Multimedia: Bumin'iniz!
Bumin'den...
Su'nun ve kardeşlerinin bir günlük tatili sonucu içimde özlem mandaları cirit atarlarken gerçekten Su'yu özlemiştim.Elimi yavaşça çenemin altına koyup Su'nun izin gününün bitmesinin ardından geleceği dakikaları beklemeye başladım.
Kapı tıklatıldığında kalpim göğüs kafesime 'AÇ KAPIYI BEZİRGEN BAŞI' diye böğürmeye başlamıştı. Su içeri bir melek edasıyla içeri süzüldü. Ona en içten gülümsememi gönderdiğimde gülümsemişti.
"Buyrun Bumin Bey." dediğinde gülümsedim.
"Hazırlan Su, alışverişe gidiyoruz meyve alacağız!"*****
Su koşar adımlarla muzların yanın gittiğinde gülümsedim. Su muzları eline alıp başının iki yanına koyduğunda kendimi durduramadan güldüm.
Su muzları ayrı bir poşete koyduktan sonra gidip kenardan bir kilo elma ve armut aldım.
"Tamam mı?" diyen sesle Su'ya döndüm. Gülümseyerek bana bakıyor ve muzlara sarılarak elinde tutuyordu. Ona kahkaha atıp kafamı olumlu anlamda salladım. Su'yla beraber kasaya yürüdük.Meyvelerin parasını ödedikten sonra Su büyük bir heyecanla muzlardan birini koparıp soydu ve ağzına tıktı. Kahkahamı saldığımda Su bana üstten bir bakış attı. Kahkalarımın arasında zorla konuştum.
"Yavaş ye boğulacaksın!"Omuz silkip muzu bitirdi. Elindeki muz kabuğunda atacakken yanımdan geçen buldozer gibi kadının bana çarpmasıyla Su'nun koluna çarpmıştım. Su'nun elindeki muz kabuğunun düştüğünü fark etmem zaman almıştı doğrusu. Ama muz kabuğuna basıp Su'nun üzerine düşmem saniyelerimi almıştı. Su'nun üzerinde bir konum almışken kalp krizi geçirip geçirmediğimi konrtol etmekle meşguldüm.
"Oha hayvan pestil oldum altında ya!" diye cırlayan Su'ya baktım.
Bu kız kesinlikle normal değildi!Ateş'ten...
Saat 8'e geliyordu ve benim tavukluğum tutmuştu. Yavaşça yatağa uzandım ve yorganı kafama kadar çektim. Ne zaman yalnız kalsam hep aklıma geliyorlardı işte!Bir şeyler için umut etmiş, güzel günler isteyen genç bir kızım ben. Şu hayatta en çok istediğim şey sevgi. Benim için istenebilecek en büyük şey bu. Baba sevgisi yarım bırakılmış küçük bir kız çocuğuyum. Babam beni sevmeyi bıraktığı zaman ben küçüktüm ve ben hala o küçük kız çocuğuyum. İnsan bir yerden sevgi alamayınca başka bir sevgi arıyor. Aşk gibi. Aile sevgisinin eksikliğini aşk kapatır. Eksiktim, tamamlamak istedim. Beni bi baba gibi korunmak, sevilmek istedim. Eksikliğimi tamamlamak istedim. Ve beni babam gibi eksik bıraktılar. Duygusuzluğu buldum. Umursamaz, mutlu görünen kötü bir kız oldum. İçimi kimse bilmedi ama. Her şeyi olduğundan fazla düşünen biri oldum aynı zamanda. Bulduğum her fırsatta ağlayan, içimdeki acıyı parmak uçlarımdan tut saç diplerime kadar hisseden biri oldum. Yaşayan ölü oldum. Ben hala sevilmeyi bekleyen o küçük kız çocuğuyum. Ben hala aşık o genç kızım. Ben hala sevilmeyen biriyim. Ve âşık olmak için fazla kalpsizim.
Ben aslında kalpsiz değilim. Benim sadece bir daha hayal kırıklığı yaşamaya gücüm yok. O yüzden herkese soğuk davranıp kimseye güvenmiyorum. O kadar.
Göz yaşım yanağımdan süzüldüğünde kendimi sıktım. Bıkmıştım. Kesinlikle bıktım. Siktiğimin hayatından, piç Kağanlar'dan, aptal insanlardan bıktım.
Bıktım artık her gece gözlerimin dolmasından. Ağlamaktan yorgun düşüp anlamsız bir şekilde tavanı izlemekten. Hıçkıra hıçkıra ağlamak isterken ellerim ile ağzımı kapatmaktan. Sabah uyandığımda gözlerimin şişmesinden BIKTIM!
Ama yine aynısını yaptım, sıkı sıkıya kapattım ellerimle ağzımı. Gözlerimi sıkıca kapattım. Geçmesini bekledim... Ne boş hayaller! Geçmedi. Hiç geçmemişti. Geçmeyecekti de.
Ben bunları hak edecek ne yapmıştım ki? Babamdan 'ororspu' damgası yiyecek, annem tarafından doğum günüm hatırlanmayacak, bana bir kere bile 'kızım' demeyen insanların Toprak ve Su'ya 'yavrum, canım' demesini duyacak, sevilmeyecek, sevemeyecek kadar... Ben bunları hak etmedim. Hiç hak etmedim!
Göz yaşlarım artık yastığımı yıkıyordu. Duracak mıydım? Koca bir hayır! Ben hiç durmazdım ki, çenemi de tutamazdım. Zorunlu olmadıkça yalan söylemezdim ben. Fakat şimdi... Olmayan ailemin intikamını almak için uğrşıyordum. Hem de benden annem ve babamı çalan kardeşlerim için. Kuş kadar kalbimle gökyüzü olmaya çalıştığım kardeşlerim için.
"Yeter. Allah'ım yalvarırım yeter. Canımı yakma artık Yarabbim lütfen." diye fısıldadım yavaşça.
"Allah'ım canım acıyor. Çok acıyor Allah'ım..." diye fısıldayıp ellerimle kulaklarımı kapattım ve gülümsedim.Kendi kendime gülüp Allah'la konuşuyordum.
Deliriyor muydum ne?
Kafamı iyice yastığa gömdüm ve tek kolumu kendime sardım. Çok kötü bir durumdu bu. Sarılacak kimsenin olmaması, sana kollarını saracak kimsenin olmaması... Hıçkırdım ve göz yaşımın süzülmesine izin verdim. Gözüm telefonuma takıldığında yavaşça telefonumu elime aldım. Elim rehberde Kültigin'in isminin üzerinde durduğunda anında telefonu kapatıp yanıma fırlatırcasına koydum.
Birine ihtiyacım vardı fakat bu kişi o değildi.
Ona ihtiyacım yoktu.
İyiyim.
Güçlüyüm.Kimi kandırıyorum?
Telefonu açıp Kültigin'i aradım.
Lanet Olası Piç aranıyor..."Ateş?" diye telefonu açtığında istemsizce gülümsemiştim. Uyku mahmurluğu vardı üzerinde sesi boğuk geliyordu.
"Ben çok kötüyüm." diye çatallaşmış sesimle konuştuğumda telefonda bir hışırtı oldu.
"Ne oldu başına bir şey mi geldi yoksa?" dediğinde gözlerimi silip burnumu çektim.
"Bizim eve gelir misin?" dediğimde 1-2 saniyelik bir sessizlik oldu.
"Nasıl geleyim Allah aşkına?" diye üzüntülü bir ses kullandığında göz yaşım süzülmüştü.
"Anlatabileceğim tek kişisin Kültigin." dediğimde cevap vermedi.
"Yalvarırım." dediğimde ağzımdan bir hıçkırık kaçtığından kelime çok tuhaf çıkmıştı.
"Geliyorum. Adresi mesaj at." deyip telefonu yüzüme kapattı. Kaba şey!Neden sen? Neden sana ihtiyacım var Kültigin?
Nasıldı? Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin tiplerine kurban olduklarım lülülülü ksldkalxls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limon Çiçeği'm
ComédieEn yüksek kademe: Mizah içinde #51 Onlar, kimsenin yüzünü görmediği katiller. Onlar, herkesin korktuğu psikopatlar. Onlar, düşmanlarının sekreterleri olacaklar. Ölüm kaçınılmaz. Daha önce sekreterlik kadar masum bir mesleği bu kadar karanlık gör...