Gunlerin ve gecelerin ardında yasamalıydı insan. Bitmenin, tükenmenin olmadıgı bir diyarda mumkunse. Korkularından arınmamıs ama , vaftiz edilerek gunahlarından arındırılmamıs olmalı ki yasamının amacını ve tadını bilebilsin. Yalnız hayatlara can verebilsin. İnandıgı gibi hayatlara can verebilsin koca bir hiclikten kendisi olarak cıkabilsin diye. Ama kolay degildi bu hic. Bos gecen gunlerinin yanı sıra ogrendigi gerceklerden biri de buydu. Gunler asla yeterince uzun olmuyordu ya da istediginde bir cırpıda gecmiyordu. Tum o aklına kazınmıslıklar, uzerine yazılmıslar, ellerindeki sıyrıklar, gozlerindeki karalamalar hic gitmiyordu. Gercektiler ve acı veren gerceklerin icerisinde yasayamak daha da bir hiclige surukluyordu gunlerini. Dun bitmez, yarın ise kelimelerden oteye hic gezmezdi o halde. Yogun bir sadelikteki yokluk gibi, acı kahvesi gibi daha da cok uyanık tutmaya yarayan, ama uyanık kaldıkca daha cok canını yakan, saatleri duvardan calan ve tum o tatlı kırmızıları tiktaklardan calan bir sadelik. Kahvesi gibi yogun. Uzun zamandır bardagını hep dolduran ve istese de tadını unutamadıgı ya da dili yara olsa da o tadı surekli aldıgı bir kahve. Dun dagınık bıraktıgı masasının az ilerisinde duran kanepede oturup dururken bardagın icine bakarken gozluklerini buharıyla kaplayan, rengini gune katan cinsten. Yavas yavas yagan karın kristallerinin guzelligi sonmustu bu gece. Eskisi gibi yagan kar tanelerine isim vermiyordu. Canı sıkılmıs, yuzu asılmıs, elleri cizgilerle dolmus bir insandı, ne yapsa da hayatındaki hicligi bitiremiyordu. Sordu, "hiclik biter mi ki?" diye kendine. Bitmezdi elbet, ya da biterdi. Tanrı'nın cezası varlıgın belası bir hiclik.Nietzsche boyle mi baslamıstı herseye ya da hicbirseye? Gece yagan karla aydınlanmıstı biraz olsun ve daha da aydınlanacak gibiydi. Cok da hos sayılmazdı bu, cunku geceyi gece yapan karanlıktı ve sessizlik. Gunun en guzel zamanıydı onun icin gece, ve henuz yarısındaydı daha, buna ragmen iyi degildi. Kendisini zorlayarak icirdikleri o "kahve" uyutmuyordu onu. Her yudumda yine aynı tat dilinde, aynı sacmalıklar zihnindeydi. Kahveyi yere bırakarak kanepeye uzandı. "Hersey duzelecek, hersey iyi olacak, hicbir sorunum yok aslında, sadece biraz kafam karısık" dedi. Bir kac dakika sonra uyumanın esigindeydi. "Dogruymus...." dedi,"yalanlar en harika ninnilermiş...."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sehrin Yalnızlıgı
RandomSoguk sehir duvarlarının, bir insanı kucaklayarak usutmesini anlatan, kahramanı olmayan ve bir kahramana gerek duymayan bir hikaye