Ne desem bilemedim gözlerine bakınca.
Ne yapsam bilemedim,
Seni daha fazla sevemedim.
Yazık bana.
Ben sevsem günah olur, sevmesem günah.
Çünkü aşk dediğin acı verir,
Yara bere dolu bir kalp verir.
Umut dolu gelecek verir.
Canını acıttıkça bağlanırsın.
Uzaklaştıkça istek duyarsın.
Kimi zaman bırakayım der çekilirsin köşene.
Ama uzak duramaz gidersin yine peşine.
Kalbin pıhtılaşır atamaz olur.
Beynin duraklaşır düşünemez olur.
Dudakların yapışır konuşamaz olur.
O anlar seni.
Konuşmasan da anlar.
Düşünmesen de anlar.
Göstermesen de anlar.
Sen susarsın o konuşur.
Sen söylemeden de.
Gerçeği anlar..."Anne. Bitirdim. De bu ne biçim son? Neden Ada ve Özgür ayrıldılar? Sonrası ne oldu? Özgür dönecek mi?"
"Sence dönecek mi güzelim?"
"Neden insanları bu sondan mahrum bırakıyorsun? Hem neden ben yokum bu kitapta?"
"Sen sadece bizimsin çünkü."
"İyi de anne, annem size verilmiş en büyük hediye olduğumu söyledi bana."
"Öylesin zaten Nefes. Ama bu bir aşk hikayesiydi. Ailemizin hikâyesi değil. Sence o sona şöyle yazsam daha mı iyi olurdu; oku bakalım."
Daktilonun sayfasını kendine çekip, yeni basım kitabımı kenara bıraktı.
Arabamı çalıştırmama rağmen hareket etmedim. Sessizce kafamı gömdüğüm direksiyonda ağlamaya devam ettim. Belki de en iyisi buydu? Bizim için...
Bu sırada açılan kapım ile birlikte üzerime atlayan bir beden hissettim.
" Aptal, neden "Dur!" demedin seni o kadar çok seviyorum ki gidemem, yemin ederim daha sokağı dönemeden kalbim paramparça oldu, bir daha asla toparlanamayacak kadar paramparça. Sonra da aklıma senin yap-bozları sevdiğin geldi. Kalplerimizi bozduk Ada. Yeniden yapsak nasıl olur?"
Diye bağırdı kucağımdaki kadın. Gözlerimin içine bakan Özgür'ün dudaklarını öptüm. O da benimkileri öptü özlemle. Bir kaç dakikada bu kadar özlemek ha?
"Sen benim nefesimsin kadın, beni nefessiz bırakma. Nefessiz kalmama izin verme."
Diye mırıldandığını duydum. O sırada mutlu olmakla ve ruhumda parti vermekle meşguldüm. Beni sevmiş, sonsuza kadar beni seçmişti. Tamam artık huzurla ölebilirim. Kadınımın kollarında.
"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Az önce anladım ki sensiz olmaz. Sen olmazsan kalbim acıyor. Gitmiyorum bir yere gitmeyeceğim. Beni nasıl bağladıysan kendine bir daha çözülmeyecek kadar kuvvetli bir düğüm daha at. Çünkü bir daha seni bırakmayacağım. Bırakmaya teşebbüs dahi etmeyeceğim."
"Seni seviyorum Özgür."
"Şansa bak. Ben de seni seviyorum Ada."
"Eee anne? Yine ben yokum."
"Sen bu olanlardan tam 6 yıl sonra dünyaya geldin çünkü."
"O arada ne oldu peki?"
"Annenle birlikte yeniden eve döndük. Birkaç ay, okul gitgel işlerinden sonra yaz tatilinde dayın ve yengenle birlikte dünyayı gezmeye başladık. Aslında Özgür ile yaşamak için güzel bir yer arıyorduk Berkan ve Eylül ile de tatil yapmak amacıyla çıktık yola. Geleceğimiz için en güzel ülkeyi arıyorduk. Çok yer gezdik, Venedik, Avustralya, Rusya, Amerika, Hollanda, İsviçre, Yunan, Londra, Paris, Kanada, Fransa, Almanya, Yeni Zelanda, Lüksemburg, Belçika, İtalya... Tabii gidiyor bir hafta kadar kalıyor neler olduğuna falan bakıp yeni şehire gidiyorduk. Bir gün anneni Ela aradı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalemin Kalbime Dokundu
RomanceGirl*Girl Homofikler için tehlikeli alan. Küçük bir kağıtla başladı hayalim. Köşelerini katladım önce. Origami yapmaya çalıştım. Ardından bir kalem ilişti gözüme kitapların en sağından. Uzanıp elime aldığımda. Şuursuzca dolaştı kalem kağıdın üze...