39. Bölüm "Tam İsabet"

256 29 24
                                    

Fenerbahçe - Benfica maçı.

İki takımında oyuncuları sahada ısınırken yanımda oturan babamla maçın kimin kazanacağını tartışıyorduk.

Tam o sırada bir şey oldu.

Sert bir vuruşla havalanan top yüzüme geldi. Aynı anda derin bir acı ve burnumdan akan kan.

Tam isabet.

Anlık şokla tepki veremesemde bir 5 saniye sonra üzerimdeki onlarca bakışla elim burnuma gitti.

Koskoca stadda ölüm sessizliği oluşurken "Bir şey yok ya." dedim sadece.

Cebimden çıkarttığım peçeteyi burnuma bastırdım.

Yaklaşık 10 saniyelik sessizliğin ardından sesler tekrardan yükselmiş tezaruhatlar tekrardan duyulmuştu.

"Evladım nasıl bir şey yok top bilmem kaç kilometra hızla suratına yapıştı," diye homurdandı babam.

Abim "Bir keresinde yanlışlıkla duvara kafa atmıştı bir şey olmaz bu geri zekâlıya." dedi.

Minik bir ya sabır çektikten sonra bakışlarım reklam panolarını geçerek benim olduğum tribüne doğru gelen Savaş'a takıldı.

Yanıma geldiğinde "Eylül, iyi misin? Valla yanlışlıkla oldu." dedi.

"İyiyim, bir şeyim yok." dedim soğuk bir sesle.

Maçın başlamasına çok az kaldığı için geri gitmek durumunda kalmıştı.

Durmaksızın kanayan burnuma bilmem kaçıncı peçeteyi basarken Aysima "Hala," diye mırıldandı. "Niye burnunun kanaması durmuyor?"

"Durur halacım birazdan." diyerek saçlarını okşadım.

Kanlı burnumla çoktan başlayan maçı izlemeye başladım.

İlk gol Benfica'dandı. Şu sıralar prime açmış olan Kerem atmıştı golü.

Klasik sevincini yaparken Aysima "Orusbu çocu!" diye küfür ettiğinde bakışlarımın odağı abim ve Aysima'ya dönmüştü.

Abim "Babam sen nereden öğredin onu?" diye Aysima'ya küfürü kimin öğrettiğini öğrenmeye çalışırken ben anırarak gülmekle meşguldüm.

Aysima en sonunda "Ozii!" diye cevapladı.

Abimin bakışlarından Ozan'ın boku yediğini anlamama yetmişti.

***

Maç sonucu 3-2 Fenerbahçe kazanmıştı.

Taraftarla röportaj yapan muhabirin yanına yaklaşarak mikrofona doğru "İlk yarı iki gol yememize rağmen ikinci yarı muhteşem bir geri dönüş yaparak maçı aldık. Bütün oyuncularımızı tebrik ediyoruz. İyi ki Fenerbahçe!" dediğimde yanımda ki babam gülerek "Benim söyleceğim her şeyi söyledi." dedi.

Bende gülümserken saçlarımı karıştırdı.

Babam eski Fenerbahçe futbolcusu olmasından nedenli biraz daha konuşurken Aysima "Hala hadi ya!" diye mızmızlandı.

Eğilerek kucağıma aldığında "Halam, iki dakika bekle gideceğiz biraz sonra." dedim. O sırada babamda yanımıza gelmişti.

Beraber arabanın yanına geldiğimizde Aysima'yı abimin yanına arka koltuğa postalarken sürücü koltuğuna geçtim.

Arabayı doğrudan havaalanına sürerken derin düşüncelerim ortaya dökülmüş babamla Salim abimin sohbetini bile dinlememiştim.

***

"Canım evim, güzel evim..." diyerek eve girdiğim gibi kendimi koltuğa attım.

Bir süre sonra çalan zille yerimden kalakarak kapıya bakmaya gittim.

"Kim o?"

"Gamzeli."

Kapıyı açmakla açmamak arasında kalırken kalbimin sesini dinleyerek açtım.

Elinde bir lavanta bukediyle kapımın önünde dikilen Savaş'la kapıyı açık bırakıp salona geri döndüm.

Koltukda yanıma oturduğunda lavanta bukedini bana uzattı.

"Sağ ol," diye sessizce mırıldanarak aldım.

"Eylül, ben özür dilerim."

"Ne özürü lan ne özürü?" diye istemsizce bağırmaya başlarken. "Herhangi birinden arasaydın. Haber vermenin illaki bir yolunu bulurdun!"

"Açtın mı telefonu? Barış'tan Berkan'dan, Kerem'den arayabileceğim herkesden aradım seni."

Benim aksime sesi yüksek veya sinirli değildi. Sanki günlük bir konuşmaymış gibi sakin bir tonda kendini açıklamaya çalışır gibiydi.

"Ben nereden bileyim gidip onlardan arayaca-"

Sözlerimi bölen dudakları olmuştu.


***


Gökyüzünde yıldızlarınız eksik olmasın...

ŞampiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin