XXI

2.4K 148 59
                                    

İstanbul'a adım atmadan önce her gece hep hayal kurardım. Burada olmak hayalimin en başındaydı zaten. Çünkü biliyordum ki hayalime ulaşmanın en kolay yolu İstanbul'daydı. Kalabalık şehirdi ama en çok imkân buradaydı. Nasıl olacağını bile düşünmezdim ama bir gün olacağından emindim.

Biliyordum. Bir gün yeteneğimi biri keşfedecekti ve o hayallerimin hepsi teker teker gerçek olacaktı. Hayat bulduğum şarkılara artık ben hayat vermeye başlayacaktım.

Yoğun tempoyla kurulmuş bir hayat, uyumaya bile vakit bulamayan bir ben, o turne senin bu konser benim demeden koşuşturmam. Hepsinin en ince ayrıntısına kadar hayalini kurmuştum. Sonra bir gün dönüp kendime demiştim ki; "Yahu Sude. O kadar insan arasında durup seni mi görecekler?" Göreceklerdi. Çünkü biliyordum ki bu benim kaderimdi ve ben bunun için doğmuştum. Bir an olsun vazgeçmeyi düşünmemiştim.

İyi ki vazgeçmemiştim. Çünkü hayallerimde o ışıltılı elbiselerin arasında duruyordum ve şu an aynada gördüğüm benle hayalimdeki ben aynıydı. Tek fark çok daha güzeldim.

Şimdi hayalimi tamamlamam için gereken tek şey o mikrofonu elime alıp bağırmaktı. Onu da yapacaktım, az kalmıştı.

"Geç kaldık köylü kızı, gidelim mi?" Beni kendime getirdiğinde başımı yukarı aşağı sallayıp onaylamıştım. Peşinden gitmeye başladığımda kasadaki kıza teşekkür ettikten sonra elimi tutup yürümeye başlamıştık. Elimdeki poşeti aldığında kaşlarını çatıp; "Bu ne köylü kızı?" diye sorunca gülümsemeye çalıştım. Bunun cevabını hazırlamıştım.

"Kendime battaniye aldım Kürşat. Hoşuma gittiler."

Gülerek başını sağa sola salladığında; "Siz kadınlar çok garipsiniz." dediğinde omuz silkip gülümsedim. Biz kadınlar çok sinsiyiz, Konmaz. Bunu fark etmen çok yakın.

"Sürprizin beni heyecanlandırmaya başladı Kürşat." diye itiraf ettiğimde kuaföre gittiği belli olduğu saçlarının açtığı yüzüyle gözlerime bakıp gülümsedi. Sonrasında gözlerini kısıp; "Kalp hastalığın yok, değil mi?" diye sorunca anlamsız bir şekilde bakıp başımı sağa sola salladım.

Gülerek; "Güzel. Benim yüzümden kalp krizi geçirmeni istemem." dediğinde kahkaha atmıştım. Ve evet, artık gerçekten heyecanlanmaya başlamıştım. Yoksa beni konsere falan mı götürecekti? Ama konsere götürmek için neden böyle hazırlanmamı istemişti?

Sabret Sude. Bence o sürprize çok kaldığını sanmıyorum.

Arabasına gittiğimizde kemerimi takıp elbisemi düzeltmiştim. Elbisenin biraz kısa olması rahatsız etmişti açıkçası. Ve iyi ki geçen gece tüylerimi almıştım yoksa bir orman bacaklarla şu an burada oturuyor olurdum. Kadın olmak neden bu kadar zordu...

Sessiz arabada Kürşat'ın telefonu çalmaya başladığında cebinden çıkarıp açtıktan sonra; "Efendim?" dediğinde bir süre karşı tarafı dinlemişti. Hayran bir şekilde takım elbiseli haline baktığımda yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım. Kahrolası adam çok güzeldi yahu!

Yüzünde belirsiz bir gülüş oluştuktan sonra; "Çok güzel. Gecesini tamamen bana ayırsın, bu gece çok özel olacak." dediğinde kaşlarım havalanmış bir şekilde bakmaya başlamıştım. Gecesini tamamen ona ayırmasını istediği kişi bir kadın mıydı? Neden gecesini ona ayırmasını istemişti? Madem gecesini bir kadına ayırmıştı neden benimleydi?

Öleceğim!

"Tamamdır, görüşürüz." deyip telefonu kapattığında inatla ona bakmam dikkatini çekmiş olmalıydı. Bana döndükten kısa süre sonra; "Sorun mu var köylü kızı?" diye sorunca başımı sağa sola sallayıp ciddiyetle önüme dönmüş ve kollarımı bağdaş kurmuştum. "Hayır, Kürşat. Sorun mu olmalı?"

Köylü Kızı ve KonmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin