Bölüm 8

136K 4.4K 609
                                    

Sizin için Çok uzun bir bölüm yazmaya uğraştım inşallah beğenirsiniz. 



(Ufuk'un ağzından devam.)

Şuanda kameradan yeliz'i izlemekteyim. Mal kız havuzda su var mı yok mu demeden kendini attı havuza. Amacım unun yüzmesini engellemekti ama bir taşla iki kuş vurarak onun canını yakmasını sağladım.  Gülmekten gözümden yaş gelecek duruma geldim. Okul bizim olduğu için kendime ait daha doğrusu grubumuza ait bir odamız var . Şuanda onlarla beraber Yeliz'i izliyoruz. Bizimkilere baktığımda onların gülmediğini fark ettim Ama onları umursamadan yeliz'i izlemeye devam ettim. Keşke ne dediğini duyabilseydim. Ama ne yazık ki sadece kamera yerleştirmiştim.

(YELİZ'İN AĞZINDAN)

"AH" Kolum çok acıyor

"Ayağım!"

Şuada kolum ve ayak bileğim çok acıyor. Havuzdaki suyun yarısını boşaltmışlar.Tabı bende direk atlayınca kolum ve ve ayak bileğimi acıttım. Sanırım burktum. Suda doğrularak kalkmaya çalıştım ama bunun hiç bir şeye faydası olmadı. Biraz çapalayarak havuzun içindeki merdivenlere kadar geldi. Allah'tan yakındılar. Sol kolumu ve ayağımı acıtmamaya dikkat ederek havuzdan çıktım. Soyunma odasına girdim. Of ya kesin bu Ufuğun işi . Mal ne güzel okula bir hafta gelmemişti.Bir hafta daha gelmese olmaz sanki. "kızım çocuk kendi okuluna gelmeyecek de  kim gelecek?" dedi iç sesim. Haklıydı. Okul onların . Aslında okul onun olduğunu bilseydim gelmezdim. Aslında bilseydim de gelirdim. Annem zorla yollardı buraya. "Yok  kızım benim orada ezilir","orada  o tikilerin" "  yanında yapamaz yok" demez de zengin koca bulursun der. Al bulduk zengin kocayı. Taktık mafya kılıklı çocuğu peşimize. Üstümdeki mayoyu sağ kolumu ve sol ayak  bileğimi acıtmamaya dikkat ederek çıkarmaya çalıştım ama bu çokta mümkün olmadı mayoyu çıkarırken ağzımdan küçük çığlıklar kaçtı. Aptal Ufuk, Sinek boku Ufuk diye içimden ona saydırıyorum.Giyinme odasından çıkıp bahçeye çıktım. Bana en yakın banka oturup eve bu ayakla nasıl gideceğimi düşünmeye  başladım. Bahçeye kadar bu ayakla zor gelmiştim. Eve kadar nasıl gidecektim. Sağ ayak bileğim çok acıyor. Hatta kırılmış bile olabilir. Çünkü  sızlıyor.  Gökyüzüne baktığımda havanın kararmaya  başlamış olduğunu gördüm.Böyle oturmanın hiç bir şeye çaresi yok diye düşünüp yerimden kalktım. Kalkmamla yere kapaklanmam bir oldu. 

"Ah!" ayak bileğim gerçekten çok kötü acıyor. Öyle çok acıyor ki gözlerimdeki yaşlara engel olamıyorum. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.Bu ayağa kalkmak için çabaladığımda ayak bileğimdeki sızının artması gibi hıçkırıklarım ve göz yaşlarım da artmaya başladı.Resmen burada kalmıştım.  Ayağımı oynatamıyorum bile. Lanet olsun ki çantamı da giyinme odasında unuttum. Telefonum çantamın içindeydi. Ne bir yardım çağırabiliceğim ne de yerimden kımıldaya bileceğim ve ne kadar

şanslıyım ki hava kapalı. Hatta 5-10 dk. kalmaz yağmur yağacak halde. Diyorum ben bende ki şans kimse de yok. 

"Hey ne yapıyorsun yerde?"  sesin geldiği yere baktığım da Semih olduğunu gördüm. Hemen göz yaşlarımı sildim.

"Sana diyorum ne yapıyorsun?" dedi. 

"İyiyim ,ne yapıyım işte,  yer çok rahat görünüyordu oturuyorum sende oturmak ister misin?" demek istesem de  tabi demedim.

"Ayak bileğimi burktum galiba ayağa kalkınca yere düştüm!" dedim. Oda kafasını salladı anladım dercesine ve bana doğru yaklaştı. Daha ben ne olduğunu anlamadan beni kucağına almıştı.

"Hey ! ne yapıyorsun?!" dedim ama beni umursamadı.

"Sana diyorum indir beni yere!"

VElİAHT MAFYA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin