Balkonda küçük bir saksıda yeşeren menekşeler gibi güzel açmalıydı hayat ya da kitap arasında saklanan gül yaprakları gibi kuru olup, sayfaları çevirince güzel koku depolamalıydı içimize. Hayatın tatlı yönünden faydanlanmak hoşnut kılıyor bizi, asıl mesele parmak uçlarındaydı, nazikçe dokunuşlar aşık ederdi herşeyi.
Salıncakta sallanan küçük bir çocuk gibi özgür hissediyorum kendimi. Mavi göklere daha bir yakın. Her şairin içinde ki kocaman his gibi batık bir düşünceler ile. İçinden çıkamadığımız kelimleri kekeleyerek anlatmak gibi, aşkı anlatamıyorum çok karışık ve tarafsız. Senin üzerinde aşkı tanıtmaya çalışmam zamanımı alıyor düşüncelerim hep bir dobra yapı ile çıkması daha bir cesur adımlar ile anlatmama yol gösteriyor. Tek sorunun yolların karışık olması. Yol gösteren senin geride kalıp gülünç içinde izlemen durduruyor beni.
Küsüyorum boş yere aşk için içilen papatya çayına, kesiyorum küçük bir gül dikeniyle dilek ağaçlarını, uçmaktan yorulan uğur böceklerini öldürüyorum. Ne de olsa karanlığa gömülmüş kalbin aydınlığa kavuşmak için bir başka tene ihtiyaç duyacak.