4. Bölüm "He Tırrek He"

2.4K 143 8
                                    

Multimedia: Su ve kıyafeti
Su'dan...
Toprak pisliği uykumu açıp öyle defolmuştu. Ulan pislik sen uyandın da beni niye uyandırıyorsun? Yatakta ters durmaktan sıkılıp işe gitmeye karar verdim. Ay o suratsız Bumin'in sıfatını göreceğim. Cafer koş torba getir. Iğ. Öğ. Ay. Cafer kusacağım tez getir.
"O piç için hazırlanmam ben." diye kendi kendime mırıldandım. Üzerinde siyah dudak baskısı olan sarı t-shirtimi giyip altına beyaz kot şortumu giydim. Siyah bilekli Converse'lerimi ayağıma geçirip saçımı ev topuzu yaptım. Kalın bir eyeliner çekip pembe parlatıcımı sürdüm ve siyah top küpelerimi taktım. Sade ve sportif. Siyah deri sırt çantamı da sırtıma takıp Ateş'in odasına girdim. Dudağımı ısırarak Ateş'e baktım. Çok sıkılacak. Ay banane. Çok da tel tokam!
*****
Arabamı park etmiş, sinir bozucu bir aramadan geçmiş ve kapının önünde dikilme işlemini gerçekleştiriyordum. Kapıyı çaldığımda kapıyı Toprak'tan öğrendiğim kadarıyla Ayşe abla açmıştı.
"Bumin'in sekreteri?" dediğinde güldüm.
"Ayşe abla?" dediğimde şaşırdı.
"Sen beni nereden tanıdın kızım?"
"Ben Toprak'ın üçüz kardeşiyim." dediğimde gülüp bana yol verdi. İçeri geçitiğimde kapıyı kapattı.
"Salonda kahvaltı yapıyorlar kızım. Bir ihtiyacın olursa çekinme."
"Sağol Ayşe ablam." dedin Ayşe ablanın yanaklarını sıkarak. Salonun kapısına geldiğimde Kağan'ların ve Toprak'ın gülüşerek kahvaltı yaptıklarını gördüm. Ah yazık! Toprak'ın tipe bak lan. Toprak Hanzade zorla gülüyordu. Kardeşim lan o benim. Ben anlarım, onlar anlamaz. Kardeş. Ruh. Yürek! Kapıyı tıklattığımda Toprak beni görüp yerinden fırladı.
"Aşkım gelmiş uyanabilmiş." deyip boynuma sarıldığında kıkırdayıp ona sarıldım.
"İyi gülüyorsun maşallah." diye fısıldadığımda sırtıma vurdu çaktırmadan.
"Yüzüme niye vuruyorsun Kötü Kedi Şerafettin?" diye fısıldadı sinirle. Güldüm.
Ayrıldığımızda Kağan'lar bize şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
"Tanışıyor musunuz?" dedi Bilge gözlerini irice açarak.
"Biz evde tanıştık." dedim kolumu Toprak'ın tek omzuna atarak.
"Üçüz kardeşim Su kısaca." dedi Toprak gözlerini devirerek. Güldüm.
"Umarım benim sekreter de kardeşiniz çıkmaz." dedi Kültigin gülerek. Üzül Kültigin nihaha. Aslında istediğinin tam tersinin çıkması bana zevk verir!
"Neyse. Su Hanzade değil mi?" diyen Bumin'e gülümsedim ve kafa salladım. Haram olsun o gülümseme sana. Pezevenk.
"Kahvaltı?" diye teklif ettiğinde kolumu Toprak'tan çekip ellerimi birbirine sürttüm.
"Kurt gibi aç bir Hanzade'ye sorulacak soru mu?" dediğimde sırıttı. Sırıt sırıt. Yakında sırıtabilecek dişlerin olmayacak senin. İbne. Kültigin masanın baş köşesine kurulmuştu. Bilge'nin yanına oturmak zorunda kalan Toprak yapmacıkça gülüp oturdu. Yutkunup Bumin'in yanına oturdum. Kusacağım şimdi. Parfüm kokusuna come. Cafer nerede benim poşet?
"Bak Su, şunu önceden konuşalım. Benim hayatım oldukça rutin..."
He tırrek he çok rutin.
"...Bu yüzden hayatımda ekşın mekşın olmasın." dediğinde kendimi tutmayıp kıkırdadım. Bumin tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Komik olan neydi?"
"Şey... Um... Mafya birinin nasıl rutin bir hayatı olabilir?" diye sorduğumda onun gibi tek kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Biliyor muydunuz?" dedi Bilge kaşlarını çatarak.
"Kankitoşko takip ediyoruz sizi." dedi Toprak tırnağıyla uğraşırken. Ona kıkırdayıp kenardan bir yumurta aldım. O sırada Toprak'la göz göze geldik. Sırıttığımda sırıttı.
"Eski günlerdeki gibi." dediğinde güldüm.
"Hadi." deyip yumurtasını sıkıca tuttu.
"Ben vurağım." dedim ilk okul öğrencileri gibi parmak kaldırarak. Kağan'lar ne yapmaya çalıştığımızı anlamaya çalışır şekilde bize bakıyorlardı. Toprak'ın yumurtasına yumurtamı vurduğumda onun yumurtası çatlamış, benimki çatlamamıştı. Zaferle sırıttım.
"Ya kızım hile mi yapıyorsun ne yapıyorsun? Hep sen yeniyorsun ama!" dediğinde kahkaha attım.
"Meslek sırrı." deyip öpücük attığımda güldü.
"Ha anladım! Kimin yumurtası çatlamazsa o kazanıyor değil mi?" dedi Bumin işaret parmağını ileri doğrultarak. Bak görüyor musun çocuğu? Ne kadar zeki maşallah. Yeni mi anladın akraba evliliğinin tezeği?
"Aynen." dedim ellerimi yumruk yapıp baş parmağımı yukarı kaldırarak.
"Bilge yapalım mı lan?" dedi Bumin gülerek.
"Yapalım." dedi Bilge de gülümseyerek.
"Ben bir su içeyim." dedim masadan kalkıp mutfağa ilerleyerek. Mutfağa geçip sürahiden bir bardak su doldurdum. Suyu tepemi dikip hepsini bitirdim ve bardağı mutfak taşına bıraktım.
"Boğulacaksın." dedi Bumin gülerek. Güldüm.
"Cadılar ölmez." dediğimde yanağımdan bir makas aldı! Ay bana dokundu. Eli bok mu kokuyor onun? Ay tabi kokar bu gavurun tohumu götünü sildikten sonra yıkamıyordur ki ellerini. Iğ. Onlar nasıl düşünceler lan? Ay Bumin'i sıçarken düşün hele bi. Ay! Ay kusacağım. Ay gidiyorum şurada. Bumin su içip mutfaktan çıktığında yanağımı elimle silmeye başladım. Sonuç mu? Ovalıyorum ovalıyorum tiksiniyorum.
Ateş'ten...
Kapıdan gelen anahtar sesi ve öğürmeyle Supernatural'i durdurup koridora çıktım. Toprak banyo kapısına yaslanmış, Su ise kusuyordu.
"Toprak? Ne oldu ya?" dediğimde Toprak burun kemiğini sıktı ve derin bir nefes aldı. Ne oluyor lan? Acaba biri Su'ya tecavüz mü etti? Lan!
"Su'yu mu siktiler lan?!" dediğimde Toprak olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Daha kötüsü." deyip öğürdü.
"Ne oldu lan söyle artık!" dediğimde Su banyodan ağlayarak çıktı.
"Bilge Kağan bana dokundu." dediğinde çığlık attım. Ne demek lan 'Bilge Kağan bana dokundu.' ha ne demek? Kesin yarın işe gelemeyeyim diye yapıyorlar ay öleceğim!
"Nasıl?"
"Ulan baya bildiğin yanağımdan makas aldı!"
10 dakika boyunca koridorda koşturup çığlık attığım doğrudur.
Sizin için belki upuzun olmasa da orta derecede 3 bölüm yayımladım. Hem de 2 saat içinde! Değerimi bilin ve sol alt köşedeki ☆'a basın ve ★ haline getirin bence. Evet evet basın yaf -_★

Limon Çiçeği'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin