"Teşekkür ederim."dedim minnetle "Yalnız birinin Joseph'in durumunu ailesine bildirmesi gerek.
"Ben gidip haber veririm. Sen yalnız kalabilecek misin?"
"İyiyim ben merak etme."dedim gülümsemeye çalışıp "Sen git hadi."
Rosa gittikten sonra arkama yaslanıp gözlerimi kapadım. Dua ettiğimde genelde gözlerimin kapalı olmasını tercih ederdim. Küçüklüğümden kalma bir alışkanlıktı bu.
"Lütfen...."diye mırıldandım "Lütfen ona bir şey olmasın.". Joseph'in uyanamayacağı düşüncesi bile kalbimin sıkışmasına yetiyordu.O olmazsa ne yapacağımı bilmiyordum. Birlikteliğimiz olmayabilirdi ama yakınımda olduğunu, iyi olduğunu bilmek bile yetiyordu bana.
İçim geçmiş, ayak sesleriyle gözlerimi açtım. Rosa Dük Jhan ve Amabella ile gelmişti. Dük beni görünce durup kaşlarını çattı
"Senin ne işin var burada?"
"Ben de sizinle aynı sebepten ötürü buradayım Dük."diye içi çektim "Şu an tartışmanın ne yeri ne de zamanı."
"Vurulduğunda Maria yanında olmasaydı oğlunuz ölebilirdi."dedi Rosa "Lütfen anlayışlı olun."
"Joseph senin yüzünden vuruldu değil mi?"diye bağırdı Dük bana bakıp "Tanrı bilir burnunu neye soktun. Senin hatanın bedelini şimdi zavallı oğlum ödüyor!"
"Maria beni korumaya çalışıyordu. Tanrım! Dük ne kadar bencilsiniz!"Rosa artık sinirden ne diyeceğini bilemiyordum "Hem suçlusunuz hem de güçlü! Bu kızdan özür dilemeniz gerekirken yaptığınıza bakın!"
Amabella şaşkınlıkla bizi izliyordu.
"Rosa yeter."dedim ayağa kalkıp "Bunları sonra tartışırız, belli ki burada istenmiyoruz, biz görevimizi yaptık gidelim artık."
Joseph'i hastanede bu halde bırakmak istemesem de başka seçeneğim yoktu. Faytona bindiğimde Rosa hala Düke kızgındı
"Rosa Dük ile aramızdaki meseleyi çocukları bilmiyor, çeneni tutman gerekirdi."dedim sakin bir ifadeyle. O an patlamaya hazır bir bomba gibiydi ve bana patlamasını istemiyordum
"Biliyorum özür dilerim."diye mırıldandı "Ama hak etti değil mi? Sen benden de fevrisindir nasıl sakin kalabiliyorsun anlayamıyorum."
"Joseph ile Amabella varken böyleyim, sadece ikimiz varken görmek itemezsin. İğnelemeden duramıyorum."
Ertesi gün güneş doğmak üzereyken çıktım yataktan.Zaten gece boyunca uyuyamamıştım, aklım Joseph'deydi. Sürekli dua ettim, elimden başka bir gelmiyor olması beni deli ediyordu. Sadece dua etmekle kalmayıp bir şeyler de yapabilmeliyim diyordum kendi kendime, mutlaka yapabileceğim bir şey olmalı.En azından hastanede yanında olabilirdim ama Dük Jhan buna müsaade etmezdi.Kafamı dağıtırım diye kitap okumayı denedim ama işe yaramadı, odanın içinde dolaşmaya başladım,hareket biraz da olsana beni sakinleştiriyordu.Yasemin odama girdiğinde hala odanın içinde dolaşıyordum
"İyi misin?"dedi tereddütle "Bu ne hal?"
"Yasemin senden bir şey isteyeceğim."dedim yanına gidip "Hastaneye gidip Joseph'in durumunu öğrenir misin?"
"Dükü doğru düzgün tanımıyorum bile nasıl öğrenebilirim?"
"Yasemin sen bir şeyler bulursun."dedim elini tutup "Lütfen... Dük Jhan beni o hastanede asla barındırmaz ama sen öğrenebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Historical Fiction15 yıldır İspanya'da olan Barones Carmen Escoder. Zamanında annesine yapılanların intikamını almak için memleketi Fransa'ya döner ama hepasa katmadığı bir şey vardır: aşık olmak.