DOKUZ GÜNEŞ TANRISI
Pubfuture'ın reklamları
Xing Fei'nin yumruğundan şiddetli bir şok dalgası patladı. Qin Yun'a çarptıktan sonra, sürekli olarak şiddetli bir şekilde patladı!
RUUUUUUUUUUU!
Qin Yun'un düşmesiyle dağ duvarındaki büyük bir kaya parçası da havaya uçtu.
"Hahaha... Bu adam indirdiğim yirminci kişi!" dedi Xing Fei gururlu bir gülümsemeyle.
Qin Yun düşerken öfkelendi. Ayrıca sessizce dikkatsizliğine lanet ediyordu.
Böylesine yoğun bir rekabet ortamında mutlaka her türlü entrika ve hile olurdu. Bunlara karşı dikkatli olmalıydı.
"Bu piç kurusu benim sempatimi kullanmaya nasıl cesaret eder!"
Qin Yun düştüğünde, aşağı doğru bastıran soğuk akıntıyı takip etti ve düştü. Ayrıca, dağ duvarından çok uzaktaydı.
Dağın yüzüne uçmak istese bile, biraz zamana ihtiyacı olacaktı. Ancak, bu zaman diliminde, soğuk akıntı tarafından daha da aşağıya doğru baskı altına alınacaklardı. Ne olursa olsun, diğerlerinden çok geride kalacaklardı.
“Bu sefer seçimi geçme şansım yok, dikkatsiz davrandım!” Qin Yun kendini suçladı.
Aniden beyaz bir ışık parladı!
Qin Yun sanki bedeni aniden bir şey tarafından bağlanmış gibi hissetti.
"Bu bir ip mi?" Qin Yun, kenara çekildiğinde endişelendi.
Derin bir çığlık duydu ve ipi bırakan kişiyi gördü.
Uzun boylu, iri yapılı, sakallı bir adamdı.
"Küçük kardeş, hala yukarı çıkabilir misin?" Sakallı iri yarı adam cüretkarca güldü, "Eğer bu mümkün değilse, seni yukarı çekmemi ister misin?"
"Beni kurtardığın için teşekkürler, Büyük Birader. Yukarı çıkmaya devam edebilirim!" Qin Yun, minnettarlıkla aceleyle söylemeden önce şaşırmıştı.
Bu sırada Qin Yun dağa doğru istikrarlı bir şekilde tırmanıyordu!
Bu yarışmada bu kadar iyi kalpli biriyle karşılaşacağını gerçekten beklemiyordu!
Onu geri çekmek için elinden geleni yapmakla kalmadı, hatta onu dağa çıkaracağını bile söyledi.
Qin Yun'un kalbi anında ısındı ve bir gülümseme ortaya çıktı. Sonuçta, bu dünyada birçok iyi insan vardı.
Elbette o da iyi kalpli bir insandı ama bir kötü adamın oyununa geldi.
"Ben Qin Yun. Adınız ne olabilir, Kardeşim?" Qin Yun, iri yarı adamın yanına varmadan önce aceleyle birkaç kez tırmandı.
“Jiang Zhihu!” Büyük adam güldü ve sonra şüpheyle sordu, “Kardeşim, çok enerjik olduğunu görebiliyorum. Yorgunluktan düşmüş gibi görünmüyorsun. Nasıl oldu da aniden bu kadar uzağa düştün?”
Bu konunun bahsi geçince, Qin Yun'un yüzü öfkeyle doldu. "Yukarıda bir kötü adamla karşılaştım." dedi.
Daha sonra Jiang Zhihu'ya Xing Fei tarafından nasıl pusuya düşürüldüğünü anlattı.
Jiang Zhihu bunu duyduğunda, yüzü de öfkeyle doluydu, "Biz dövüş sanatçıları, adaletsizlik gördüğümüzde kılıçlarımızı çekip yardım etmeliyiz! Ama her zaman iyiliğe düşmanlıkla karşılık verecek olanlar vardır. Bu adam bir dövüş sanatçısı olmaya layık değil, Dövüş Dao'sunda gelişmeye layık değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dokuz Güneş Tanrısı 2
ФэнтезиQin Yun, Qin İmparatorluğunun düşmüş veliaht prensi. Dokuz güneş dünyasının dövüş mirasını devralır. Cephaneliğindeki muhteşem dövüş mirası, parmak uçlarındaki çılgın yazı teknikleri, etrafı düşmanlarla ve güzelliklerle çevrili. Ancak Qin Yun tatmin...
