47. BÖLÜM

39.6K 1.1K 86
                                    

          Yahya ve Esme el ele kaldıkları evden çıkıp ağır ağır yürüyerek otelin açık hava restaurantına girdiler. Çok kalabalık olmasada masalar hemen hemen doluydu. Masalarına yerleşip birbirlerine baktılar. O sırada yanlarına garson gelip ne arzu ettiklerini sordu. Ikiside kahvaltı tabağı istedi. Esme önündeki tabağı didiklerken sabahki neşesi uçup gitmiş derin düşüncelere dalmıştı. Yahya ondaki ani durgunluğu  tedirgin bir ruh haliyle izledi. Sonunda dayanamayıp elini uzattı ve Esme'yi çenesinden tutup yüzüne bakmasını sağladı. Durgun gözler siyah kuyulara kilitlendiğinde " ne oldu" diye sordu Yahya. Esme derin bir nefes aldı "Bilmiyorum" diyebildi sadece. Yahya da onun gibi derin bir nefes alıp konuşmaya başladı " buraya kafanı boşaltmak ve biraz dinlenmek için geldik. Düşünüp kendine eziyet etme her sey kontrol altında. Sana bunları anlatmak istemiyorum ama anlaşılan konuşmamak seni daha tedirgin ediyor öyle mi?" Diye sordu. Esme başıyla onayladı "Ne olduğunu bilirsem bu beni rahatlatır. Bilinmemezlik neyle karşılaşacağımı bilmeden oturmak çok sinir bozucu" dedi bir nefeste. "Pekala şimdi kahvaltını bitir sonra konuşacağız" diyerek mevzuya noktayı koydu Yahya.

         Kahvaltı bitip kahvelerini içmeye başladıklarında Esme beklenti dolu gözlerini Yahya'nın siyah gözlerine dikti. Yahya "Öncelikle tedirgin olmanı gerektiren birşey yok" diyerek başladı sözlerine " Yurt müdiresinin akıbetini öğrendin. Bir süre daha orda çalışmaya devam edecek. Onu Istanbul'un en acımasız pezevengin genelevine postaladım. Benim iznim haberim olmadan nefes dahi alamaz. Ben ne zaman müsaade edersem o zaman da mezara girecek" diyerek motonoton bir sesle konuşmaya devam etti. " Diğerleri tek tek toplanıp işleri bitiriliyor. Aslında bu benim istediğim bir son değil onlar için ama bu evrede senin yıpranmanı göze alamıyorum. Hem fiziksel hem zihinsel olarak yeterince yara almışsın üstüne bir de bunlarla uğraşmanın bize yarardan çok zarar getirdiğine karar verdim. Küçük mide bulandırıcı oyunlarla karşımıza çıkıp bizi bitirmeye çalışacaklar. Sana ulaşamazlar hiç bir şekilde ama ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar çünkü korku onları gözü kara yapıyor. O yüzden biz döndüğümüzde bu olay kapanmış olacak" diyerek bitirdi sözlerini.
     
       Esme boş bakışlarını bir süre etrafta dolaştırdı. Tam olarak ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu ama yine de içi soğumasa da rahatladığı kesindi. Bir an kendini boşlukta hissetti ama hemen bu hissi bastırdı. Bunca yıl hedef haline getirdiği hayatını mesleğini sadece adalet yerine gelsin diye şekillendirdiğinin farkına varmak Esme için kolay olmadı. Şimdi ne yapacağım diye düşündü bir süre ne yapacağını bilemeyerek.  Yahya gözlerini kitlemiş şahin gibi onun her mimiğini izliyordu. Onun bu olayda ne kadar temiz bir iş çıkaracağını biliyordu Esme ona bu konuda güveniyordu ama yine de endişelenmeden edemedi. Kısık bir sesle " Teşekkür ederim " dedi               " Sadece bu işin sonunda ucu sana dokunmasın " diyerek devam etti sözlerine.

       Yahya rahatladı bu sözlerle. Esme'sinin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha anlamış oldu. Şu an içindeki fırtına güzel gri gözlerinden yansıyordu ama yine de Yahya içini dökmesi  için onu zorlamadı su akar yolunu bulur diye düşünerek elini uzatıp ufak burnunu kıstırdı parmakları arasına ve hafif canını acıtacak kadar sıktı.  Esme'den kadınsal olmayan cırlama çıktı. Bir yandan da burnunu kurtarmaya çalışıyordu. Yahya onun bu haline hafif bir tebessüm etti ve onu serbest bıraktı. " Artık mevzuyu kapatalım yeri gelirse yine konuşuruz. Şimdi ne yapmak istersin?" Diye sordu Esme'ye. "Gerçekten bilmiyorum su an kendimi boşlukta hissediyorum. Sen ne yapmak istersen bana uyar" diyerek uysalca konuştu Esme. Yahya tam cevap verecekken telefonu çalmaya başladı. Kaşlarını çatarak arayan numaraya baktı ve hiç beklemeden cevap verdi.
"Evet" karşı tarafta önce derin bir sessizlik  oldu sonunda arayan kişi konuşmaya başladı "Konuşmamız gerek" diyerek başladı sözlerine. Yahya "Tam olarak nerdesin?" Diye sordu. Karşı taraftan pes bir gülme  sesi geldi. "Yanındaki bayana bak." Yahya gözlerini Esme'ye çevirdi. Tam şakağındaki kırmızı küçük noktayı görünce çenesi kasılsa da tek düze bir sesle konuşmaya devam etti " yakında olduğunu biliyorum pezevenk tam yerini söyle" Esme duyduğu küfürle bir an Yahya ile göz göze geldi ama onun beton  gibi yüzünden hiç bir sey anlamadı. Karşı taraf  " Yaşlanıyorsun sanırım. Kızın tam sağ tarafında yukarıdayım" dedi. Yahya nokta atışı yapar gibi onu buldu. Yıllanmış ağaç tepesinde gerçekten iyi kamufule olmuştu. " Yeteneklerini geliştirmeye başlamışsın. Ayrıca yaşlanmadım sadece rahatım. Şimdi kalkıp ormana giriyoruz toplan gel"   Karşı taraf bir an duraksayıp "Yalnız gel" diyerek telefonu kapattı. Yahya Esme'nin merakla ona baktığını görünce "Biriyle görüşmeliyim hadi kalkalım." Dedi. Seri bir şekilde hesabı ödeyip sakın adımlarla yürüyüş yapar gibi ormanın derinliklerine daldılar el ele. Esme yan gözle yanında yürüyen adamını süzüyor yanında ne kadar güvende olduğunu düşünüyordu. O kadar dalmıştı ki önüne zıplayan adamı farketmedi bile. Yahya'nın adımları bıçak gibi kesilirken Esme yürümeye devam ediyordu. Esme'nin eline asılarak onunda durmasını sağladı Yahya. En sonunda yalnız olmadıklarını fark eden Esme başını kaldırıp delici gözlerle kendisine bakan adamla göz göze geldi. Kahve rengi gözlü uzun atletik yapılı adamın çok yakışıklı olduğu söylenemezdi ama yine de farklı havası vardı. Ayrıca adamın yüzünde bile dövme vardı. Esme hayranlıkla adamın sol elmacık kemiğinde kaşına doğru yükselen 3 kuş dövmesine baktı. Kendini tutamadan "Güzel dövme" dedi. Yahya Esme'nin tavrına gıcık olarak dişlerini  gıcırdattı. Elini bırakıp Esme'nin ensesini kavrayarak hafif baskı uyguladı. Esme kendini toplayarak Yahya'nın kolunun altına aldı kendini ve düz bir şekilde kendilerini inceleyen adama baktı.

Ağır AbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin