cm falan uzundu.
Ayrıldıktan sonra gülümseyerek uzaklaştı.
Asker selamı verdiğimde aynı şekilde karşılık vermişti.
Arabama geri bindiğimde çok şükür bu seferki istikamet evimdi.
***
Kapıyı kapattığımda anahtarı vestiyerin üzerindeki kaseye bıraktım.
Doğrudan banyoya girip duş aldım.
Üzerimi giydikten sonra namazımı kılıp kendimi doğrudan yatağıma bıraktım.
Biraz telefonda oyalandıktan sonra uyumaya çalıştım.
***
Askeriyenin etrafındaki koşumuzun 13. turuna yeni geçmiştik.
Salim abi klasik içtimalarından yaptırıyordu.
Askeriyenin etrafındaki 25. tur koşuyu tamamladıktan sonra şınav çekmeye geçmiştik.
180 şınavının ardındanda bir 180'de mekik çekmiş en son parkur yaptıktan sonra içtimayı noktalamıştık.
Odama gidip duş aldıktan sonra üniformalarımı giydim.
Saçlarımı tarayıp havluyla nemini aldıktan sonra topladım.
Mavi beremi başıma takıp hafif sağa yatırdım.
Telefonumu cebime atıp odadan çıktım.
Doğrudan yemekhaneye ilerledim.
Yemekhaneye girdiğimde Ozan garip hareketlerle oturdukları masayı göstermişti.
Minik bir baş işaretiyle onaylayıp tabldot kahvaltıdan alıp timin oturduğu masadaki boş yere oturdum.
Masada dönen saçma sohbete kulak asmadan zıkkımlanmaya başladım.
"Abla," diyen Metehan'la bakışlarımı onlara çevirdim.
Hepsinin bana baktığını fark edince "N'oldu lan?" diye sordum.
"Bilekliğini takmamışsın?" dedi Ozan.
Bakışlarım doğrudan bileğine inerken üzerinde ay yıldız olan Fenerbahçe'li bilekliğimin takılı olmadığını fark ettim.
"Lan!" diye bir tepki verdiğimde ceplerimi yokladım. "Hay, lan çıkarmadımki hiç bileğimden!"
Timin rütbe atladığımda aldığı bileklikti.
Uğur getirdiğine inanıyordum.
2 yıldır bileğimden çıkarmamıştım.
Ceplerimden de çıkmayınca ofladım.
"Ye yemeğini sonra ararsın." dedi Halit abi.
Minik bir baş işaretiyle onayladım. Somurtarak zıkkımlanmaya devam ettim.
***
Hava sıcak olsada çayımdan bir yudum daha aldım.
Timle beraber çardakların birinde oturmuş çay içiyorduk.
Bilekliğimi hâlâ bulamamıştım.
Telefonum çalmasıyla elimdeki karton bardağı çardağın masasına bıraktım.
Gamzeli arıyor...
Aramayı yanıtladığımda Savaş'ın sesi kulaklarımı doldurmuştu.
"Alo, Eylül."
"Efendim?" dedim sakince.
Timin bakışları üzerimdeydi.
"Ben şeyi sorucaktım. Üzerinde ay yıldız olan bir Fenerbahçe'li bileklik kaybettin mi?"
Selamlarrr
Nasılsınızzzz?
Merak ettiğiniz bir şey varsa sorabilirsinizzz (Benim hakkımda veya kitap hakkında fark etmezz)
Kendinize iyi bakınkinee
Ben kaçanziiii
Gökyüzünde yıldızlarınız eksik olmasın...
🎀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şampiyon
HumorSavaş'ın Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarında bankın birinde oturmuş Fenerbahçe'li kadının yanına oturmasıyla başlar her şey. Argo ve küfür içerir! [Kurgudaki kişi ve olaylar tamamen hayal ürünü olup hiçbir kurum ve kuruluşla alakası bulunmama...