25. Bölüm "Eylül Rüzgârı"

382 29 27
                                    

Havaalanından nihayet çıktığımda derin bir nefes verdim.

İstanbulda'ydım.

Evlilik teklifi almamdan bir gün sonra sınır dışı görevine gitmiştik.

Üç haftanın sonunda ise görev bitmiş, vatan topraklarına geri dönmüştük.

Şimdi ise İstanbul'a Savaş'ı görmeye gelmiştim.

Ama kendisinin bundan haberi yoktu.

En son telefonla konuştuğumuzda bu akşamki Galatasaray'ın düzenlediği yemekten bahsetmişti. Gelip gelemeyeceğimi sorduğunda ise cevabım bilmiyorumdu.

Eylül rüzgârında eteğim hafif uçuşurken bir taksiyi durdurmayı başarmıştım.

Taksiciye adresi söyledikten sonra dışarıyı izlemeye başladım.

Taksi Galatasaray tesislerinin yakınında durduğunda ücretini ödeyip indim.

Savaş'ı aradığımda anında açmıştı.

"Kaptan'ım," derken gülümsediğine emindim.

"Kaptan'ın şu anda Galatasaray tesislerinin önünde."

"Ne? Bekle geliyorum." Sesinden bile heyecanlandığı belliydi.

"Tamam." diyerek telefonu kapattım.

Beş dakika olmadan görüş alanıma girdiğinde gülümsedim.

Gülümseyerek bana doğru koştuğunda hızla sarıldık.

Kolları belime sıkıcı sarılmış, kafasını boynuma gömmüştü.

"Özlemişim..." diye mırıldandı derin bir nefes alırken. "Çok özlemişim."

Gülümsedim sadece.

Bir süre sonra yavaşça ayrıldığımız belimi bırakmış, bu sefer elimi tutmuştu.

El ele yürürken "Niye haber vermedin?" diye sordu.

"Sürpriz."

Gülerek saçıma bir öpücük kondurdu.

Yemeğin düzenlendiği alana geldiğimizde birkaç bakış bize dönmüştü.

Asaf anında yanımızda belirirken "Aa abla, sen görevde değil miydin?" diye saçma bir soru sormuştu.

"Yok Asaf, burada olduğuma göre değilim ablam." Ciddi bir şekilde söylediğim cümlenin ardından minik bir ya sabır çektim.

"Yine sinirler tavan," diye bir giriş yaptı Barış. "Hoş geldin yenge."

"Hoş buldum."

Minik bir sohbetin ardından masaya diğerlerinin yanına oturmuştuk.

Minik bir tanışma fastının ardından yemekler dağıtılırken Kaan abinin eşi Aylin abla "Canım sen ne iş yapıyorsun?" diye sordu.

"Askerim ben."

"Aa, ne güzel."

Gülümsedim sadece.

Bir süre sonra birkaç fotoğraf çekilmiş yemekler dağıtılmıştı.

Herkes yavaş yavaş yemeklere başlarken Savaş "Kaptan," demesiyle ona döndüm.

"Hı?"

Eliyle yanındaki adamı gösterdi. "Berkan," Sonra beni gösterdi. "Nişanlım Eylül."

Berkan şahsıyla el sıkıştığımızda "Merhaba yenge," demişti.

ŞampiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin