Dük Dion'a bakıp donup kaldım. Ne demek istiyordu?Anneme ne yapmış olabilirdi de bu kadar vicdan azabı çekti bu adam?Dük Jhan'ın sesiyle kendime geldim
"Dion bu hanım Elenor değil, kızı Carmen..."dedi sakin bir ifadeyle ama bana bakışından endişesini anlayabiliyordum "Joseph neden Carmen ile dışarı çıkmıyorsunuz? Hastanın başında kalabalık yapmak doğru değil.Amabella çıktıktan sonra siz gelirsiniz."
"Tabi."diye mırıldandı Joseph onun da şaşırdığı belliydi.Odadan dışarı çıktığımızda hala kendime gelememiştim.Dük Dion bir şeyler biliyor olmalıydı, annemle alakalı bir şey... Ve görünüşe göre o her neyse ben bilmiyordum
"Sen iyi misin?"dedi Joseph elimi tutup "Rengin atmış..."
Başımı sallayabildim sadece
"Merak etme, hastalığın etkiyse söylemiştir onları hayatım.Amcamın anneni tanıdığını bile sanmam."
"Ben de öyle düşünmüştüm."diye yalan söyledim. Bir an önce Dük Dion ile konuşmak istiyordum.
"Unutmadan."dedi Joseph cebinden kolyemi çıkartıp "Bunu geri vermem gerek."
Joseph kolyeyi taktıktan sonra boynumu öpüp sarıldı.Bir insanın bir anda tüm endişelerimden ve stresimden beni arındırabileceğini düşünemezdim. Joseph bunu başarıyordu, bir şekilde bana tüm kötü olayları unutturabiliyordu
"Sanırım bu şekilde sonsuza dek kalabilirim."dedim gülümseyip
"Ben de..."Beni kendine çevirip yüzümü okşadı "Senden uzakta olunca zaman geçmek bilmiyor."
"O zaman buradan çıkınca bir yerlere gidelim."
"Annemin çiftliğine ne dersin? Orada bizi kimse rahatsız etmez."
"Daha iki gün önce oradaymışsın, tekrar gitmek istemeyebilirsin. Gerçi bana şehir dışında olacağını söylemiştin ama..."
"Tanrım..."diye iç çekti "Bir şey üzerinde çalışıyordum, kimsenin bilmemesi istemedim."
"Kimse?"diye bağırdım "Ben kimseyim yani!"
"Carmen öyle..."
Kollarını belimden çekip bir adım geri gittim
"Unut gitsin Joseph."
Bahçeye çıkınca beklemekte olan faytona binmek istedim ama Dük Dion ile konuşmak isteği o faytona binmemi engelledi.Bahçedeki banka oturdum.Joseph yanıma gelir bir açıklama yapar diye düşündüm ama yapmadı.Yanıma da gelmedi.Bir müddet bankta oturduktan sonra içeri girip Dük Dion'un odasına gittim, Amabella çıkmıştı, Dük Jhan da odanın balkonundaydı.Dük Dion'un baş ucunda duran sandalyeye oturdum.Dük başını çevirip beni görünce hafifçe gülümsedi
"Gelmene sevindim Carmen."
"Geçmiş olsun."
"Sağ ol...Sana anlatmam gerek kızım yoksa bu vicdan azabı beni rahat bırakmayacak."
"Neyi?Neyi anlatmanız gerek?"
"Elenor, Jhan ve ben bir zamanlar yakın arkadaştık.Tıpkı sen Amabella ve Joseph gibi.Çocukluktan itibaren birlikte büyüdük.Ben Elenor ile arkadaş kalmayı başarabildim ama Jhan..."Birkaç kere öksürdükten sonra devam etti konuşmasına "O Elenor'u saplantı haline getirdi.Elenor bunu fark edince Jhan ile konuşup başka kadınlara bakmasının onun için iyi olacağını söyledi o zamanlar daha Philipe ile tanışmamışlardı, annen babanla tanışıp birlikte olana kadar Jhan Elenor'un peşini bırakmadı.Jhan'a her seferinde Elenor'u rahat bırakmasını söylüyordum ama beni dinlemiyordu tabii. Jhan Elenor'un Philipe ile nişanlandığı öğrendiğinde Philipe'i öldürmeye çalıştı son anda durdurabildim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Historical Fiction15 yıldır İspanya'da olan Barones Carmen Escoder. Zamanında annesine yapılanların intikamını almak için memleketi Fransa'ya döner ama hepasa katmadığı bir şey vardır: aşık olmak.