10. Bölüm

41.4K 2.1K 36
                                    


"Ne yaparsan yap, tamam mı Aslı? İstersen bizi öldür. Umurumda değil."

Anıl kadınlar gibi trip atıp elini eteğini üzerimden çekmişti. Onu yine kızdırmıştım. Bu konuda oldukça başarılıydım. Aradan ne kadar süre geçti bilmiyordum ama bana çok uzun gelmişti. Anıl konuşmuyordu. Ben de konuşmuyordum. Sessizlik can sıkıcıydı. Fazla sessiz ortamlarda kalamazdım. Konuşma ihtiyacımı gidermem gerekiyordu.

"Anıl?"dedim en sonunda dayamayıp. Sesini duymak iyi bir fikir olabilirdi.

"Ne var?"dedi gayet kaba bir sesle.

"Yuh! Kibar ol biraz."diyerek cadılık damarımı ortaya çıkardığında inatlaşma evreniz başlamıştı. Anıl'a çaktırmadan keyifle sırıttım. Sessizlik bozulmuştu. İstediğim olmuştu.

"Aslı!"

"Ne var Aslı? Ne var?"

"Asıl sen kibar ol biraz."

Yine çocuk gibi kavga etmeye başlamıştık. İtiraf etmeliyim bu fazlaca sinir bozucu bir eylemdi ve neden gerçekleştirip durduğumuza dair hiçbir fikrim yoktu. Yine ve yine Anıl galip gelmişti. Beni bu sefer kendi oyunumla yenmişti.
Kriz geçirmenin eşiğine gelmiş gibi hiddetlen Anıl'ın sesini duyduğumda irkilmiştim. Benim sinirlenmem gerekirdi!

"Park alanına gir."dedi. Bana açıkça demir veriyordu. Bu tonda gerçekleştirilen her konuşmanın sonu kavga ile biterdi. Bana emir veren insanlardan nefret ederdim.

"Girmeyeceğim."diyerek cevap verdim ve kısacası inat ettim. Bunu hak etmişti. Rica etmesi gerekirdi.

"Afilli arabanın koltuklarına işememi istiyorsun herhalde!"

Derin bir nefes... Ne!

Ani bir hareketle "u" dönüşü yapıp keskin bir hareketle son anda park alanına girdim. Koltuklarımın sidik kokmasını elbette istemezdim. Anıl hangi cesaretle bunu bana söylüyordu acaba? Mükemmel arabamın rahat koltuklarına herhangi bir yemek malzemesi bile dökülemezdi. Yüzüne baktığımda onu pis pis sırıtırken buldum. Neden gülüyordu ki şimdi? Gülünecek bir şey varsa bana da söylesin bende güleyim! Bu çok ciddi bir konuydu. Arabam ve koltukları söz konusuydu.

"Bazen seni anlamaya çalışırken bile yoruluyorum Aslı."dedi Anıl. Cümlesini çözümlemeye çalışıyorken kendimi kaybetmiştim. Acaba ne demek istemişti? Anlaşılmaz biri miydim? Zor kadın mıydım? Zor olacaktım tabi! Ne sanmıştı? Olay basitti. Arabalar benim zayıf noktamdı. İlk kazamı yaptığımda arabam tamirden gelinceye kadar gözüme uyku girmemişti. Bunu Anıl'ın bilmesine gerek yoktu. Deli olduğumu düşünmesini istemezdim.

Yüzüme çarpan kapı ile iç dünyamdan sıyrılmayı başarabilmiştim. Anıl beni orada, öylece sap gibi bırakmıştı. İçimden her ne kadar gaza basıp gitmek geçiyorsa da yapmadım. İçimdeki şeytanı dinlemedim ve beklemeye başladım. Muhtemelen tuvalete gitmişti.

Radyoyu açmanın iyi bir fikir olabileceğini düşündüm. Vosvosum son derece lükstü. Tuşu çevirdiğimde çalmaya başlayan şarkı keyfimi yerine getirmek yerine sinirimi daha çok tepeme çıkarmıştı. Eski şarkıları severdim. Bu da sevdiğim bir şarkıydı ama sözleri... Hele bir yer vardı ki sanki tam bu an için yazılmıştı.

Ne yapsam bilmem ki
Arkasından gitsem mi
Sonunda ayrılık var çaresizim çaresiz...

Ani bir hareketle kapattığım radyo beni tabii ki huzura erdirmemişti. Neden arkasından gidecektim ki? Hiç yani.

Sonunda ayrılık var derken ne kadar doğru bir tespitte bulunduğunu bir bilse söyleyen...

Bizim sonumuz da aynen böyle olacaktı. Ayrılacaktık Anıl'la. O kızına kavuşacaktı ben yine tek kalacaktım. Dul kız kurusu olarak yaşlanacaktım. Bunun beni üzüyor oluşu bile saçmaydı. Anıl hayatıma kısa zamanda dahil olmuştu ve çok uzun süredir de tanışmıyorduk. En azından yoksunluk çekmeyeceğimi düşünüyordum ve olabildiğince alışmamaya özen gösteriyordum.

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin