Sanırım hastayım. Çok fazla.
Ve sanırım bu yüzden kaybettim. Koruyamadım benliğimi, sattım onu şeytana. Bir şey bulamadım, avunacak, bir şey geçmedi elime, kaybettim. Önemsedim, kaybettim bu yüzden, kaçıp gittiler, hiç sevmeyenler.
Hala umut veriyor, hala acınacak hale getiriyor. Engel olamıyorum çünkü kendimi kandırdığımı biliyorum. Döneceği yok, acınasıyım, aptal bir kurbanım çünkü. Ve artık hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Neden böyle oldu, neden gitti diyemiyorum, belki de demişimdir de o söylememiştir. Söylememesi de iyi oldu, bilmek istemiyorum, korkuyorum.
Ash'e sırtımı çok fazla yaslamalı mıyım? Hala tereddütteyim. En son sırtımı birine yasladığım zaman geliyor aklıma, irkiliyorum. Ne nefret edebiliyorum, ne uzak durabiliyorum ondan. Hala son görülmesine bakıp, tırnağımı yemekle meşgulüm. Ne kadar acınası.Sefil.
Sefil, evet, sanırım beni ifade edebilecek değeri taşıyan bir kelime.
Gülüyorum ama gülüşüm bile dudaklarımdan zorla dökülmüş gibi, hissettiğim ne bilmiyorum, sadece dağılıyorum, toparlayan yok.
Ash arıyor, nihayet. Belki ona güvenebilirim, beraber Lunapark'a gidebiliriz, defteri birlikte doldurur, arka bahçeye gömeriz.
Ama kimi kandırıyorum? Mutluluğum çikolata bitene kadar benim.
Telefonu açıyorum, sanırım en iyi seçenek bu.
***
Hikayeyi biraz değiştirip, gerçekleştirdim. Gidişatı hakkında yorum yapabilirsiniz, isteyen olursa mesajla da yorumunu yapabilir, okuyan herkesin görüşlerini merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
October // Irwin
Fiksi PenggemarTekrar bir araya gelmek için fazla kırığım varsa, Ya da o kırıklar aslında kaybolmuşsa? Onları bulabilir misin? Yeniden nefes almamı sağlayabilir misin? *** 29.12.2015