Hadi Özgür Lütfen Özür Dilerim.

3.9K 227 26
                                    

Anne diye haykırsam sanki.
Kalkacakmış sarılacakmışsın gibi.
Mezar taşını öpüp toprağını koklasam sanki.
Beni hissedecekmişsin gibi.
Ağlasam sanki.
Gelip gözyaşımı silecekmişsin gibi.
Lütfen diye yalvarsam.
Kanlanıp canlanacakmışsın gibi...


"Anne."

Attığım çığlıkla Özgür'ün beni sarması bir oldu. Annem yerde yatıyordu. Neden yerden kalkmıyordu? Berkan onu kucaklarken Eylül kapıya koştu. Nereye gidiyorlardı onlar?

"Özgür al Ada'yı da hastaneye gidiyoruz. Siz benimle gelin. Berkan anne babasıyla gitsin."

Özgür beni çekelerken Berkan ve babam arabaya binmişlerdi. Eylül'ün arabasına bindim. Özgür ayağıma geçirdiği converselerimin bağcıklarını bağlamaya uğraşıyordu. Eylül öndeki Berkan'ın arabasinı takip ederken ben olayın şokundan çıkamamıştım. Gözlerimi sertçe kapattım.

"Rüya olsun lütfen çok özür dilerim çok ona bir şey olmasın. Lütfen anne lütfen..."

Özgür bana sarılırken yeni ütülü gömleğini buruşturduğumu fark ettim. Dudakları boynumda sabit duruyordu. Gözyaşlarım ise omuzunu ıslatıyordu.

"Ağlama hayatım lütfen."

Tenini biraz daha hissetmek amacıyla elimi açık olan gömleğinden kıvrımlı sıcacık belin yerleştirip onu biraz daha çektim kendime doğru. Ağlamamı durduramıyordum. Araba yavaşladığında durmasını beklemeden arabadan inip Berkan'ın sedyeye yerleştirdiği annemin yanına koştum. Daha doğrusu koşmaya çalıştım. Özgür beni sıkıca tutuyordu.

"Sakin ol. Gidiyoruz beraber."

Bana sarılı bir kaç adım attı. Ellerini belimden çekmeden hastaneye Berkan'ın yanına gittik. Babam da oradaydı. Berkan'a sarıldım. Kazağını göz yaşlarımla ıslatırken beni kendinden uzaklaştırdı.

"Ada ağlama. Annem iyi olacak."

"Berkan benim yüzümden ölüyor annem. Ben onsuz yaşayamam lütfen kalksın."

"Kalkacak. Hadi Özgür'le şuraya otur. Ayakta kalacak halin yok."

Özgür ile birlikte o rahatsız hastane koltuğuna oturdum. Kafamı omuzuna koydum. Saliseleri saniyeleri saymaya çalışıyordum ki zaman geçsin. Babam etrafımda sağ sola dönerken Eylül Berkan'a sarılmış halde ayakta dikiliyordu.

Ne yapmıştım ben. Ya ölürse. Ya bana küskün birbirimize küs gidersek.

Kapıdan çıkan doktoru göz hapsine alarak bize gelmesini izledim. Ömür gibi gelen sadece bir kaç saniyede karşımızda bitti.

"Hastamız uyandı. Sadece ani stres ve kas boşalması nedeniyle bayılmış. Ve sanırım büyük telaş yaptınız. Serumu bitince çıkabilir."

Özgür'ün kolları arasından ayrılıp hızla odaya daldım. Annem yatıyordu. Kafasını bana çevirdi.

"Ada?''

"Anne. İyimisin? Ben üzgünüm anne benim yüzümden oldu. Ama eğer diretmeseydin daha güzel olurdu anne. Bana kızdın, sinirlendin. Evlatlıktan reddettin. Ben Özgür'ü seviyorum. Onu çok seviyorum. Ne dersen de. Yine onun için direneceğim."

Kafamı çevirip gölerimle Özgür'ü taradım. Bir dakika ya odada yok ki. Bir kaç adım atıp kapıdan çıktım. Demin oturduğumuz yerde de yoktu. Odaya geri döndüm.

"Özgür nerde? Sevgilim nerede? Hay Allah ne halt yemeye çalışıyor bu kız?"

"Ada sakin ol hava almaya çıkmıştır."

Kalemin Kalbime DokunduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin