14. Bölüm

33.1K 1.9K 56
                                    

Not: Yaptığınız her yorum bana ilham kaynağı olarak geri dönüyor. : ) Yorum ve votelerin artmasını istiyorum. Ben yazarken çok eğlendim siz de okurken eğlenirsiniz umarım. : )

instagram: nurakyol123

Çoğu zaman normal biri gibi görünsem de beynimin içinde bin tur atan tilkilerim beni rahat bırakmadığı sürece anormaldim. İntikam soğuk yenen bir yemekti. Ah, hayır! Her zaman söylerdim ben bu lanet yemeği sıcakken daha çok seviyordum.

Anıl'a evden birkaç parça eşya almam gerektiğini söyledim. İlk önce Nisa'dan başlayacaktım. Onun için güzel planlarım vardı. Hem de çok güzel planlar...

"Annen her şeyi taşıdıklarını söylemişti."diyerek beni açıkça tersleyen Anıl'a bende ters ters baktım.

"Özel eşyalarım olamaz mı Anıl? Sana neden derdimi anlatıyorsam. Sağa çek, kendim gelirim ben yarın."

Bir parça duygu sömürüsü, biraz sitem, bol miktarda trip işimi görmüştü. Anıl sabır çekerek araba kullanıyordu. Ben ise içimden pis pis sırıtıyordum. Mükemmel bir beyne sahiptim. Allah'ım üstün zekayı bana verdiğin için çok teşekkür ederim. Şanslı kullarından olduğum için on binlerce kez teşekkür ederim. Her şey planladığım gibi ilerliyordu.

Kısa bir süre için Anıl'ın evine yerleşmiştim. Mahkeme söylediğine göre çok uzakta değildi. O gün geldiğinde Gaye özgür olacaktı. Şimdilik sadece bunu düşünüyordum. Ah bir de KKÖ'den almam gereken intikamım vardı. Zevkli olacaktı. Hazırladıkları valizin hesabını vereceklerdi. Bunu bana nasıl yapabilirlerdi? Hain arkadaşlar! Benden çok Anıl Bey'in fantastik zevklerini düşünüyorlardı. Bakın yine aklıma gelmişti. Sinirleniyordum!

Araba eski yuvamın önüne geldiğinde durmuştu. Ah... Biricik evim ne çabuk eski olmuştu!

"Beni burada bekle. Çok sürmez."dedim gizemli bir ses tonu kullanarak. Gözlerimi iyice kısmış Anıl'dan onay bekliyordum. O ise bana yine hiçbir anlamamış bir ifade ile -tabiri caizse bön bön- yüzüme bakıyordu. Neden beyinlerimiz aynı çalışmıyordu ki? Benim ne düşündüğümü anlayacak kadar zeki olmasını isterdim.

"10 dakika... 10 dakika içinde gelmezden içeri girerim."

O da gizemli bir ses tonuyla konuşmuştu. Oyunuma katılıyordu. İtiraz ettim.

"10 dakika çok kısa bir süre dostum. On dakikada onu öldüremem. Ah... Yani eşyalarımı toplayamam demek istedim."

Anıl artık boş boş bakmıyordu. Aferin Aslı! Mükemmelsin! Daha büyük bir pot kıramazdın. Seni tebrik ediyorum.

Son derece şüpheci gözlerle beni baştan aşağı süzdü. Korkmalı mıydım? Anıl'dan mı? İşte buna başka bir zaman olsa çok gülerdim.

"Haydi ben kaçtım."diyerek neredeyse uçarcasına arabadan indim. Arkama dönüp bakmadım. Anıl'ın gözlerini görmesem bile üzerimde hissedebiliyordum. Bazen öyle bir bakıyordu ki karşısında çırılçıplak kalmış gibi hissediyordum. Durum o derece vahimdi. Gerisini artık siz düşünün. O bakışlardan ve gözlerden uzak, huzurlu bir hayat yaşayacak olduğumu bilmek iyi hissettiriyordu.

Yaklaşık iki dakika sonra kapıya dayanmıştım. Ama ne dayanmak! Kıracak gibi yumrukluyordum. Zile basmayı akıl edemiyordum. Tepem atmıştı. Nisa'nın benden çekeceği vardı.

Kapıyı açan kişiye baktığımda sesli bir şekilde yutkundum. O an her şeyi, yapacağım tüm işkenceleri unutmuştum. Hakan?

Hakan!

Onun burada ne işi vardı?

"Ha... Ha.. Kan..."

Saçma sapan kekelemem üzerinin çıplak olması gibi bir gerçeği görmem yüzündendi. Hakan çıplaktı. Acaba neden çıplaktı. Çıplak olmasını gerektirecek bir durum mu vardı? Onu şimdi, burada öldürecektim!

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin