8. Bölüm "Kurşun"

697 34 20
                                    

Harebe evin içindeki kanı bozukları saymayı bitirdiğimde "Saydığım kadarıyla 23 kişiler komutanım." dedim.

"Tamam Keskin." dedi Salim abi. "Rakun hariç herkesin ebesini sikebilirsiniz."

"Ben ve Ozan arka kapıdan içeri giriyoruz, Halit sağ taraf sende, Metehan sol. Keskin kaçmaya çalışanları indir. İşaret verdiğimde içeri ateş et."

"Emredersiniz komutanım." dedik.

Ozan ve Salim abi mevzilendikleri yerlerden çıkarak harebe evin arkasına doğru sessizce ilerlediler.

Kulaklıktan "Şimdi." diyen sesi duyduğumdan cama bir el ateş ettim. Onlar içeri girerken Ozan ve Halit abi yerlerine geçmişlerdi.

Görüş açımdakileri indirirken kolumda hisettiğim ince sızıyla "Siktir." diye mırıldandım.

Keskin nişancı vardı.

Bakışlarım nişancıyı araken harebe evin üst katındaki pencerede mevzilenmiş şahsı gördüm.

Tetiğe bastığımda kurşun tamda alnının ortasına girmişti.

"İsabetli." diye mırıldandım kendi kendime.

Görüş açımdakileri indirirken kulaklıktan "Temiz!" seslerini duyuyordum.

"Paket elimizde."

"Yaralı var mı?" diye soran Salim abiyle sesimi çıkartmadım.

Sıyırmıştır büyük ihtimalle. Acıyordu ama abartılacak bir şey değildi.

"Komutanım, burada yaşayan üç mal var." dedi Metehan. "Yatakta bastım. Üçüde erkek."

Kahkaha attım.

Halit abi "Lan!" diye bir tepki verdi.

"Düşündüğüm şey mi?" diye sordu Salim abi.

"Eğer düşündüğünüz şey fanfinifon ise doğru komutanım." dedi Metehan.

Kısa süre bir sessizlik oldu. Kimse konuşmadı.

Sonra ise gülmeye başladık.

Bir süre sonra Metehan ve Salim abi içeriden 4 kişiyle çıkmıştı.

Halit abiyle Ozan leşlerden silahları uzaklaştırırken Metehan ve Salim abi 4'lünün üzerini arıyordu.

Mevzilendiğim yerden çıkarak yanlarına gittim.

"Abla, bu Savaş ile konuştunuz mu? Son olaylardan sonra?" diye sordu Metehan.

"Maçtan önceki gün buluşmuştuk. Bilekliğimi geri verdi. En son konuşmamız o da, neden sordun?"

Omuz silkti. "Öylesine."

Salim abi karargah ile iletişime geçerken Rakun denen piç "Komutan," dedi.

"Cibiliyetini siktiğimin evladı." diye homurdandım.

"Komutan, hiç yakışır mı sana?" diye alayla konuştuğunda "Kes sesini." dedim.

"Hiç arkadaş canlısı değilsin komutan hanım. Şurada iletişim kurmaya çalışırım."

Kılıfındaki kasaturayı çıkarttım. "Yemin ederim tek kelime daha edersen gözünü oyarım!"

Kasaturayı yüzüne doğru uzatmıştım.

Yerine sindiğinde kasaturayı kılıfına koydum.

Kulağımın dibinden geçen kurşunla "Ananı, avradı!" dedim.

Silahımı kaldırdığımda bacağımda ince bir sızı hissettim.

Kurşunun kimden geldiğini gördüğüm gibi ateş ettim.

Anında yere serilirken bakışlar bana dönmüştü.

"Ölmemiş ebesini siktiğimin çocuğu." diye bir açıklama yaptığımda Ozan yanıma geldi.

Timin sıhhıyecisiydi.

"Abla vurulmuşsun." dediğinde "Biliyorum geri zekâlı." dedim.

Dişlerimi sıkarken kenara oturdum.

Kurşun yarasına baktığında "Kurşun içerde, burada çıkartamam." dedi Ozan.

"Keskin, yürüyebilir misin?" diye sordu Salim abi.

"Yürürüm komutanım." dedim.

"Araçlar bizi bıraktığı yerden alacak."

Ozan'ın koluna girerek yürürken Rakun denen ağzına açacağı sırada "Gözünü oyma konusunda ciddiyim." dedim.

Boş araziye geldiğimizde bir süre sonra askeri araç görüş açımıza girmişti.





***






Bakışlarım hastane duvarındayken çalan telefonumla komodinin üzerindeki telefonu elime aldım.

Gamzeli arıyor...

Aramayı yanıtladığımda "Eylül, nasılsın?" diyen Savaş'ın sesi duyuldu.

"İyiyim, sen nasılsın?" diye sordum.

Ya, ya o kadar iyiyim ki hastanedeyim.

"İyiyim ben de." diye mırıldandı.

"Bir sorun mu var?"

"Yo, yok öyle nasılsın diye aramıştım. Sesin yorgun geliyor, bir sorun yok değil mi?"

"Yok, sorun yok görevden yeni döndük ondan." dedim.

Tek elim ensemdeyken Savaş'ın altında telaşlı bir tını olan sesi duyuldu. "Yara alamadın değil mi?"

Telaşlanmış mıydı o?

"Yok, yaralanmadım."

"Ben seni daha fazla tutmayayım o zaman."

"Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz, asker armalı kadın."

Yüzümde geniş bir gülümseme oluşurken Savaş'ın yanından "Yenge mi kardeşim?" diyen bir ses duyuldu.

Savaş büyük ihtimalle telefonu kapattığını sanarken "Yok değil, Eylül'le konuşuyordum. Bahsetmiştim ya." dedi.

"Eee, şey telefonu kapatmadın Savaş." dedim.

Panikle "Has- Pardon. Eee, görüşürüz, kapatıyorum." diyerek yüzüme kapatmıştı.

Kahkaha attığımda Savaş tekrar aramıştı.

Hâlâ gülerken telefonu açtım.

"Kusura bakam yüzüne kapatmış gibi oldum."

Gülerken "Sorun yok." dedim.

"Yani öyle bahsetme falan derken, şeyden. O olay, magazin, falan vardı ya onda bah-" Arka arkaya sıraladığı kelimlerle gülerek "Anladım ben seni, açıklama yapmana gerek yok." dedim.

Kısa bir süre sessizliğin ardından "Kendine iyi bak, o zaman." dedim.

"Sende," dediğinde aramayı sonlandırdım.

Derin bir nefes verdiğimde telefonumu komodinin üzerine bıraktım.

Bakışlarımı tavana diktiğimde sessizliğin o yalnız huzuruna bıraktım kendimi.








Selamlarrr

Nasılsınızzz?

Sormak istediğiniz bir şey?

Kendinze iyi bakanzii

Ben kaçanziii

Gökyüzünde yıldızlarınız eksik olmasın...

🌊💫

ŞampiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin