Multimedia Özgür'ün dövmesi.
Dikkat edin!
Kapalı bir kutu gibidir aşk.
Merak edersiniz.
Ama açamazsınız.
Çekinirsiniz.
Bir gün gelir.
Ve o kutu açıldığında
Şunu bilin ki
Ne ben sizi tanırım ne siz beni.Ayağımdaki pofuduk terliklerimle uyuşuk bir biçimde Özgür'ün odasına ilerledim. Evet bunu adet edinmiştim.
Gözlerimi ovuşturup geçen hafta aldığım gözlüklerimi taktım. Bu sırada Eylül'ün kapısını çalmaya hazırlanan ama cesaret edemediği belli olan Berkan'ı gördüm.
"Aynı gün doğduğum yakışıklı ikizim."
"Ne istiyorsun Ada."
"Ya Berkan sen ne kadar aptal oldun. Ne yapıyorsun Eylül'ün kapısında?"
"Şey ben bi numara lazım da ondan."
"Ne numarası?"
"Şey sayısal loto oynayacağım da."
Hah yok daha neler ya bu çocuk beni ne sanıyor? Dokuz yaşında falan mı?
"Ciddimisin kardeşim daha iyi bir şey bulamadın mı?"
"Off Ada strese sokma beni."
Bu sırada Eylül'ün kapısı açıldı. Peltek adımlarla bize ilerledi. Bana sarıldı önce ardından ikimize de baktı.
"Kapımda ne yapıyorsunuz siz. Bu gün cumartesi değil mi?"
"Ahh evet Eylül haklısın hadi Ada sen Özgür'ü kaldır. Dördümüz bu gün pikniğe gidiyoruz. Kahvaltıyı falan da yapacağız. Hadi hadi seri olun hava soğuk haa iyi giyinin gideceğimiz mekan kapalı."
Bu fikir hoşuma gitmişti. Acaba ne ara bu kadar olgun olmuştu bu çocuk? Hızla Özgür'ün odasına ilerledim. Kapısını çalmaya başladım. Üst üste. Yaklaşık iki dakika ses gelmeyince odaya girdim. Kulaklıkları kulağındaydı. Dinlediği müziğin sesini duyabiliyordum. Elinde fotoğraflar vardı. Kim olduğunu bilmiyordu. Bir bebek ve bir kadın. Beni hissetmiş olmalı ki sessizce ardına döndü.
"Ada burada ne arıyorsun?"
Kulağındaki kulaklığı çıkarttı. Gözleri gözlerime dönünce ağlamış olduğunu fark ettim. Sorun neydi ki?
"Şey Berkan'ın iyiliği tutmuş dışarıya çıkıyoruz tüm gün için yani. Kahvaltı yapmaya gideceğiz orada piknik yapacağız falan detay da vermedi. Sen de geliyorsun. Yani eğer istersen. Şimdi gün için planın varsa ve tüm gününü benimle pardon yani bizimle geçirmek istemezsen anlarım. Şey anladın işte geliyor musun?"
O kadar hızlı konuşmuştum ki rapçilere taş çıkartırdım. Ben hala Özgür'ün gözlerine bakarken kafa salladı. Konuşmak için ağzını açacaktı ki telefonunun gitar melodisini duydum. Hızla telefonu açıp kulağına götürdü. Heyecanla çığlık attı.
"Kız mı? Kız de lütfen! Kız mı?"
Bağırışından sonra yanıt beklerken sabit kaldı. Ardından zıplamaya başladı. Bana adımlayıp sıkıca sarıldı. Telefonu kapatıp cebine sıkıştırdığında hala sarılıyorduk.
"Ada... Özgür ne oldu"
Kapıda dikilen Berkan'a baktım kazağını ters giymişti. Bilmediğimi göstererk Özgür'ü dürttüm. Eylül'de Berkan'ın yanına geldi. Özgür ise kendine gelince geri çekildi.
"Şey üzgünüm az önce kuzenim doğum yaptı. Kızı olmuş. Nilsu. Adı da Nilsu..."
Heyecanla bir kez daha bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalemin Kalbime Dokundu
RomanceGirl*Girl Homofikler için tehlikeli alan. Küçük bir kağıtla başladı hayalim. Köşelerini katladım önce. Origami yapmaya çalıştım. Ardından bir kalem ilişti gözüme kitapların en sağından. Uzanıp elime aldığımda. Şuursuzca dolaştı kalem kağıdın üze...