"Kime göre tehlikeli?"dedi Efrain, yüzünde benim Dük Jhan ile konuştuğumda oluşan ifade vardı. "Bana göre hiç de tehlikeli değil, hatta kendisi sizin aile dostunuzmuş."
"Aile dostumuz...du!"dedim sinirle "Yaklaşık on yıl önce bitti o durum."
"Yazık olmuş, ama bu benim dost olamayacağım anlamına gelmez."
Efrain bir şey dememe fırsat vermeden gitti. Ne yapacağımı bilemedim bir süre kaldım öyle. Dük Jhan ile karşılaşırsam sinirlerime hakim olmakta zorlanacaktım ama sinirlenmemem gerekiyordu, akıllıca hareket etmeliydim. Bearthe'nin odasına gidip hazırlıklarla ilgilenirken aklım hala Efrain ve dükteydi ama işten dolayı eskisi kadar düşünemiyordum.Leydi Elizabeth hazırlıklar boyunca bana pek de hoş olmayan şekilde bakmayı sürdürmüştü, hazırlıların bitmesine yakın en sonunda dayanamayıp
"Leydi Elizabeth isterseniz bugünlük ara verin, dikkatiniz dağıldı."dedim. Sert bir şekilde konuşmak isterdim ama kadını da rencide etmek istemiyordum. Leydi Elizabeth reverans yapıp odadan çıktı
"Düşes ben sizin yerinizde olsam bu kadarıyla kalmazdım, çok yumuşak davrandınız."dedi Leydi Beatrix "Kendisi İngiltere'den iyi bir arkadaşım ama size olan garezi de malum."
"Siz kafanızı buna yormayın."dedim düz bir ifadeyle "Beni düşündüğünüz için teşekkür ederim ama ben hallediyorum."
"Beatrix haklı ama efendim."dedi Leydi Nerri "Düke yaklaşmaya çalışırsa çok zorlanacağını sanmam, erkek nihayetinde iki dekolte görsünler akılları gidiyor."
"Joseph'in sadakatinden asla şüphe etmem."dedim odadaki leydilere bakıp "Pek çok erkeğin aksine o sadık bir adam."
Bu kararlı tavrım üzerine herkes sessiz bir şekilde işinin başına döndü. Joseph bana sadıktı elbette ama zamanla bu sadakati gider miydi bilmiyordum. Üstelik şu anda aramızda bir şey de olamıyordu bu gözünün başkalarına kaymasını kolaylaştırabilirdi. Bu düşünceyi aklımdan çıkartıp işimin başına döndüm.
Hazırlıklar bittiğinde Güneş batmak üzereydi. Odama çıkıp biraz uzandım, kendimi toparlayınca da evime döndüm. Yola çıkmadan önceki dinlenme iyi gelmişti, eve vardığımda Joseph ile sofra hazırlayıp yemek yedik. Sofrayı toparlarken tezgahın üstündeki sepetin için de bir kolyenin olduğunu fark ettim. Kolye benim kolyem değildi, alıp Joseph'in yanına gittim
"Hayatım bu kolyeyi nereden buldun?"
"Leydi Elizabeth uğradı sabah, evliliğimizi tebrik etmek istemiş, bunu da düşürmüş. Sen yarın verebilir misin?"
"Elbette."dedim gülümsemeye çalışıp. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, çok geç olmadan.
"Sevgilim hiç iyi rol yapamıyorsun."diyip beni kendine çekti "Yarım saat kaldı biraz sohbet ettik ve gittik. Büyütülecek bir şey yok."
"Ben sana aynısını Sinyor Serventes için söyleseydim senin tepkin ne olurdu?"
"Tamam haklısın."elimi öptü "Kıskandığın zaman ne her zamankinden daha güzel oluyorsun."
"Tabi bu da kaçış cümlesi oluyor."diye gülümsedim.
"Kesinlikle değil. Güzelim sen hiç aynaya bakmıyor musun?"
"Bakıyorum."dedim Joseph'i öpüp "Ama senin gibi göremiyorum demek ki."
Joseph gülümseyip yanağımı ardından boynumu öptü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Historical Fiction15 yıldır İspanya'da olan Barones Carmen Escoder. Zamanında annesine yapılanların intikamını almak için memleketi Fransa'ya döner ama hepasa katmadığı bir şey vardır: aşık olmak.