Rüyaların en fazlasının üç saniye olduğunu öğrendiğimden beri o çok sevdiğim senin ile geçen rüyalardan alıkoyar oldum kendimi, yinede mutluydum.Saniseler ile saniyeler arasındaki zamanı kovalar oldum.
Rüyalar da olmasaydı hepten yalnız kalırdı insan. Daha bir bastırırdı göğüs kalbe. Daraltılmış kumaş gibi yapışırdı tenine, yinede bastırırmıydı yalnızlığı? Vurulan her düşünceler acı çektirirmiydi ruha. Sen gittiğinden beri kalbime akan suların durması çöl gibi etti beni. Daha bir kuru daha bir sıcak. Kalbime düşen nisan yağmurları gibi uğurlu olurmuydu hayat? Bırak istersen edebiyatın kör noktaları köşede kalsın, sana olan felsefem ile devam edelim aşka. Hükümsüz topraklar gibi sade kalmayalım hayatta, bir bayrak dikelim kalbinin ortasına, içine terk edilmiş hatıraları dizelim dalgalandıkça savursun yüzümüze havası daha bir mutlu edebilir belkide yüzümüze vuran hatıraları. Şimdi ise yalnız kaldığın banklarda sabahla, kuru bir tahta kadar değerim varmıydı sende düşün beyninin en dibinde. Hata yapabilirmi düşüncelerin yeniden aldanmayıp huzur kaydedermi içine. O içine kapalı kalbin aşkını halen içinde saklaya bilirmi? dudaklarında melodiye dökülen eskileri tarif edebilirmi? Bırak her zaman sorduğum soruları. Aklıma geliyor bazen saçlarının omuzlarına elbise olduğu vakitler. İnadıma toplasanda hoş gelirdin gözüme. Şimdi ise nokta ile virgül gibiyiz, biri kaybolacak diğeri yok olacak. .