Dağlarda çoban ateşi gibi yansın aşk,hem ısıtsın hem de aydınlatsın bizi, küçük bir ağaç dalı gibi çıtırak olsun kalbin atınca daha bir zarar versin kendine.
Aşk küçükken o tutulası ellerde saklıydı belkide. Hayatı yeni yeni kavrarken yuvarlanmak. Hoşumuza gidiyordu aslında yere düşüp ağlamak, ne kadar zarar versekte bedenimize bir gülücük yeterdi düzelmemize. Daha da ilerledi yaş,aşkı tanır oldu,bir yandan sevdi bir yandan ise sildi hayatımızı. Her geçen yıl eskiyi özlemek ise cabası. Sensiz geçen günlere çizgi çekmek daha bir yalnız kılsa da hayatımı her yeni bir sevgili de aşkı anlamayıp güldürmesi ise bambaşkaydı. Aşk sen de gizliydi benim için. Farklı bir yapı farklı bir şey, sende olan şeyleri başka kişilerde aramakta kırdı nefsi daha bir boyun eğdirdi kalbe. Gel istersen geri ne nefesim bitti ne de tenim soldu bıraktığın gibiyim , belki de kalbim büyüdü ya da sözlerim daha bir dokunur oldu sana.
Gözlerim göz bebeklerine değsin ,berrak suların taşa çarptığı gibi keskin olsun hislerin. Belki de seni seviyorum der küçük dilin.