X

3.8K 220 32
                                    

Tedirgin bir şekilde Kürşat'a baktığımda karamış gözleriyle bana bakıp ayağa kalktığında istemsiz bedenim gerilmişti. "Utanmadın, değil mi?" diye püskürdüğünde sertçe yutkunup ayağa kalkmıştım. Sol elinde tuttuğu fotoğraflara baktığımda görmek umuduyla başımı eğmiştim. "Sana bir şey sordum Sude!"

"Neyden bahsettiğini anlamıyorum!" diye bağırdığımda elindeki fotoğrafı yüzüme fırlatınca kaşlarım çatık bir şekilde yere düşen fotoğrafları alıp ters çevirdim.

Kahretsin. Bunu nasıl yapmıştı? Bu kadar mı takıntılı olmuştu?

Barakada beni sıkıştırıp başını boynuma koyduğu an elimin arasında Kürşat'a gelen kargo aracılığıyla duruyordu. Aramızı bozacağından bahsetmişti ve bunu yapmak için ilk adımını çoktan atmıştı.

"Ben anlayamıyorum. Sandığım kadar saf bir köylü kızı değil misin?" Kürşat'ın sözleri hançer gibi kalbime işlendiğinde gözlerim dolu bir şekilde gözlerine baktım. Öyle değildi ki. O bana bunu zorla yapmıştı. Hatta hiçbir şey yapmamıştı. Anlamadığım bir şekilde öylece durmuştu. Şimdi daha iyi anlamıştım.

"Cevap ver Sude!" Odayı inletecek derecede kükrediğinde sertçe yutkunup ayağa kalktım. "Göründüğü gibi değil Kürşat. Açıklayabilirim."

Kolumu sertçe tutup delici bakışlarıyla gözlerime kilitlendiğinde birkaç damla gözyaşım intihar etmişti. "Açıkla o zaman!" diye tısladı.

"Oraya kalabalıktan uzaklaşmak için gitmiştim. Ekin bir anda karşıma çıkıp saçma sapan şeyler söyledi. Başını boynuma koydu ama hiçbir şey yapmadı." Aciz çıkan sesime lanet etmekten başka bir şey yapamıyordum. Sözlerimden sonra gözlerinde biraz olsun nefretin azalmasını dilemiştim ama o üzerine alaycılığını da eklemişti.

Gülerek benden ayrıldığında oluşan boşluk yüzünden sendelemiştim. "Fotoğraf pek öyle demiyor, Sude. Hoşuna gitmiş gibi görünüyor."

O bana inanmıyordu. Bu canımı yakıyordu. Ekin'in istediği şeyi elde etmesini sağlayacaktı. Ekin'in beni kardeşine benzettiğini bile bile, o yüzden takıntı haline getirdiğini bile bile nasıl böyle düşünebilirdi?

Kahretsin. Onun ilgisinin hoşuma gittiğini düşünüyor olmazdı, değil mi?

"Orada onu iteklemeye çalışıyordum Kürşat!" diye bağırmıştım sonunda. Beni bu şekilde suçlamasına göz yumamazdım. "Ekin'den nefret etmekten başka hiçbir şey yapmadım."

"Bunu göndermesinin bir sebebi var." Gözleri kısık bir şekilde tıslamasına karşılık yere eğdiğim gözlerimi eski yerine yerleştirmiştim. "Aramızı bozmak istediğinden bahsetmişti."

Elini kıvırcık saçlarının arasına geçirip etrafında döndükten sonra başımı ellerimin arasına alıp diplerini okşamaya başlamıştım. Nasıl bir şeyin içine düştüğümü bilmeden nasıl çıkacaktım? Ekin'den nasıl kurtulabilirdik?

Kürşat bana dönüp hışımla yanıma geldikten sonra çenemi avuçlarının arasına sertçe alıp bir damla azalmamış öfkesiyle gözlerime kenetlenince gözyaşlarım gözlerimi zorlamaya başlamıştı. O bana böyle baktıkça içim parçalanıyordu.

"Bu nişan bitene kadar benimsin. Bunu sürekli hatırlatmak zorunda bırakma." Dişlerinin arasından sert bir şekilde tısladığında başımı sağa sola sallamıştım. "Ben bir şey yapmıyorum. Yemin ederim."

Kaşları mümkünmüş gibi daha fazla çatıldığında; "Yapmamış halin bu mu?" diye hayretle sormuştu. Birkaç damla yaş intihar ettiğinde; "Ne yapmamı bekliyordun? Nişanda çığlık çığlığa bağırıp rezillik çıkarmamı mı?" dediğimde neşeden uzak bir şekilde kahkaha atıp başını sağa sola salladı.

Köylü Kızı ve KonmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin