Nasıl isterseniz."diye karşılık verdim.
Joseph fincanını bırakıp bana baktı
"Maria az önce sen diye hitap ettim ve sen hala siz mi diyorsun?"
Gülümseyip omzumu silktim
"Alışkanlık... Bundan sonra elimden geleni yaparım."
Çaylarımız bitince Joseph ayağa kalktı
"Evi gezdireceksin değil mi?"
Salondan çıktıktan sonra çalışma odamı, mutfağı ve misafir odasını gösterdim.Merdivenlere gelince durdum
"Yukarıda sadece yatak odaları var. Yukarı çıkmasak daha iyi""Küçük ama şirin bir ev..."dedi bahçede otururken "Şatodan çok daha iyi."
"Bunu senden başka kaç aristokrat düşünür acaba?"dedim gülüp "Tuhaf biriymişsin."
Joseph de güldü
"Çok yoktur herhalde..."Biraz durduktan sonra devam etti "Bir ara Amabella ile gelsek sorun olur mu?"
"Elbette olmaz. Sizi ağırlamaktan mutluluk duyarım."
Biz sohbet ederken Yasemin yanımıza geldi
"Hanımefendi misafiriniz geldi."
Ne demek istediğini anlamıştım. Hafifçe başımı salladım
"Tamam, çalışma odama al Yasemin."ardından Joseph'e döndüm "Görüşmem muhtemelen uzun sürecek."
"O zaman ben de kalkayım. Çay ve ev turu için teşekkürler."
Joseph'i geçirdikten sonra çalışma odama gittim.
"Sinyor Serventes çok bekletmedim umarım."
"Kesinlikle bekletmediniz Barones."reverans yaptıktan sonra elimi öptü
"Oldukça genç görünüyorsunuz."dedim masama geçince "Umarım denildiği gibi finans ve hukuk alanlarında başarılısınızdır."
"Barones, İspanya'daki ünümü biliyor olmanız lazım. Kuşkunuz olmasın, işimde gerçekten iyiyimdir."
"O halde sizi denemek için bir iş vermemi kabul edersiniz."
"Elbette."
"Biliyorsunuz ki bir zamanlar ailemin olan şato şu an Dük Tell'in elinde. Ona nasıl bir teklifle gidersiniz bilmem ama şatomu benim adıma Dük Tell'den satın almanızı istiyorum."
"Barones Carmen Maria Escoder adına mıı yoksa Matmazel Maria Silvas adına mı?"
"Barones Carmen Maria Escoder adına..." dedim pencereden Tell Şatosu'na bakıp "Dük Jhan Tell'e korku salmak istiyorum. Kabusu olacağım onun."
"Hemen çalışmalara başlıyorum."dedi ayağa kalkıp "Başka bir emriniz yoksa gideyim."
"Elbette gidebilirsiniz. Size bunu haletmeniz için bir hafta süre veriyorum."
Sinyor Serventes beni başıyla onayladıktan sonra reverans yapıp gitti.
Keyfim yerine gelmişti. Malikaneden dışarı çıkıp şatoma gittim. İçinde oturamasam da bana ve aileme ait olan bu yeri görmek istiyordum .Bir süre içeri girmeden baktım bahçeye.Ardından etrafta kimsenin olmadığından emin olunca ağaca tırmanıp bahçenin içine girdim. Annemin en sevdiği çiçek lavantaydı ve bu nedenle bahçede en çok lavanta bulunurdu. Tabi bir zamanlar... Şu an yabani otlardan başka bir şey yoktu bahçede.. Arka bahçeye geçtiğimde salıncağımın hala durduğunu gördüm. O kadar sevindim ki... Bunca yıldan sonra hala sağlam kalması mucizeydi.Binip sallanmaya başladım.Burada geçen çocukluğum, annem babam... Hepsi sallanırken bir bir gözümde canlandı. Ön bahçeden sesler gelmesiyle anılarımdan sıyrıldım. Mümkün olduğunca ses çıkartmadan ön bahçeye yöneldim.Tam ön bahçeye varmadan misafirleri görebildim.Dük Jhan Tell ve Kontes Aurora Roche... Hemen yanımdaki ağacın arkasına saklandım. Beni fark etmemişlerdi.Sarmaş dolaş bir şekilde şatodan içeri girdiler. İstemsizce gülümseyip "Vay vay..."diye mırıldandım. Kontes Roche evli bir kadındı ve bildiğim kadarıyla eşiyle de mutluydu. Kont Roche ölmediyse bu durum çok fazla işime yarayacaktı.Bahçeden çıkıp malikaneye gittim.Odama çıkacakken Mösyö Pier'i gördüm
"Mösyö Pier siz benden önce geldiniz Fransa'ya hiç Kont Roche ile ilgili bir haber aldınız mı?"
"Maalesef Barones... Ama isterseniz yarın araştırırım."
"Çok iyi olur. İyi geceler."
"Size de."
Ertesi gün at arabası sesiyle uyandım. Bir at arabası malikanenin önünde durmuştu. İçinden Madam Cardin ve Prenses Berthe çıktı. Prenses ve madam konuşa konuşa malikanenin bahçesine girdi. Hemen sabahlığımı giyip aşağı indim.Elbette Mösyö Pier çoktan ilk karşılamayı yapmıştı.Yanlarına gidip reverans yaptım
"Majesteleri hoş geldiniz."
"Evini doğru tahmin etmişim."diye gülümsedi Madam Cardin
Ben dorulunca Prenses Berthe hemen bana sarıldı
"Carmen seni gördüğüme çok sevindim. Ne yalan söyleyeyim yolda görsem tanımazdım seni, Madam Cardin nasıl tanıdı hayret doğrusu."
"Ekselansları ben de sizi gördüğüme çok sevindim."diye gülümsedim."Aradan onca zaman geçti. Değiştik hepimiz. Buyurun içeri geçelim."
Madamı ve prensesi salona aldıktan sonra
"Müsaadenizle üstümü değiştireyim."dedim
"Müsaade vermiyorum."dedi Berthe "Carmen ne zamandır görüşemiyoruz, resmiyeti bir kenara bırak da otur şöyle iki laf edelim."
"Bari kahvaltı hazırlatayım."diye gülümsedim "Hep birlikte kahvaltı yaparız."
Salondan çıkıp Yasemin'e bahçeye kahvaltı hazırlamasını söyledim.
"Ve Sinyor Serventes gelirse çalışma odama alıp bana haber ver."
Salona girdiğimde Bearthe ve madam sohbet ediyordu
"Gelmenize çok sevindim."dedim koltuğa oturup "Yalnız burada olacağımı nereden bildiniz?"
"Muhtemelen şatona gitmek isteyecektin."dedi madam, ardından yüzünü buruşturdu "Ardından o dük bozuntusunun şatonuzu aldığını hatırladım. Bir ay boyunca herkes bunu konuşmuştu unutulacak gibi değil... Şatoya en yakın yer de burası, sadece şansımızı denedik."
"Mantığınıza hayranım."dedim içtenlikle "Sen nasılsın Bearthe?"
"Sarayda nasıl olunabilinir ki... Esir gibi, kukla gibi hissediyorum kendimi. Çocukken sen geldiğin zamanlarda o hislerden kurtulurdum ama sen de gidince her şey daha kötü oldu. Yani benim için..."
"Artık hep burada olacağım merak etme."
"Bunun içi şükrediyorum.Ama yine de sana kırgınım madamdan kitap almasam geldiğinden haberim olmayacak."
"İki gün önce geldim ben de. Ancak yerleşiyorum."
"Neden saraya gelmedin ki? Annenin odası hala boş, oraya yerleşirdin."
"Ara ara gelirim söz.Ama temelli sarayda olabileceğimi sanmıyorum."
"Nedimesiz kalacağım yani."diye surat astı Bearthe "Seni hep baş nedimem olarak düşünmüştüm.Eskisi gibi sırdaşım olacaktın."
"Hala sırdaşınım.Sadece saray bana göre değil. Bearthe buraya İspnaya'da sıkıldığımdan ya da Fransa'yı özlediğimden gelmedim.Aileme zulmedenden intikam almak için geldim."
Bearthe'nin her zaman hayran kaldığım biçimli kaşları çatıldı
"Anlamadım, zulüm eden mi? Ailene kim neden zulüm etsin ki?"
Olanları anlatırken Bearthe'nin yüzü şekilden şekle girmişri. En sonunda
"İnanamıyorum."diye mırıldandı "Ben hep baban yurt dışına görevlendirildiği için gittiniz biliyordum. Carmen inan çok üzüldüm. Bilseydim seni asla yalnız bırakmazdım. Bir şekilde destek olurdum."
"Biliyorum."diye başımı salladım
"Eğer yapabileceğim bir şey olursa haber ver."
Kahvaltı hazır olunca bahçeye geçtik.
"Hepsi çok lezzetli gözüküyor."dedi Bearthe "Çok hamarat bir yardımcın varmış."
"Yasemin oldukça hamarattır ama saraydaki yiyecekler kadar lezzetli olmuşlar mıdır bilemem."
"Saraydakilerden daha da lezzetli."dedi Baerthe, kahvaltı yaparken "Hepsi çok lezzetli olmuş."
Bearthe ve madamı yolcu ettikten sonra Mösyö Pier yanıma geldi
"Barones istediğiniz araştırmayı yaptım."
"Ve?"
"Ve Kont Roche eşiyle oldukça mutlu bir şekilde sakin bir hayat sürüyor."
"Eşi Kontes Aurora değil mi?"
"Evet hanımefendi."
Hafifçe gülümsedim, kendimi tutamasam kahkaha atacaktım
"Harika...İyi iş çıkardın Pier."
"Başka bir emriniz yoksa..."
"Yok, gidebilirsin."
Pier gittikten sonra salona geçip kitap okudum, keman olsa keman çalmayı tercih ederdim ama kemanım yolculukta kırılıştı ve daha keman alamamıştım.Salona birinin girmesiyle başımı kitaptan kaldırdım
"Joseph, Amabella hoş geldiniz."dedim ayağa kalkıp "Pier ya da Yasemin sizi karşılamadı mı yoksa?"
"Karşıladılar da biz sana sürpriz yapalım dedik."dedi Amabella
"İyi yapmışsınız, buyurun oturun."
"Ben oturmadan arka bahçeyi görmek istiyorum."dedi Amabella "Joseph öve öve bitirememişti."
"Tamam oraya geçelim o zaman."
Bahçeye çıktığımızda Amabella etrafına bakınıp
"Harika bir yer burası."dedi "Ben tüm bahçeyi dolaşacağım, müsaadenizle."
Amabella giderken biz de bahçedeki masaya geçtik.
"Balo hazırlıkları bitti mi?"dedim konu açmak için.
"Bitti. Balodan önce bir gün de olsa başımızı dinleyebileceğiz."
"O kadar mı kötü?"
"Sorma..."diye iç çekti Joseph "E sen neyaptın? Giysi bulabildin mi?"
"Evet, zaten Amabella ile tanışmamızı sağladı o elbise."
"Demek o meşhur elbiseyi giyeceksin. Amabella tüm akşam elbiseni anlatıp durmuştu."
"O kadar beğendiğini bilmiyordum."
"Amabella bu maymun iştahlıdır, aldırma.Balo demişken, kavalyen kim olacak?"
Tabi ya! Balo bu kavalyesiz olur mu? Nasıl da unutmuştum. Kimseyi de tanımıyordum ki daha.
"O kısmı unutmuşum, avukatıma rica ederim muhtemelen. Başka kimseyi tanımıyorum."
"Eğer kabul edersen ben de olabilirim."
"Sen mi?"
Tepkim Joseph'i güldürmüştü
"Uygun olmaz mıyım?"
"Yok ondan değil. Asıl ben sana uygun olmam. Yani sen düksün bense benim, unvanı olmayan biri."
"Unvan her şey demek değil Maria."dedi gözlerimin içine bakıp "Sen unvanı olan pek çok kişiden daha asilsin."
"Teşekkürler."diye mırıldandım "Eğer senin için sorun olmazsa benim için de sorun yok."Balonun olacağı gün kendimi hem gergin hem de neşeli hissediyordum. Neşeliydim çünkü baloda muhtemelen dük beni tanıyacaktı ve yüzünün ifadesini görmek eğelenceli olacaktı. Hoş, madamın dediği gibi anneme benziyorsam sadece dük değil annemi tanıyan herkes beni tanıyacaktı.Gergindim çünkü o adamla tekrar karşılaşacağımı bilmek sinirlerimi zorluyordu.
"Sakinleşmelisin."dedi Yasemin giysimi giymeme yardım ederken "Kaslarının gerginliği buradan belli oluyor."
"Bu durumda sakinleşmemi mi bekliyorsun? Zaten kavalyem Joseph..."
"O yakışıklı dük mü?"dedi Yasemin gülümseyip "Şimdi heyecanını anlayabiliyorum."
"Çocukluğumuz birlikte geçti Yasemin saçmalama!"diye çıkıştım
"Ama senin gerçekte Carmen olduğunu bilmiyor ki."
"Yasemin sen şu fermuarı çeksene..."
Yasemin fermuarımı çektikten sonra saçımı topladı. Makyajımı kendim yapacağımı söyleyince çıktı odadan.
Joseph geldiğinde makyajım yeni bitmişti. Yasemin'in haber vermesiyle aşağı indim. Joseph takımının içinde son derece yakışıklı görünüyordu. Çocukluğunu bilen birinin aklına asla böyle bir Joseph gelemez. Yanına vardığımda Joseph elimi öpüp
"Çok güzel olmuşsun."dedi
"Teşekkürler."
Arabaya bindiğimizde
"Balodaki herkes seni konuşacak."dedi "Kavalyen olduğum için şanslıyım."
"Abartma."dedim gülümseyip. Yüzümün kızardığını hissediyordum
"Abartmıyorum. Amabella elbiseyi giyen sen olduğun için elbiseyi beğendi. Başkası giyse bu kadar beğenmezdi."Balo salonundan içeri girince ailemin tanıdığı herkesin burada olduğunu fark ettim. Ama esas Dük Jhan Tell'i görmek istiyordum. Merdivenlerden inerken onu da fark ettim, bembeyaz olmuş bir yüzle bana bakıyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Historical Fiction15 yıldır İspanya'da olan Barones Carmen Escoder. Zamanında annesine yapılanların intikamını almak için memleketi Fransa'ya döner ama hepasa katmadığı bir şey vardır: aşık olmak.