Seventeen

90 20 4
                                    

"Anlatın bana Bayan Fray."
Siktiğimin bir psikiyatristindeyim şu an. Aptal gözlüklerinin arkasından, iğrendiğim bakışlarını bana atmakla meşgul.
Susup, arkama yaslanıyorum. Ne düşündüğü umurumda değil, sadece bu anın bitmesini istiyorum.
Serum iğnesini çıkartmaya çalıştığım için beni bayılmışlardı anlaşılan, uyandığımda ise üstümde kendi kıyafetlerim vardı ama tek bir farkla. Uyandığımda tepemde dikilen psikiyatrist vardı ve bu yüzünden ağza alınmayacak küfürleri içimden saydırdım.
Konuşmamakta kararlı olduğumu anlayıp, pes ediyor. Tırnaklarımla oynuyorken Ashton'ı düşünüyorum. Belki de beni hayatta tutan tek şey ama artık o da yok.
"Ben..." diye başlıyorum söze. Adamın dikkatini çekiyorum. "Lunaparka gitmek istiyorum."
Adam bu söylediğime şaşırıyor. Kim şaşırmaz ki?
"Neden?" diye bir soru yöneltiyor.
Kafamı duvardaki çıplak kadın tablosuna çeviriyorum. Bu tabloların çok satıldığını duydum ama kim çıplak kadın tablosu satın almak ister ki? Hele bu kişi bir psikiyatrist ise, garip.
Her neyse, neden gitmek istiyorum sahi? Sadece dışarıdan baktığım  bir şey olduğu ve hep gitmek istediğim bir yer olduğu için mi?
Telefonumun melodisi odaya yayılıyor. Açmak için telefona uzanıyorum ve adama elimle durmamız gerektiğini belirtiyorum.
Tanımadığım bir numaranın beni aradığını görünce kaşlarım çatılıyor.
"Efendim?" diye açıyorum telefonu. "Kimsiniz?"
Birkaç hışırtı sesi geliyor kulağıma, büyük ihtimalle nefes alma sesi. "October?" diyor birdenbire, bu ses bana tanıdık geliyor ama çözemiyorum. "Benim, Ashton."
Son kelimeyi söyler söylemez telefon elimden düşüyor.


October // IrwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin