"Tanrı boyle olmasını istedi"lere teslim bedenlerin icinden gecen milyonlarca ruh ve yine bir o kadar teslimkar yaşamlar surerken koca bir sehir, yalın ve yalnız bir hayalperest oldugunun hayalini kurdu....Eskiyen, renksiz kalmıs bu sehrin icindeki tek renkli kitap kurdu....silkelendi, kendi kendine "ne yapıyorum ben?" diye sordu."iyice arabesk dusunmeye basladım, sacmalıyorum, cabucak toparlamalıyım" diye gecirdi icinden.derin bir nefes icinde yolculuk yaptı sıkılmakta olan icine, o kadar isteksiz aldıgı nefes onu uzun saatler yapılmıs bir yuruyus kadar yormustu her nasıl olduysa. Bir an dusuncelerini takip edemedi ve sacma bir gulucuk belirdi yuzunde. "Arabesk demek ki benim de icime işlemis" dedi. "Belki de arabesk, sandıgımdan cok farklıdır, sadece arabesk sarkılarda degildir" dedi, bu konuda pek bilgi sahibi olmadıgının farkına vararak....
"Arabesk insanlar, arabesk yasamlar nasıllar acaba? Benden cok mu farklılar?" diye sorular sormaya baslarken yine hayallere gitti.arabesk kelimesi ona nasıl oluyorsa duygusallıgı anımsatıyordu.Duygusallık da gecmişte hoslandıgı insanları....ne kadar bos acılar yasamıstı onlar icin.Geceleri takvimlerinden cıkarmıstı uzun uzun aylar ve yatagına yabancı olmustu.Aklından uykusuzlukları gecerken evinin kapısına geldigini farketti ve gecenin sıcak ayazından kurtulmak icin anahtarlarını aramaya koyudu.Bir taraftan da "ne dusunuyordum yine ben? Neler geciyordu aklımdan?" diye homurdanıyordu.uykusunun gelmesi onu biraz daha sersemletmisti. "heh, hatırladım" dedi kapıdan girer girmez. Ayakkabılarını ve ustundeki kalın kazagı cıkardı, gozleri sadece odasının kapısını ararken icinden kucuk bir ses haykırdı "ne ilginc varlıklarız, bir porsiyon hayatımız var elimizde ve biz baskaları ugruna, bir bucuk acılı yiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sehrin Yalnızlıgı
RandomSoguk sehir duvarlarının, bir insanı kucaklayarak usutmesini anlatan, kahramanı olmayan ve bir kahramana gerek duymayan bir hikaye