Multimedia: Berkan
"Ada lütfen biraz uyumam lazım."
"Hayır kahvaltı etmen lazım."
Özgür'ü dürtmeyi bırakıp üzerindeki kalın yorganı çektim. Şort ve kısakollu tişörtle yatmıştı. Manyak mıydı bu kız? Hava 10 dereceydi. Evin 20 derece olması ise pek bir şey değiştirmezdi. Sonuçta kıştayız. Bana söverek kalkmaya çalıştı. Fakat dengesini kuramadı ve yerdeki yorgana takılıp düştü. Sırtını vurmuştu heralde. İnleyerek sağa sola kıvranmaya başladı. Yanına eğildim.
"Hey. Özgür? İyimisin sen?"
"Sanırım belim kırıldı Ada bir baksana kızarmış mı?."
Üzerindeki tişörtü yavaşça sıyırınca kızarmış bölüm dışında mürekkep lekelerini de gördüm. Vay be. Dövmesi de mi var? Harika. Kızda zaten farklı bir coolluk var.
"Ada sadece kızardımı diye bakıyordun."
"Şey aaa evet ve morarır yani kötü vurmuşsun buz koyalım."
"Tamam."
Dalobına gidip kendine kısakollu bir tişort, yeşil siyah bir gömlek ve siyah jean aldı. Ki ben onu izlemeye devam ediyordum.
"Ada. Giyinmem lazım."
Bir an boşluğa düşmüş gibi olsam da yinede özür dileyerek odasından çıktım. Berkan kazağını kafasından geçirmeye çalışırken gevreği ile odada gezinen Eylül'e çarptı ve muhteşem bir pozisyonla yere düştüler. Hiç ses çıkarmadan mutfağa gidip kuru soğuk buz torbasını buzluktan çıkarttım. Hemen ardından yakışıklı ikizim Berkan ve Eylül didişerek masaya oturdular. Peşlerinden de Özgür geldi. Masaya oturmasına izin vermeden. Sandalyeden destek alarak hafif eğilmesini sağladım. Ve sırtına daha doğrusu beline morarmaması için kremi sürdükten sonra buz tuttum.
"Özgür'e ne yaptın Ada."
"Ben bir şey yapmadım Berkan. Düştü."
"Canım benim biz de diyoruz ki ne yaptın da düştü?"
"O bir şey yapmadı Eylül. Sadece beni daha iyi tanımıyor. Uyandıktan sonra bi beş on dakika kendime gelemem. O da erken uyandırmaya çalışınca işte."
"Evet anladım. Hanımlar dersiniz ne zaman?"
Berkan'ın sorusuyla buz torbasını Özgür'e bırakıp masaya oturdum. O da oturdu ve kahvaltıya başladı.
"Ben az önce bir arkadaşıma bu gün gelmeyeceğimi belirttim. Benim yerime bir iki derse imza atar."
"Şey aslında bu gün ben de gelmeyeceğim."
Son dakika atağım ile hepsi bana döndü. Ne yani Özgür gitmiyormuş ve ben onunla biraz zaman geçirmek onu tanımak istiyorum. Eylül ve Berkan birbirlerine baktılar.
"Şey tamam. O zaman senin yerine ben imza atarım."
Eylül'e gözlerimle teşekkür ettikten sonra gayet hoş bir kahvaltı etmiştik. Ardından Özgür bulaşıkları makineye yerleştirirken ben de Berkan ve Eylül'ü yolcu ettim. Gerçi Eylül'ün beni gitmeden hemen önce sorguya çekmesi pek hoşuma gitmemişti. Ne yani çocukmuyum ben? Özgür biraz işi olduğunu söyleyip odasına kapanmıştı. Ben de evdeki temizlik işimi bir saat kadar kısa sürede bitirmiştim. Odamı da toplamıştım. Battaniyenin altına girip mısır patlattım ve film koydum. Filmi izlemeye koyuldum. Yaklaşık beş dakika sonra Özgür odaya girdi. Ve yanıma kıvrıldı. Saat daha öğlen bile olmamıştı.
"Ada rahatsız olduysan kalkabilirim."
"Yoo hayır yani iyi böyle."
Ben laflarımı peşpeşe sıralarken o da havalı gülümsemesini yapmıştı. Filmi izlemeye koyulduk. Özgür ise başını dizlerime koymuş ve tavanı izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalemin Kalbime Dokundu
RomanceGirl*Girl Homofikler için tehlikeli alan. Küçük bir kağıtla başladı hayalim. Köşelerini katladım önce. Origami yapmaya çalıştım. Ardından bir kalem ilişti gözüme kitapların en sağından. Uzanıp elime aldığımda. Şuursuzca dolaştı kalem kağıdın üze...