Babam, Ailenle Tanışmak İstiyor.

3K 156 12
                                    

Multimedya; Ada Meriç.

Bir gece.
Dudaklarım dudaklarını bulduğunda.
Bedenimiz soğuk odada ısınıp yandığında.
Gözlerindeki tutku karanlık dünyamı aydınlattığında.
Dudaklarımdan dökülecek tek cümle ile,
Kalbine dokunabilme dileği ile.
Nice güzel günlere...

"Hey?"

Özgür beni dürterek kaldırdı ve kolumdan çekti.

"Arabayı şey et. Hadi senin için iç çamaşırı alacağız daha."

Gülerek bana baktı. Ellerini belime sarıp boynumu öptü. Ellerini tişörtümün içine soktu. Onu durdurmaya çalışırken Berkan tam karşımıza dikildi.

"Bunları ulu orta yapmasanız?"

"Ulu orta değil burası mutfak. Ve biz de arkadaş değil sevgiliyiz. Sevgilimi istediğim zaman da öperim, çaktın mı bilmem Berkan?"

"İyi tamam biliyoruz Özgür. O da benim kız kardeşim ayağını denk al. Çaktım falan da fakat sanırım arkadaşlarımız gelecek."

"Ne zaman? Kim geliyor? Ya şey aslında Özgür ben de uzun zamandır görmedim onları kalsak mı burada?"

Heyecanla sıraladığım sorulardan sonra Özgür yüzümü tutup kendi yüzüne doğru çevirdi. Dudakları bir kaç milimetre uzağımdayken yanımızda bize bakmamak için kafasını eğmiş bir ikizim Berkan olduğu gerçeği ile kendimi Özgür'den uzaklaştırdım az bir şey.

"Ohoo Ada.!? Hani alışverişe gidecektik. Ya ben oturduğum yerden akşam için neler planladım bir bilsen!"

"Tamam da aşkım o planladıklarını her zaman yapabiliriz. Fakat arkadaşlarımızla nadiren buluşuyoruz."

"İyi Ada. O zaman ben de kalacağım. Bakalım bakalım kimler var."

"Tabii kalacaksın Özgür. Ne yapalım biliyor musun? Yanımda katalog var. Sen onlara bak. Seç, sonra da alırız."

"O da olur. Nerede katalog?"

"Çantamda, al bak sen. Ben de Eylül ile konuşacağım."

Özgür odamıza giderken ben de salona Eylül'ün yanına geçtim. Elindeki listeye bir şeyler karalıyordu.

"Kimler, neden, ne zaman geliyor?"

"Ya bizimkiler işte. Ali, Efe, Semra ve Duru Hem öylesine geliyorlar, üç saate buradalar."

"Ne yapacağız peki?"

"Yemek."

"Üç saatte!"

"Neden ne oldu ki?"

"Eylül yetiştiremeyiz bunlara."

"Beni unuttunuz herhalde."

Özgür ikimizin konuşmasına son anda dalmıştı. Gülümsedi elindeki katalogdan bir sürü sayfa katlamıştı. Bir tanesini bana çevirip çapkınca gülümsedi.

"Shhtt bunlar nasıl?"

Gösterdiği sayfadaki mankenin üzerindeki takıma baktım. Yoktu herhalde. Üzerinde pelerin gibi duran incecik siyah bir tül, file çorap, destekli siyah dantelli bir sütyen ve ona uyan bir iç çamaşırı. Peki benim giyeceğim bölüm nerede?

"Özgür ben bunun neresini giyeceğim? Gidip en küçük en belirsiz en çıplağını seçmişsin. Giyemem bunu."

"Giyersin bebeğim. Ha giymeyi beceremem dersen ben giydirmeden de becerebilirim."

Kalemin Kalbime DokunduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin