Savur elini uçuşsun kuşlar, yarılsın gök, baştan çizilsin yıldızlar. Bir de böyle izlensin gökyüzü ne kadar ilham verir ressamlara, kendini büyüleyip bir dolma kalem ile neler yazdırır şaire. Aşkı kaç türde yazıp çizebilir. Veya çekilen acılar yeniden özletirmi kendini? Çoğu sorunun cevabını kendimi yalnız bir odada hapis ederek yeniden sordum. Sorular basitti ama yanımda eksilen parçaların fazlalığından dolayı,kendime ne cevap verdim ne de savuşturdum soruları. Yanımda olmaman bağlasa dilimi ismini duyunca yeniden milyonlarca hissi dökerdi önüne gözlerim, damla damla incitmeden,süzülerek.
Yalnız bırakılması gereken mekanların bir başka aşıklar tarafından doldurulması kıskandırıyordu beni,hep bir özlem ile geçilen kaldırımların taşları eksikmiş gibi hızlı hızlı geçmek ise utandırıyor beni. Neden bu kadar acımasız kılıyor hayat? Neden seni yanımda istemiyor o kalbin? Oysa ki o kalbini gelincikler içinde gelincik tohumu gibi sepmiştim içime üfleyince dağıldı yaprakları,bir başka gelinciği koparmadan düşürdü yaprağı. Neyse;
Belki de geriye dönmek ister hisler. Onlarca güzel sözü yeniden duymak ister, hece hece ayırıp bir güzel içinde sindirmek gibi huzur dolu olmak ister. Çokmu şey ister? Oysa ki bir seni seviyorum demen kalbime işler.