Yahya evden çıktı. Arda'yı aradı. Sinirden şakalarındaki damarlar şişmişti.
Arda
- Efendim abi
- Nerdesin lan?
- Abi adliyeden sonra Cem'i aldım Sarıyer'e geldim.
- Tamam ben geliyorum şimdi. Adliye önündeki kamera kayıtlarını bul. Dedi ve kapattı.Sarıyer'e babasının mekanına geldiğinde kapı önündeki adamlar saygıyla önlerini iliklediler.
Yahya içeri girdi. Arda'ya
- Buldun mu? Diye sordu
- Buldum abi. Plaka Metin Gezer diye birine kayıtlı.- İki saatin var. Bul ve barın mahzenine indir.
Yahya'nın sesinden başarısızlık kabul etmeyen bir tını vardı. Arda apar topar çıktı. Ya adamı bulacaktı ya da adamın yerine geçecekti.
Yahya da çıkıp şirkete gitti. Bir süre onaylandıktan sonra bara gitmek için yola çıktı.
Bara geldiğinde direkt mahzene indi. Arda adamı sandalyeye oturtmuş başında dikiliyordu.
Yahya Arda'ya dönüp
- Aferin. DediArda başını eğerek cevap verdi.
Yahya
- Şimdi gelelim sanaaa. Söyle bakalım kimin için çalışıyorsun?- Sana ne lan. Dedi adam
Yahya'nın gözü seğirdi. Arda adamdan bir adım geri çekildi.Yahya adamın burnuna yumruğunu geçirdi. Büyük ihtimalle kırılmıştı.
- Kim? Diye sordu ve tekrar tekrar yumruk atmaya başladı.
Sonunda durduğunda adam baygın hale gelmişti. Sinirle soluyarak dışarı çıktı.
Arda yanına geldiğinde
-Ayılınca dövmeye devam edin. Sonra da salın. Bakalım kime koşacak. Dedi YahyaSonra şirkete geçti. Odasına girip koltuğa oturdu derin bir nefes aldı. Sonra yerinden kalkıp özel odasına girip dolabından bir gömlek çekip aldı üstündeki kirli gömleği çıkarıp attı. Tekrar çalışma masasına yönelirken bir taraftan da gömleği üstüne geçiriyordu. Kapı hafifçe tıklatıldı daha cevap vermeden içeri proje müdürü girdi. Yahya'yı o şekilde görünce yutkundu. Yahya gözünü dikmiş ona bakıyordu. Kadın da ona sessizlik sinir bozucu hal aldığında kadın cilveyle yürüyerek yanına geldi. Elini kaldırıp sol göğsünden omuzuna kadar ilerleyen dövmeyi parmak uçlarıyla takip etti.
Yahya onun ucuz hareketlerine baktı sadece. Sonra elini kaldırıp onun elinin üstüne koydu. Kadın heyecanla evet gel artık avucuma diye düşündü. Uzun zamandır onu istiyordu. Sadece onu değil gücünü parasını herşeyini. Bir kere avucuma alınca dedi kendi kendine o zaman tamamen onun olacaktı. Her istediğini yapacak köle edecekti.
Yahya onun mercimek beyninden geçen her planı anlayabilirdu. Aklınca onu bu cilveli havalarla yatağa atacaktı. Elini onun elinin üstüne koyup parmaklarını sıkmaya başladı. Kadının yüzü renkten renge giriyordu. Kırma noktasına gelene kadar sıktı. Diğer eliyle de çenesini kaldırdı. Gözlerini gözlerine dikti. Fısıltıyla konuşmaya başladı.
- Sakın bir daha benim iznim olmadan içeri girme Ayça. Ve sakın bana dokunmaya kalkma. Sonuçları senin için hiç iyi olmaz. Dedi ve ittirdi.
Ayça iki adım geri gitti. Ama yüzsüzlüğü utanma duygusunu örttü. Hemen kendini toparlayıp yüzüne sinsi bir gülüş yapıştırdı.
- Ben yetiştirme yurdu için arazi buldum. Onayını almak için geldim. Dedi Ayça.
- Tamam yarın saat 6ya toplantı ayarla. Hatta benim restaurantdan 3 kişilik masa ayarla tüm dökümanları getir. Dedi Yahya
Ayça yine sinsi sinsi güldü. Bir şekilde elde edeceğim diye düşündü.
-Pekala. Deyip kapıdan çıktı.
Yahya masaya oturdu. Gömleğini giyip bir kahve istedi. Çalışmaya başladı.
Bir süre sonra telefonu çaldı.
- Efendim Arda
- Abi Çiroz Mustafa öldü.
- Tamam koçum orayı temizleyip terkedin. Başka bir şey var mı?
- Abi yenge evden çıkmış. Markete gidip tekrar dönmüş. Ben de sadece markete gitti diye arayıp rahatsız etmedim. Zaten yalnız değildi. Korumalar peşindeydi.Yahya telefonu sıktı elinde.
- Bir daha tuvalete gitse haberim olacak. Dedi tek tek kelimelerin üstüne basarak. Telefonu kapatıp yerinden kalktı.Esme bütün gün sıkıntıdan patladı. En sonunda Yahya'ya yemek yapmaya karar verdi. Üstünü giydi market alışverişi için evden çıktı. Yolda yürürken sürekli izlendiğini hissetti ama bu duyguyu pek önemseden markete girdi.
Marketten un kıyma soğan yoğurt sarımsak alıp çıktı. Yahya'ya mantı yapmak istiyordu. Yeni bir başlangıç olmalıydı. Ona hissettiği şeylere henüz isim veremesede derin ve ozel olduğunu biliyordu farklı olduğunu. O olaydan sonra hiç bir erkeğe yanaştığı olmamıştı. Ama Yahya onu korkutmuyordu. Tamam ilk öptüğünde panik atak geçirmişti ama Yahya onu kendine dokunuşlarına yavaş yavaş alıştırıyordu. Örümcek gibi bir ağ örüyor onu orda tutuyordu işin ilginç kısmı ise Esme bunu hiç yadırgamadan bekliyor onu ağına sarıp güvende hissettirmesini bekliyordu. Esme bu düşüncelerle eve geldi. Portmantoda bulduğu yedek anahtarla kapıyı açtı içeri girdi. Elindekileri mutfağa bıraktı. Sonra koşa koşa Yahya'nın odasına gitti. Eşyalarına baksa rahatsız olmazdı herhalde o yüzden çekmecelere baktı. Bir eşofman altı ve tişört buldu. Bayağı büyük gelmişti ama olsun Yahya'nın yanında kendisi anahtarlık kadar kalıyordu.
Mutfağa döndü saçlarını tepeden saçma bir topuz yaptı. Ellerini yıkayıp hamuru yapmaya başladı. Allahtan tezgah büyük diye düşündü.
Hamurla işi bittikten sonra içinin harcını yaptı. Sonra hamuru açıp iç harcını koyup kapattı. Zaman geçerken hem türkü söyledi hem mantıyı yaptı. Sarımsaklı yoğurt ve Kırmızı biberli sosu da yaptı tezgaha koydu.
Kendini mutlu hissediyordu ve uzun zamandır hissettiği yalnızlık hissi yok olmuştu sanki. Bu evi benimsemiş sanki mutlu huzurlu bir ilişki ile geçirdiği travmatik olay hiç olmamış gibi temiz ve sakin. Sakinlik içindeki nefret ve öfke düşünüldüğünde küçüklüğünden beri yaşamadığı bir duyguydu. Ama şimdi de korku vardı. Alışık olmadığı guzel şeyler yaşadıktan sonra bunun elinden kayıp gitmesinden korkuyordu.İşi bittiğinde telefonu alıp Yahya'yı aradı. Meşgule atıyordu. Müsait olunca arar diye düşündü. Içeri girdi tv karşısına yayıldı. Kanalları gezerken kapı sesi geldi. Uzandığı yerden kafasını kaldırdı.
Beklediği en son şey buydu herhalde. Sinirden köpürmüş zebellah gibi üstüne çökmeye hazır bir Yahya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Abi
General FictionSert duygusuz bir adam. Güzelliği başına bela olmuş bir kadın. Onları bir araya getiren intikam hırsı. İstanbul'un delikanlısı