31. BÖLÜM

54.6K 1.7K 36
                                    

Esme gözlerini Yusuf'un arabasında açtı. Yusuf deli gibi küfür ediyordu. Esme kendini hareket etmeye zorladı. Yusuf ona bakınca konuştu.

- Bu kadar küfür etme hem nereye gidiyoruz?

- Esme aklım çıktı. Hastaneye gidiyoruz birden bayıldın.

Esme uzandığı arka koltukta doğruldu.

- İyiyim kenara çeker misin?

Yusuf arabayı durdurdu. Esme soğuk havaya attı kendini. Derin bir nefes aldı. Biraz başı döndü. Yusuf yanına gelip belini tuttu.

Endişeyle
-Neden bayıldın? Diye sordu

Esme
- Aşırı stres. İyiyim merak etme
-Canım kusura bakma ama Yahya'ya haber vermek zorundayım yoksa derimden çanta yapar. Dedi Yusuf ciddi ses tonuyla

Esme cevap vermedi. Ne diyebilirdi ki. Onun öğrenmesi umrunda bile değil diyerek kendini kandırdı.

Yusuf
- Alo Yahya
......
- Hayır iyi sorun yok bayıldı sadece
......
- Tamam.
.......
- Hayır gitmek istemiyor
.......
- Sanmıyorum Yahya
......
- Sorarım
.....
- Ne yapayım dostum omuzuma atıp öyle mi getireyim

Yusuf Esme'ye dönüp
- Yahya seni bekliyor oraya gideceğiz. Dedi

Esme sinirle
- Sana güle güle. Dedi ve yürümeye başladı.

Yusuf hemen telefonu kapattı Esme'nin yanına geldi.

- Bu halde nereye?
- Yusuf eve gitmek istiyorum tamam mı? Ben onun yüzünü görmek istemiyorum.

Yusuf bir süre sustu.
- Pekala seni eve bırakayım.

Esme başını salladı. Arabaya bindiklerinde Esme
- Yusuf telefonum nerde?
Yusuf cebinden Esme'nin telefonunu çıkarıp verdi.

Esme Ozan'ı aradı.

- Alo Ozan
-Savcım iyi misiniz?
- Iyiyim şimdi eve gidiyorum yarın sabah bütün işleri ertele bu gece ki notlarını ve adli raporu görmek istiyorum.
-Tamam savcım.

Esme telefonu kapattı. Yusuf ona
- Ölen kişiyi tanıyor muydun ondan mı bayıldın? Diye sordu

- Bir kere karşılaştık tanıdığım söylenemez polisti.

Esme sessizliğe büründü. Kafasında bir ton şey vardı. İnşallah bu olayın arkasında Yahya yoktur diye düşündü. Eğer o varsa ne yapacağını bilmiyordu. Mesleği gereği o çıkarsa ne karar vereceğini herşeyden öte eğer Yahya yaptıysa kesinlikle bunu Esme için yapmıştı. Esme başını cama dayadı. Gözlerini kapattı.

Eve geldiğinde Yusuf'a teşekkür ederek arabadan indi. Ceren'in yattığını görünce o da odasına girdi ve üstünü çıkardı. Kendini yatağa attı. Hiç bir şey düşünmeden sadece uyumak istiyordu. Yarın bu işe yeterince efor sarfedecekti. Gözlerini kapattı huzursuz bir uykuya daldı.

Sabah saat 7 buçukta uyandı. Hemen kalkıp üstünü giydi elini yüzünü yıkayıp evden çıktı.

Makam aracına bindi. Hem şoförü hemde koruması olan adama daha hızlı gitmesini söyledi.

Adliyeye vardığında ışık hızıyla odasına girdi. Ozan'ı arayarak hemen bütün raporları getirmesini istedi.

Ozan odaya girdiğinde telaşla elindeki dosyaları çekti.

- Ozan bir süre telefon bağlama çok önemli olmadıkça çıkabilirsin.

Esme masasına oturup sakinleşmeye çalıştı. Neyle karşılaşacağını bilmeden baktı önündeki dosyalara. İçinde her insanın hissetmesi gereken pişmanlık ya da üzüntü aradı ama bulamadı. Bu adam için kesinlikle üzülmüyordu. Kaç can yakmıştı bu adam para için. Yanan can sadece onun muydu bilmiyordu ama ölmek. Esme bu işi kendi üstlense belki sinirle o da aynı şeyi yapacaktı ya da sadece meslekten men edilmesini sağlayacaktı. Elinden başka bir şey gelmeden. Ama içinde 17 yaşındaki kimsesiz yalnız kız acımasızca bunu hakettiğini söylüyordu. Şimdi hissettiği stresin sadece Yahya için olduğunu farketti. Sevgi bir hatada silinir miydi özellikle Esme için. Yılların birikimi olan acılar yalnızlık onunla son bulmuşken silip atamıyordu. Dışardan buz gibi hiç bir şey hissetmediği düşünülsede Esme içindeki kasırgayı dizginliyordu sadece. Çok sevdiğin anne babanı gömmüş gibi içinden avazı çıktığı kadar bağırıyor yine de dışında sakince nefes alıyordu. Sevmek ama öyle böyle değil. Nefes gibi baba gibi evlat gibi sevmek her hatayı temizler miydi.

Ağır AbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin