35. Bölüm "Ecem?"

796 65 58
                                    

Multimedia: Ecem ehehehe

BUGÜN DOĞUM GÜNÜMÜZ GECEAĞ! DOĞUMGÜNÜN KUTLU OLSUN NUTELLAM!

Bölüm ithafı smyye_sdf55 e! Seni seviyom aşkem.

Asena'dan...

"Sen beni deli mi edeceksin Asena?!! Bu yaşta ne sevgilisi ha? Ne sevgilisi?!! Sana ne demeli Giray? Hadi bizimki salak! Sen?!! Asena sana yazıklar olsun! Giray için bizi bırakıp İstanbul'a gitmek istedin, bir de üzerine Ateş'i de kendine uydurdun ya, ben sana hiçbir şey demiyorum!"

"Ben kötü bir şey yapmadım!" diye bağırarak karşılık verdim ben de babamın sert sözlerine.

Neredeyse yarım saattir, yanıma Giray oturtulmuş sorgudaydık tüm aileyle.

"Nasıl kötü bir şey yapmadım?!! Sen na..."
"Yeter artık baba! Yeter! İstanbul'a tek gitmek isteme sebebim Giray değil ki! Özgür orada, Rüveyda gidiyor. Giray konusuna da gelirsek... Nasıl bu yaşta ne sevgilisi ya?!! Emirhan ve İlbilge sevgili, hatırlatırım. Sırf evdeki tek genç kızım diye neredeyse beni eve kapatacaksınız!" diye hırsla konuştuğumda örgümden bir perçem yüzüme düşmüştü. Babam ise o kadar sinirli bakıyordu ki ağzından ateş sıçabilirdi.

Umurumda mı?

Nö.

Ayağa kalkıp babamın dibine girdim.
"Ben artık her gece Giray'la gizli gizli buluşmaktan çok sıkıldım!"

Babamın eli hızla yukarı kalkarken Giray'ın ne ara önüme geçip tokadı yanağına yediği ise muammaydı. Babam şokla önündeki Giray'a bakarken o kollarını birbirine bağladı.
"Özür dilerim Cumali Bey. Çalışanınız olarak söylüyorum ki kızınızla ilişki yaşamam büyük bir yanlıştı. Ama ben sevdim. Ve artık geri dönüşüm yok. Bu yüzden kızınızın erkek arkadaşı olarak söylüyorum. Ona ne zarar vermenize izin veririm, ne de onu incitmenize!"
Babam ne yapacak diye bakarken o yumruğunu sıkıp gözlerini kapattı. Gözlerini açıp kollarını iki yana açtı.

"Ben sizi affettim. Siz beni affettiniz mi?"

İkimiz de babamın kollarının altına girerken babam ikimizi de kavradı.
"Bana bak Giray, kızımı üzersen boku yersin. Ve sen Asena, Kültigin abinler iki gün sonra gideceklerine göre yarın valizini hazırla."

BEN.

GİTMEK.

İSTANBUL'A?

SİKTİR!

"Baba! Seni çok seviyorum! Seni çok seviyorum!" dedikten sonra çığlık atıp babamın boynuna atladım.

OLEY BE!

Ateş'ten...
Acilen piçlik yapmam gerekiyordu.

Ve yapacak kimse bulamıyordum.

Su?
Bilge kızar.
Bilge?
Su döver.
Kültigin?
Hafize teyze... Cık olmaz.
İlbilge?
Emirhan'la uğraşamam.
Emirhan?
İlbilge başımı ütüler.
Asena?
Yazık lan kıza yeter zaten bugün çektikleri.
Toprak?
Kıyamam.
Bumin?

Bumin!

Yeni kurbanımı seçmenin sevinciyle sırıttım. Yataktan kalkıp parmak ucunda Bumin'in odasına gitmeye başladım. Odaya ulaştığımda sırıtarak ellerimi ovuşturdum. İçeri girdiğimde Bumin bir elinde dürbün, diğer elinde sidik renkli bir içki karşı evi gözetliyordu.
"Ne yapıyorsun lan sen?" dediğimde ben korkup zıplayacak ya da konuyu kapatmaya çalışacak sanarken o hiç pozisyonunu bozmamış, sanki geldiğimi görmüş gibi davranmıştı.
"Kız kesiyorum." dediğinde yanına gittim.
"Bakayım mı?" dediğimde omuz silkip dürbünü bana uzattı.
Dürbünden baktığımda karşı evin bir odasında fırça tarağı ağzına doğru tutmuş, tahminen şarkı söyleyen ve hunharca dans eden siyah saçlı bir kız vardı.

"Adı ne len?"
"Ecem." dedi derin bir nefes vererek.
"Aşık oldum galiba." dedi o çiş renkli şeyi içerek.
"Aşk acısını o çiş renkli içki mi dindiriyor?"
"Ne içkisi be?"
"Elindeki ayol!"
"Allah aşkına Ateş! Sn beni ne zaman içki içerken gördün?"
"Şimdi?"dedim sırıtarak.
"Bu içki değil Ateş, elma suyu!" dedi gözlerini devirerek. Şişeyi ağzına götürürken köşedeki masayı işaret etti.

Ve üzerideki onlarca elma suyu şişesini.

"Yuh! Oğlum aşırı çiş yapar lan bu. Bu kadar içecek ne vardı sanki?" dediğimde güldü. Sonra da yüzünü buruşturdu.
"Elma suyum bitmek üzere." dediğinde güldüm.
"Alırım ben sana elma suyu da..." dedikten sonra az ilerideki elma suyu şişesini alıp biraz içtim.

"Sen bana şu Ecem meselesini anlat esmerim."
***
"Çok güzel be Ateş... Böyle simsiyah saçları var, küçük ama güzel bir yüzü, kahkülü, yemyeşil gözleri..."
"Dağılmıyor içimdeki duman diyorsun?" dedim son kelime dışında hepsini melodik söyleyerek. Güldü.
"Hiç konuştunuz mu peki?" dediğimde 'cık'ladı.
"Yok be. Taa geçen seneden platoniğim bu kıza. Gerçi o beni tanıyor mu o bile muamma." dediğinde sırıttım.
"Dışarı çıkıyor mu geceleri?" dediğimde kafa salladı gülümseyerek.
"O zaman git ve komşumuzla tanış." dediğimde korkuyla bana baktı.
"Hadiğ hadiğ! Eheheheheh!"

Bumin'den...
Ellerimin içi terlerken birkaç adım ötemdeki afete baktım. Siyah saçları her zamanki gibi bukle bukle ve açıkken, tişört-şort pijama takımları ile çok, çok güzeldi. Ayaklarında babetleri varken sırtına bir şal atmıştı. Derin bir nefes alıp pencereme baktığımda Ateş gülüpseyip yumruk yaptığı elini havaya kaldırdı. Onun bu hareketiyle içime cesaret dolarken çitleri aşıp yan evin bahçesine girdim. Ona yaklaştıkça kalp atışlarım hızlanırken yanına iyice yaklaştım. Yüzü bana dönerken gülümsemeye çalıştım.

"Merhaba?" dediğinde gülümsememi genişletmeye çalıştım.
"Merhaba. Şey... Yan komşunun oğlu Bumin ben. Tanışmak için gelmiştim." dediğimde dudağını büzdü.
"Seni daha önce hiç görmemiştim buralarda."
"Evet. İstanbul'da yaşıyorum kardeşlerimle. İki gün sonra da dönüyoruz zaten." dediğimde gülerek el çırptı.
"Ay ne güzel! Biz de iki gün sonra İstanbul'a taşıacağız benim okulum için! Üzülüyordum orada kimseyi tanımacağım diye! Ecem ben de, memnun oldum." dediğinde gerçekten gülümsedim.

"Ben de..." deyip ekledim.

"Ne kadar memnun olduğumu bilemezsin."

Limon Çiçeği'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin