Tüm özel günleri unutabilme gibi geniş bir kapasiteye sahip karşı cins... Oturduğum sandalyeden hızla kalktım. Öyle hışımla kalkmıştım ki sandalye bile bu öfkeye dayanamamış, intihar ederek geriye devrilmişti. Elimdeki telefonu olabilirmiş gibi daha da yakınlaştırarak burnumun dibine kadar soktum. Görüşüm bulanıklaşınca biraz geriye çekip on bin beş yüz altmış birinci kez birinin arayıp aramadığını kontrol ettim. Hiçbir hareket yoktu! Ah... Gerçekten... Unutmuş muydu? Başımı yüzümde hüzünlü bir ifadeyle sağa yatırıp titrek bir nefes aldım. Acı gerçekle yüzleştim. Ağır geldi. Boynum kırılacak kadar ağrıdı. Bu sefer sola yatırdım. Acı gerçek orada da rahat durmadı. Rahatsız etmeye, içimi kemirmeye devam etti. Çok acımasızdı. Aşağılıktı! En sonunda başımı öne eğerek minik sarı ördeğim gibi dudaklarımı büzdüm. Kardeşi saçını çektiğinde, canı yandığında hep böyle yapardı. Bir keresinde 'Sende onun eline hafifçe vur kızım. Yapmaz bir daha.'dediğimde kıyamadığını bile söylemişti yavrum. Neyse, konumuz bu değil! Nerede kalmıştık... Erkeklerin özel günleri atlama olasılıkları... Sağdan bakınca da, soldan bakınca da hatta yukarıdan bakınca da hesapladığım istatistiklerin tümü %100 oranında çıkıp eş sonucu paylaşıyorlardı. 'Ah, kalbim...' diye başlamak istiyorum derdimi anlatmaya. Anlayın halimi dostlar.
Oturduğum yere popomu geri bırakacağım vakit çaycı ablamız alelacele kolumdan tuttu. Yemin ederim yüreğim ağzıma kadar geldi. Hissettim o hoplamayı. Nefes nefese kalarak bir elim karnımda, bir elim ağzımda baktım kadıncağıza. Onun da benim gibi, korkmuş olduğunu gördüğümde afalladım.
''Kızım sandalye devrilmişti. Düşecektin tutmasaydım.''dediğinde anlamıştım. Gizem çözülmüştü. Ah, benim güzel kafam... Leyla kafam, aşık kafam! Kalkarken düşürdüğüm sandalyeye geri oturmak için hamle yapacak kadar zeki kafam.
Karnıma bakarak gülen abla sandalyemi düzelttikten sonra gitti. Düşsem çok daha kötü şeyler olabilirdi. Bu sefer temkinli bir şekilde tutunarak oturdum ve kara kara düşünmelere kaldığım yerden devam ettim. Bir cuma günüydü. Hafta sonunun gelişine bile gönlümce sevinemiyordum. Şimdi derdimi biraz daha açacağım. Açayım ki anlayın. Hak verin bana.
Hamile olduğumu öğreneli çok olmamıştı. İkinci bebeğimiz, üçüncü evladımız yoldaydı. Tarihler yakındı. Her şeyi büyük bir sabırla içimde tutmuş, yutmuş ve altını çizerek söylüyorum tek bir kız kurusu yoldaşıma bile fısıldayarak dahi olsa söylememiştim. Ne kadar zordu tahmin edebiliyor musunuz? Ben ve çenemi kapalı tutmak... Ben ve susmak! Ah, işte akıl yok ki bende. O kadar bekle. Sabret. Dişini sık. Evlilik yıl dönümünü unutsun herif! Nereye ağlasam, ne yöne iç döksem bilemiyordum. İçim sıkılıyordu. Ruhum daralıyordu!
İşten çıkmama az kalmıştı. Haftanın son günü veli görüşmeleri yapıldığından iyice geçe kalmıştım. Üstelik uykum da gelmişti. Kafam çocukların sorunlarını, velilerin dertlerini dinlemekten kazan gibi olmuştu. Çantamı alıp çıkacağım anda telefonuma mesaj gelmişti. Pek sevgili eşimdendi. Burnumu yukarı dikerek ve çekerek açtım.
''Diğer eve gel hayatım. Çocukları aldım ben.''
Koskoca gün içerisinde attığı ilk ve tek mesajdı. Bir kez bile telefonda konuşmamıştık. Evlendiğimiz gündü bu gün bizim. Tamam, pek istekli çok mutlu değildik. Hatta kaçmak için delik arayan bir gelindim. En mutlu günüm değildi belki ama en mutlu günlerime kavuşmamı sağlayan gündü. Düşündükçe çıldırıyordum. Farkındayım. Derin bir nefes alarak rahatlamaya çalıştım. Cinler tepemde ip atlarken işe yaramıyordu.
Hafta sonları genellikle kaldığımız bir cennet yuvamız olduğunu biliyorsunuz. Yeşilliklerin arasında, denize yakın... Dinlenmeye son derece elverişli. Çocuklar da çok seviyordu hem. İstedikleri gibi bahçede oynuyorlardı.
Vosvosuma bindiğimde biraz rahatladığımı söyleyebilirim. Mavi kaplumbağam seyrinde ilerlerken dertleşiyorduk biraz. O eksik olan yağını, suyunu anlatıyordu. Ben Anıl'ı, dördüncü evlilik yıldönümümüzü nasıl unuttuğunu...
Bölüm Sonu
SİZCE UNUTMUŞ MUDUR? TAHMİNLERİ ALALIM YORUMA. : )
DURUN! HEMEN KAÇMAYIN. ALTA YAZACAĞIM ÖNEMLİ UFAK TEFEK ŞEYLER VAR. ONLARI DA OKUYUN. İKİ DAKİKA SÜRMEZ. : )
1. EK BÖLÜM İŞİNİ BAŞIMA SİZ ÇIKARDINIZ. ISRARLARA DAYANAMADIĞIM İÇİN YAZMAYA BAŞLADIM AMA GÖRÜYORUM Kİ ARTIK ESKİ HEVES KALMAMIŞ. BİTİRSEK Mİ? (KIZDIĞIMI DÜŞÜNMEYİN SAKIN. SIKMIŞ OLABİLİR. SÖYLEYİN, GOCUNACAK DEĞİLİZ. : )) OKUMAK İSTEDİĞİNİZ DURUMLARI DA YORUM YAZIN HATTA. BANA IŞIK TUTMUŞ OLURSUNUZ. : )
2. BU BÖLÜM +350 VOTE OLSUN AMA. YORUMLAR AZ, VOTE AZ PSİKOLOJİM YERLERDE. MUTSUZUM FALAN YANİ.
3. Daha önce AAB için ya da diğer hikayelerim için benim iznim alınarak hesap açmak isteyenler olmuştu instagram için. O zamanlar nedense istememiştim. Gönül koymalar olmasın sonra. Yapmak isteyen açsın, beni de takip etsin efendim. :)
4. UÇURUMUN KIYISINDAYIM adlı bir hikayem var. Buradan hatırlarsınız. Oyuncak dükkanı olan abimizin hikayesi. Hala okumayanlar, hiç başlamayanlar, haberi dahi olmayanlar var valla ayıpp... : )) Bakın bir, seversiniz belki : ))
5. En aktif kullandığım hesap = instagram (nurakyol123 takip edin : ) )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aranan Anne Bulundu! | Tamamlandı
HumorHayata, dertlere, sıkıntılara kısa bir mola! Azıcık gülmek isteyenler buraya :)