Multimedia: Türkan'a ait. Tekrar çok teşekkür ederim canım. : ))
Günler önce değerli vaktinden ayırıp hikayemiz için bu çalışmayı yapmış ve Nur Akyol - Düşler Diyarım adlı facebook grubumuzda paylaşmıştı. Oraya hikayemizi okuyan herkesin katılmasını isterim arkadaşlar. Facebook kullanıcılarını grubumuza bir kez daha davet ediyorum. :))
Keyifli okumalar dilerim. Sonraki bölümler artık biraz aşk kokacak. : ))
***
Şiddetli bir baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda beynimin bana kötü şeyler olacağı sinyalini önceden çaktığını elbette bilmiyordum. Allah'ım ölüyorum! Bu nasıl bir ağrı!
Gözlerimi açtım açmasına da göremiyordum ki! Sakin ol Aslı! Başarabilirsin. Önce sakin ol!!!
Gözlerimi birkaç kez kapatıp açmayı başardığımda görüntü netleşti. Biraz doğrulup saate baktığımda gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar açılıp kocaman oldu. Baş ağrımın sebebini de o an anlamış bulundum. Saat ikiydi! Bir Aslı Biçer sabah klasiğinin tamamen dışında gerçekleşen geç uyanma aktivitesi şiddetli baş ağrısına sebep olmuştu. Aslı Biçer asla öğleden sonra ikiye kadar uyuyamazdı. Ne kadar geç yatarsa yatsın en fazla ona kadar uyuyabilirdi. Burnuma pis kokular geliyordu. Bu koku daha çok uyku hapının tatsız tadına benziyordu. Beyin hücrelerim ani bir hareketle uyku modundan çıkarken baş ağrısı falan kalmamıştı. Korku, merak hücrelerime nufüz etmiş ağrıyı söküp atmıştı. Etrafımı gözlerimle hızla tararken önemli ayrıntıyı fark etmem uzun sürmemişti. Kız kurusu yoldaşlarım toz olmuştu. Durun! Daha da önemlisi geliyor! Yanımda Gaye yoktu!
İçimden gelen bir ses bana ''Aptalsın Aslı.''dediğinde dudaklarımı büzdüm. Oyuna gelmiştim. Kalbim kırılmıştı. Elinden oyuncağı alınan çocuklar gibi hissediyordum. Kız kurusu yoldaşlarımın aklından yine neler geçiyordu!
Gözlerim fıldır fıldır dönmeye aklım çalışmaya başlayınca olacaklardan korkup yataktan fırladım. İki ayağımın üstüne düşemeyince bir de bileğimi incittim. Yılmadım. Ahlayıp vahlayarak, çoğu zaman tavşan gibi hoplayarak odadan çıktım. Salonun kapısı kapalıydı. Bu evde biz varken hiçbir kapı kapalı olmazdı!
Gözlerimi kısıp kaşlarımı ortada birleşene kadar çattım. Beynimde bin bir çeşit tilki dolanıyordu. Kahretsin hepsi cinayet işlemek üzerine kuruluydu! Yoldaşlarıma çin işkencesi yapmak istiyordum. Beni uyutup Gaye'yi kaçırmışlardı. Kim bilir minik sarı ördeğimin kendi gibi minik aklını neler söyleyerek karıştırmışlardı. Ortaya tadı hiçbir şeye benzemeyen sebze çorbası çıkacağından emindim gerisi boştu.
Kapıya tekme atma isteğim ve ben birbirimize karşı son derece vahşi duygular barındırıp harmanlıyorduk. İncinen ayak bileğimi düşünmeli ve mantıklı hareket etmeliydim. Sanırım yumruklamak daha uygun bir seçenek olacaktı.
Kapı ile aramda amansız bir mücadele başladığında her şey için çok geçti. Umursamazca yumrukluyordum. Arada bağırıp çağırıyordum. Tüm gücümü kullanıyordum.
''Açın kapıyı! Duydunuz mu beni? Hemen açın! Beni alın Gaye'yi serbest bırakın! Onun suçu yok. Ben yaptım! Açın kapıyı! O daha çok küçük.''
Kendimi yavrusu hapse giren anneler gibi hissediyordum. Evet, yanlış duymadınız. Drama bağlamıştım. Ben yaptım. Ben vurdum. Ördeğimi serbest bırakın!
Kapı hızla açıldığında bendeniz hızımı alamayarak hızlı bir uçuş gerçekleştirdim ve kendimi Nisa'nın kucağına oturmuş bir halde yerde buldum. Bir anda açılır mı o kapı? Kaptırıp gitmişim, dağıtmışım, parçalanmışım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aranan Anne Bulundu! | Tamamlandı
HumorHayata, dertlere, sıkıntılara kısa bir mola! Azıcık gülmek isteyenler buraya :)