Kendine Seslenmek

19 5 0
                                    

Oglen saatlerine dogru kahvaltısını bitirmisti, mutfakta istemsizce yıkadıgı bulasıkları durladıgında, hala kenarda kosede kalmıs lekeleri goruyor ama aldırmıyordu.Apacık belliydi ki bugun de tembelligi ustundeydi."Bir an once bitirip cıkmalıyım buradan, yoksa ruhum daralan vucudumdan cıkacak" diye sikayet edip "ofleyip pofluyordu.Pek de kendi gibi degildi, cunku sıkıntılarını seslendirmek hosuna gitmezdi.Her of cekisinde omrunden bir nefes daha eksilttigini dusunurdu.Yuzunu ara ara pencereye dogru ceviriyordu. Mutfakta birseylerle ugrasırken hep dısarı bakmak gecerdi icinden, nedenini bilemezdi ama lavabosu, masası ve diger tum vaktini alan seyler bir pencereye yakın olsun isterdi. Kendini cok katlı bir binanın en ust dairesinde dusundu bir an. "Gece sehrin tum ısıkları yandıgında, onları izlemek isterdim" diye gecirdi ama sonra aklına yıldızlar geldi."Acaba fazla mu haksızlık ediyoruz? Yıldızlar guzeller evet, ama sehrin ısıkları da bir o kadar guzeller ve bir zamanlar onlar, bana burada sevdigim insanları simgelelerlerdi." dedi ama son cumle hayalkırıklıgıyla dolu bir homurdanma gibi olmustu. Dagılan dikkatini daldıgı hayallerden geri getirmeye calısırken zihni, yol usundeki sapaklardan hızlıca donuyordu. Bir anda kendini anıları arasında buldu. Akılını biraz zorladı ama yine de kendini takıldıgı o gecmişten geri getiremiyordu."Anılar kesinlikle kancalı bir yapıya sahipler anlasılan, bir kez takınınca oyle kolay kurtulunamıyor." sozleri agzından cıktıgında gozleri coktan bir noktada odaklanmıstı bile. Tandıgı insanlar gecmeye basladı aklında, sonra da kendisi ya da kendileri. O kadar cok degişmisti ki, ve o kadar hızlı, bir cok insan onu tanıyamaz olmuslardı. Tum herkesle yeniden tanısmak istemişti 'yeni benligiyle' fakat onlar buna gerek gormemişlerdi.O kadar kendilerinden emindiler ki ve onu tanıdıklarından; kullandıkları sıfatların ne kadar ucuz ve onu anlatmaz oldugunu anlayamıyorlardı.Onlar daha durumun ciddiyetini bile anlayamadan bir bir hepsini geride bırakmıstı.Uzulmuyordu, cunku kendine gore sorulmus sorulara verilmemiş cevapların, dilenmemiş ozurlerin ve dinlenmemiş dertlerinin sorumluları onlardı.Haklıydı da. Sordugu sorulara cevap vermeyen, hatalarını gordugunde bile ozur dilemeyi bilmeyen insanlardan bir gelecek bekleyemezdi, ozellikle de mutlu bir gelecek."Bana hep basları agrıdıklarında ya da sıkıstıklarında geldiler, ve yine beni bu nedenle kaybettiler" diye gecirdi icinden. Bir anda az da olsa duydugu tum sucluluk duygusu silinmisti.Kendini anılarından soyutladı. Aklındaki tozlu rafları temizlerken, leke kalan bulasıkları da temizledigini farketti. Yuzunde beliren tebessumu farkedince guldu "Haha!" ve hicbirsey olmamıscasına eldivenlerini cıkarıp odasına gecti. Uzun zaman sonra ilk defa ozenle ne giyecegini secti ve yavasca ustunu degiştirdi. Kulagına kulaklıkları taktı ve sevdigi sarkılar arasından rastgele birini secti. Kapıdan cıkarken hava gunesliydi ve yakıcı parıltısından kendini korumak icin gunesin, sol eliyle gozlerine siper yaptı. Sokaga cıktıgında etraf hala sessizdi ve yine aheste adımlarla yurumeye basladı.Yavas yavas yurudu ve yolundaki su birikintilerine hic aldırmadı. "Tek basıma yuruyorum, ama yalnız degilim" dedi, kendine seslenerek.

Bir Sehrin YalnızlıgıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin