Sabah uyandığımda Joseph daha uyanmamıştı ve neredeyse her erken kalkışımda olduğu gibi yine belimden bana sarılmış bir şekilde uyuyordu. Pencereye baktım, perdeler çekili olsa da Güneş'in daha yeni yeni doğduğu belliydi saat çok erken olmalıydı. Joseph'in elini tutup gözlerimi kapattım.
İkinci kes gözlerimi açtığımda Joseph uyanmış üstünü değiştiriyordu.
"Günaydın."dedim yataktan çıkarken
"Günaydın."beni öpüp gömleğini iliklemeye devam etti.
"Bir yere mi gideceksin?" Joseph hemen evden çıkmayacaksa kahvaltıdan önce üstünü değiştirmezdi.
"Babam görüşmek istedi."diye iç çekti "Şatoda buluşacağız."
"Kahvaltı yapacak mısın?"
"Şatoda yapacağım, geç kalmadan çıkmam gerek."
Kemerini taktıktan sonra beni öpüp evden çıktı. Dükün ne planladığını tahmin edemiyordum ama nasılsa kokusu yakında çıkardı. Aşağı inip kahvaltı hazırladım, biraz daha aç kalsam elim ayağım titremeye başlayacaktı. Kahvaltımı yapıp hazırlıkları kontrol etmek için şatoma gittim. Eşyalarımın büyük bir kısmı oradaydı ve haliyle hazırlıklar şatomda yapılıyordu.
Nedimelerimin hepsi odamda hazırlık yapıyordu. Reverans yapıp işlerine devam ettiler.Yasemin yanıma gelip beni odadan çıkarttı.
"Dük Joseph bu sabah Tell Şatosu'na geldi."
"Biliyorum, babası çağırmış."
"Leydi Elizabeth de geldi bunu biliyor muydun?"
Ben de Dük Jhan'ın niyetini düşünüp duruyordum, şimdi anlaşıldı. Derin bir nefes alıp elimi karnıma götürdüm, bebeğime zarar gelmeyecekti
"Alçak herif!"diye mırıldandım hırsla "Tamam sakin olmalıyım. Bir şey olmayacak, Joseph beni aldatmaz."
"Dokuz ay."dedi Yasemin "Tamam 2-3 ay bir şey değil ama gittikçe zorlaşacak."
"Yasemin bana moral vermeye çalışıyorsan bir de üzmeyi dene belki o zaman daha iyi şeyler söylersin."
"Affedersin."diye mırıldandı "Ama haklıyım biliyorsun."
"Ne yazık ki..." Şapkamı ve pelerinimi aldım "Sen işleri idare edebilirsin değil mi?"
"Elbette. Git hadi."
Ata binmektense yürümenin daha iyi geleceğini düşündüm.Şatoya yaklaştığımda Joseph ve Leydi Elizabeth'i dolaşırken gördüm.Oldukça samimi gözüküyorlardı. Donup kaldım, bu olamaz diye düşündüm. Joseph bunu yapmış olamazdı, ona en çok güvendiğim konuda ihanet etmiş olamazdı.
"Joseph!"
İkisi de bana döndü, Leydi Elizabeth hemen elini çekti.
"Carmen ben..."
"Senin söyleyecek hiçbir şeyin yok!"diye bağırdım. "Saraydaki her leydi sana güvenmememi söylerken ben seni savundum! Ama bak hepsi haklıymış bir tek ben görememişim!" Yüzüğü çıkartıp fırlattım "Akşam eve gelmeyi aklından bile geçirme eğer gelirsen bir hırsız evime girdiğinde ne yaparsam yemin ederim aynısını yaparım!"
Hazırlıkların devam ettiği iki gün Joseph'i görmedim. İngiltere'ye gidip döndükten sonra boşanma işlemlerine başlayacaktım. İlk gün hamile olmasaydım belki de kendimi harap etmiştim olacaktım ama bebeğim güçlü olmamı sağlamıştı. İngiltere'ye yola çıkmamdan bir gün önce Sinyor Serventes'in ofisine uğradım.Sinyor beni görünce gülümseyip ayağa kalktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Gelen
Ficção Histórica15 yıldır İspanya'da olan Barones Carmen Escoder. Zamanında annesine yapılanların intikamını almak için memleketi Fransa'ya döner ama hepasa katmadığı bir şey vardır: aşık olmak.