Bundan bir ay bilmem kaç hafta önce hayatım için bir karar vermiştim. Babama sürekli boyun eğmek yerine, o kırk yaşındaki adamla evlenip hayatımı karartmak yerine hikayemin başladığını düşündüğüm noktaya büyük harfle başlamıştım. O nokta ilk kitabımdaki son cümlenin noktasıydı. İkinci kitabımın cümlesine Konmaz konağında başlamıştım. Ama görünüşe göre bu kitabı çok uzatamayacaktım. Hikayem başlamadan bitecekti.
Kararlıydım. Kararlı olmaktan başka çarem yoktu çünkü canım hiç yaşamadığım kadar çok yanıyordu. Yalanların arasında doğruymuş gibi gezmek canımı çok acıtıyordu ve dayanamıyordum. Ben hayatı film senaryosu gibi düşünmüştüm. Gerçeklerle yüzleşmek acı vermişti.
Sadece birkaç günüm kalmıştı. Birkaç gün sonra biraz daha acı çekecektim ve bitecekti. Her şeyi unutup sanki hiç olmamış gibi, hiçbir şey hissetmemiş gibi hayatıma devam edecektim.
"Bizim evin yakınlarına bakalım bence. Anneme de arkadaş olmuş olur." Kuzey'in hevesli cümlesine gülümseyip başımı yukarı aşağı sallamıştım. "Olur."
"Dün nasıl geçti? Arkadaşları biraz çatlaktır ama kafa dengidirler." dediğinde burnumdan gülüp; "Eril çok kalamadı." dediğimde kahkaha atmıştı. "Eril Kürşat'ı çok kıskanıyor. Aslında ona karşı bir şey hissediyor mu emin değilim... Sanırım Berfin'den sonra böyle oldu."
Berfin mi? Kürşat'ın arkadaşları da onun adını kullanmışlardı. Sıkılmayacağımı da söylemişlerdi. Hem... Neden Berfin'den sonra böyle olmuştu ki?
"Berfin kim ki?" diye merakla ona döndüğümde gözünün ucuyla bana bakıp gülümsedikten sonra tekrar yola döndü. "Bahsetmedi mi?" Başımı sağa sola sallayıp daha da meraklanmaya başladığımda mırıldanıp alt dudağını dişlerinin arasına almıştı. Tek kaşım kendiliğinden havalandığında sertçe yutkunup bakışlarımı Kuzey'e diktim.
"Şey... Aslında benim söylemem pek doğru olmayacaktır."
Bu nasıl bir cümleydi? Ne demek onun söylemesi uygun olmazdı? Bu Berfin arkadaşı değil miydi yahu? Allah'ım! Soru işaretleri resmen boğazıma sarılmıştı.
"Kuzey başladığın cümleyi bitirir misin!" Tıslamamama engel olamamıştım. Sinirlerim o kadar bozulmuştu ki gerçekten kalbim sıkışıyordu. Elimle yüzümü sıvazlayıp kendime gelmeye çalıştığımda başarılı olamayınca sinirden gülmüştüm.
Kuzey kendini toparladıktan sonra ensesini kaşıyıp; "Çok yakın dostu." dediğinde kaşlarımı çatıp anlamamış bakışlarımı yüzünden çekmemiştim. Madem dostuydu neden bu kadar abartmıştı ki? Herkesin karşı cinsten mesafeli arkadaşlığı olabilirdi. "Gerçekten yakın."
"Gerçekten yakın derken..." deyip işaret parmaklarımı birbirine sürttüğümde halime bakıp kahkaha atmıştı. "Gibi mi?"
"Sude. Hiç güleceğim yoktu." deyip gülmeye devam ettiğinde ciddi bakışlarımla karşılaşınca boğazını temizleyip kendini toparlamıştı. "Tamam, durumun ciddiyetinin farkındayım." dediğinde tek kaşımı kaldırıp arkama yaslandım. Ardından başını yukarı aşağı salladığında gözlerim irileşmiş bir şekilde dumura uğramışçasına önüme dönmüştüm.
Berfin Kürşat'ın çok yakın dostuydu!
Yani... Onun yanına gidip ona mı sarılıyordu? Beraber uyuyorlar mıydı? Ona sarıldığında kalbi benimki gibi heyecandan çarpıyor muydu? Ben onun kalbinin hızla attığını hiç duymamıştım.
Belki de onu seviyordu ama farkında değildi.
Kahretsin. Bu... Bu çok ağırdı. İhtimali bile olmadığını bilsem de yine de belki demiştim hep. Ama o belki dediğim cümlenin arasında kayboluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köylü Kızı ve Konmaz
Romance"Biliyordun." diye mırıldandım. Pürüzlü boğazımı temizleyip kurumuş dudaklarımı ıslattığımda fark bile etmediğim gözümde biriken yaş kendini aşağı bırakmıştı. "Hepsini biliyordun." Çenesinin kasıldığını görmüştüm. Silahı tuttuğu eli sıkılaştığında...