Rüzgar ve Kor

9 5 0
                                    

Eve donusunun uzerinden cok gecmemişti hala, ama oyle degildi sanki. Yorgunlugu simdiden birikmişti, tum sehrin yogunluk kumbarası gibi hissediyordu kendisini. Tum tatil planlarının son anda iptal olmasından sonra ne yapacagını bilemeyen insanlar gibi ortalıkta basıbos dolasıyordu. Haftaici olmasının verdigi cesaretle piknik yapmaya karar verdi. Cok kalabalık olmazdı diye dusunuyordu, hem de ruzgar belki onu kendine getirebilirdi. "Bolca muzik dinlemek icin de bir fırsat olur hem" dedi, aklının bir ucundan "belki de pek sevilmeyen bir sarkıcının fevkalade bir sarkısını bile bulabilrim" gecti. İnsanların boyle biletsiz yolculuklar yapmasını seviyordu zihinlerindeki dusunce trenlerinde, en guzeli de planlı olmamalarıydı. Erken kalkmayı planlasa da uyanması yine sabah 10'u gecmişti. Yurumeyi bir kenara bırakıp dolmusa binmeyi yeglemeliydi artık, yoksa cok gec olacaktı. Ustelik agacların arasında, golun kenarında temiz havayla kat kat daha guzel uyunabilirdi. Bunun icin hamagını bile hazır etmişti aksamdan. Dolmustan indikten sonra yokus yukarı bir yolu yurumesi grektigini unutmustu ama ve bu, huzursuz ve huysuz sabah uyanıslarından sonra hic de iyi gelmiyordu. Saate gore kısa kendine gore uzun ugrasların sonucunda varmak istedigi yere varmıstı, ama huysuzlugunda degişen birsey yoktu. Aceleye getirdigi icin hamagını biraz yamuk baglamıs olmasına bile aldırmaksızın uzerinde sızdı. Oglenin ilk saatlerinde uyanmayı basarabildi. Bedeni banka gibi calısıyordu, her gun yuyudugu kadar uyumasına ragmen uykusunu alamamıstı, faizini istiyordu. Etrafın tadını cıkarmak istiyordu aslında ama yine uyumaya daldı, cok uzun sureli olmasa da. Birkac metre otede mangal yakan ailenin dumanları uzerine uzerine geliyordu ruzgarın da yardımıyla, oksure oksure uyandı. Sigarayla arası duman yuzunden hic iyi olmamıstı, bugun de mangalla aynı sebepten bozusuyorlardı. Kalktı, masaya oturdu, golun hemen kıyısındaydı masası, belki 2-3 metre uzaktaydı. Tamam, kıyısı sayılmasa da kıyısının kıyısındaydı, aday adayıydı yani. Ruzgar hoş bir esinti icindeydi, bir yuzu olsaydı eger su anda gulumsuyor, bir sesi olsa su anda "ehe" diyor olurdu gibi geliyordu. O anda birseylerin eksikligini farketti, ne oldugunun arayısı uyku sersemligi yuzunden tamamlanamıyordu. Bir sorun oldugunu bilip ne oldugunu anlayamamak, dilin ucundaki bir adın bir turlu soylenememesi gibi bir durumdu aynı, istese de istemese de dusunduruyordu insanı, cozum bulup bulamamasından bagımsız olarak hem de. "Az sonra bulurum herhalde" dedi. Birkac dakika gecmişti ki muzik calmadıgını farketti, o anda aklınfa "az sonra" yazan bir televizyon ekranı belirdi, sorun "az sonra"da cozulmustu işte. Muzigini hazırlarken "dumanı ustunde" ailenin ilk seriyi pişirdiklerinin ve afiyetle yemeye bile basladıklarının farkına vardı, buyuk ihtimalle kolay pişen birseyler atmıslardı ilk sefer oldugu icin. Piknik sepetindeki sandviçlerinden birkac tane cıkardı. Belirli bir sayıyla iş yapmayı sevmiyordu, parayı da sevmedigi gibi. Masadan kalkıp golun kenarına yerlestirilmiş taslardan birinin ustune oturdu, agacların golgesi onu hem gunesten hem de az otedeki ailenin gozlerinden koruyordu. Onlardan on dakika bile olsa daha once gelmişti ve ister istemez yalnız kalmak istemesine saygı gosterilmesini istiyordu, ama onların bu olaydan ya da boyle bir durumdan haberdar dahi olmadıklarını da iyi biliyordu. Muzik dinlerken saatler cok hızlı geciyordu, oyle ki gozlerini kapatıp acmıs ve aksamustu olmustu gibi geliyordu, gerci bunun asıl nedeni yedigi sandviclerin yaptıgı agırlıga dayanamayan goz kapaklarıydı. Elinde olmadan biraz daha kestirmişti hem de o tasın ustunde. Sırtını arkadasi agaca yaslamakla iyi etmişti anlasılan, yoksa gole dusebilirdi kolaylıkla. Hava bir hayli serinlemiş, ruzgar cok degilse de daha hızlı esmeye baslamıstı. Yandakilerin iş paylasımı yaparak toplanmaya basladıklarını farketti gelen seslerden, kulaklıklarından da ses gelmiyordu. Nedenine bakarken 40lı yaslarının baslarında bir adamın az otesinde golun kıyısına yakın kumlara henuz tam olarak sonmemiş mangal komurlerini doktugunu farketti, ardından uzerlerini kumla kapattı, ama komurlerden ikisi hala rahatlıkla gorulebiliyordu ve kor halindeydiler. Sonra gozunu elindeki muzikcalara cevirdi ve listenin bittigini farketti, baska bir listeye gecmesi gerekiyordu anlasılan, oyle de oldu. Serinlik arttıkca icerisinde bir urperi beliriyordu, "peki insanlar boyle durumlarda ne yaparlar" diye gecirdi icinden, "hayat hakkında felsefe yaparlar, gecmişlerini, kendilerini dusunurler her halde" dedi ardından da. Cunku ruzgar boyle estiginde, icinde birseyler canlanıyordu insanda ve boyle gidip gidip geliyordu sanki bu olgu. Hem biraz usutuyordu insanı hem de yakıyordu, bu durumdaki bir insanın baska birsey yapabilecegine pek kanaat getiremiyordu. Tum bunlar aklının bir kenarından gecerken gozunun kıyısına bir kırmızılık ilişti, yavasca gozlerini o tarafa dogru cevirdi. Az once 40lı yaslarındaki adamın doktugu ve kumların uzerinde kalan kumlar, ruzgar estikce kırmızı sarı desenlere burunup sonra tekrar siyah tonlarına donuyorlardı, coktan yanmıs ya da yanmakta olan yerlerse grimsi izlere gizleniyorlardı. Bir anda kendini onlara cok yakın hissetti, esen ruzgar onda da aynı etkiyi bırakıyordu cunku. Esen ruzgarla yanan yanıyordu insanların icleri, yanmakta olan yerler tekrardan kor alıyordu ve ardından ruzgar kesilince yine eski hallerine geri donuyorlardı, coktan yanmıs olan yerlerse iz olarak kalıyordu hem iclerinde hem dıslarında, ama ates hic sonmuyordu. Bir sure yerinden kıpırdayamadan, gozlerini sonmemiş komurlerden alamadan baka kaldı, kolay degildi tum bunlar olurken ve tum bunları dusunurken kendini toplayabilmek. Sonra eski hayatı geldi aklına, eskiden boyle degildi hicbirsey. Ama bir turlu hayatının zamanını uyduramamıstı ve bir insanın yoklugunun hayatına bu kadar farklı bir yol cizebilecegini bilememişti. Dun yanan komurler bugun hala kor halindeydiler, acıkcası, bu atesin yanmasıyla da korun sonmemesiyle de gurur duyuyordu. Hic kotu olmamıstı, hic kotulugu de olmadıgı gibi....

Bir Sehrin YalnızlıgıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin