En yüksek kademe: Mizah içinde #51
Onlar, kimsenin yüzünü görmediği katiller.
Onlar, herkesin korktuğu psikopatlar.
Onlar, düşmanlarının sekreterleri olacaklar.
Ölüm kaçınılmaz.
Daha önce sekreterlik kadar masum bir mesleği bu kadar karanlık gör...
"TİPİNİ MINCIRARAK SİKERİM EMİRHAN!" diye cırladığımda oflayarak kanepeye yayıldı. "Tamam be!" dedi homurdanarak. Onun bu haline güldüm.
Şimdi gönlünü almak lazım bunun.
Küsüyor, sonra cinlerimi tepeme çıkartıyor benim!
Üzerine atladım. Kahkaha attığında kıkırdadım. "Rahat mıyım İlbilge Hanım?" dediğinde sırtımı göğsüne yasladım. "Yastık gibisin mübarek!" dediğimde güldü. O sırada bir adet Ata girdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kahkaha attım. "Kanka! Ne lan senin bu halin?" dedi Emirhan kahkahalarının arasında. Hemen Ata'nın resmini çekip Gizem ablaya attım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güldüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ne var beğ?! İyilik de yaramıyor size! Gavur tohumları. İlişkiniz çalkantılı, madem çalkantılı, geleyim ayran yapayım dedim, 'Ayran sevmem kola var mı?' dediniz resmen! Ananı sikeyim emperyalizim!" dediğinde ağzım açık şekilde ona baktım. O kadar çok konu değiştirmiş ve o kadar abuk subuk benzetmeler kullanmıştı ki beynim yanmıştı.
"Kawaii berry guys!" diyerek içeri girdi Gizem abla. "Kawaii berry ne demek bilmiyorum ama senin üzerindeki Hawaii kıyafetiyle bağlantılıdır herhalde." diye de ekledi. "Bakın! İşte benim kafadan birisi. Düz mantık, girişken, zeki!" dedi Ata gözlerini belerterek. "Aferim kız." diyerek dürttü Gizem ablayı.
On yedi yıldır başıma sarılmış en büyük salak Ata'ydı galiba.
"Salak." dedi Emirhan da sanki aklımı okumuş gibi. "Hepinizden zekiyim ben len 'mık'! O 'mık' 'mq' demek anlayın onu." dedi Ata saçlarını savurarak. Gizem abla ona gülüp dibime girdi.
"Kız hani kasları yoktu!" dedi fısıldayarak. "Var mı?" dediğimde tek kaşını kaldırdı. "Yok mu?" "Sana soruyorum işte." dediğimde gülüp bana kolunu attı. "Kanka Allah seni alsın." dediğinde güldüm. "Ata yaşadığı sürece ya beni, ya Ata'yı alacak zaten." dediğimde kıkırdadı.
"KARI İSTİYOM GEL BENİ AL GİZEĞM!" diye böğürerek gelen abim Bumin Gizem ablayı görmesiyle önce gözlerini ovuşturdu. Sonra gerçekliğinden emin olmak istercesine kendini çimdikledi. "ALLAH'IN NE SEVGİLİ KULUYUM, DUALARIM KABUL OLUYOR YA RABBİM!"
Gizem abla onun bu hallerine gülerken abimin gözüne Ata çarptı. "Len Ata?! Bu halin ne oğlum senin?" dediğinde Ata sırıttı. "Baktım bu ikisinin keyfi yok iki güldüreyim şunları dedim Bumin abi." "Yüzünde güller açtıracağım, sonra onları işeyerek sulayacağım Ata." diye mırıldandı abim kendi kendine.
"Gizem Hanımcım, sizi niye hiç bir beyefendi ile göremiyoruz?" diyerek manidar manidar abime bakan Emirhan'a güldüm. "Bumin beyefendi olmadığındandır." dedi Gizem abla da omuz silkerek.
"Aşığım aşık! Sucuğum nerede benim karışık! Sucuk severim ben, ama Sucuğum biraz kaşarık! Olsun biz de tost yaparık!" diye şarkı söyleyerek merdiven korkuluklarından kayarak gelen Bilge abime kıkırdadım.
Emirhan bana kolunu attığında yanağını öptüm. "Hadi odaya çıklaım." deyip bana sırıttığında hızla yanağına kapıştırdım. "Sapık!" dediğimde öpücük attı. "Evlenince görürsün sen!" dediğimde sırıttı. "Evlenince neler neler göreceğim." deyip sırıtmasını genişlettiğinde hızla yüzümü boynuna gömdüm.
Kıpkırmızı yapmıştı beni şerefsiz.
"Doktor olacağım. Hem de ürolog." dedi Emirhan. Yüzümü boynundan ayırmadan konuştum. "Niye? Çok mu meraklısın milletin götünü başını görmeye?" "Tıpta ayıp olmaz. Belki güzel kız gelir ya da senin işin düşer!" deyip kahkaha attığında hızla bana attığı kolunu itip odama çıktım ve kapıyı hemen kapattım. Sırtımı kapıya yaslarken biraz önce dediklerine güldüm.
Deli!
"Göğüslerim doksan beden, görünüşü seni, taşıması beni yakar!" diye bağıran Ata'nın sesi geldiğinde kahkaha attım. "Terbiyesizleşme lan! Kızlar var şerefsiz. Sikerim ağzını defol. İt bebe!" diye bağıran Kültigin abimle Ateş ablaların da geldiğini anladım.
Odamdan çıkıp aşağı adımladığımda Toprak abla, hatırladığım kadarıyla ismi Vusat olan abinin koluna girmiş gülüyordu. Ateş ablayla Su abla ayaklarını koltuğun sırt yasladığımız kısmına uzatmış, koltukta ters duruyorlardı. O sırada Bilge abim Su ablaya yanaşıp ters duran Su ablayı öpüp kaçtı.
"Kapkaç mı yapıyon len puşt!" diye bağıran Su ablaya Bilge abim sırıttı. "Evet kapkaç. Yakında seni de kapıp kapacağım haberin yok." dediğinde Su abla gülümseyip iki elini çenesinin altında sabitledi. Ama ters durduğu için biraz zorlanmıştı. "Mardin'e hanımağa getir beni Bilge!" dediğinde hepimiz kıkırdamıştık.
"Sen de beni Mardin'e ağa getirsene?" dedi Emirhan yanağımı öperek. Güldüm. "Seni bana alacağım lo!" dediğimde güldü. O sırada gördüğüm şeyle kahkaha attım. Ateş abla Ata'nın taktığı sütyeni Ata'dan almış, Kültigin abime takmaya çalışıyordu.
"Tek bir şartla takarım!" dedi Kültigin abim tişörtünü çıkartırken. Ateş abla sırıtıp tek kaşını kaldırdı. "Neymiş?" dediğinde Kültigin abim şerefsiz sırıtmasını yaptı. Ve söyledikleriyle domuz sesi çıkarttım.
"Sütyenini bizim yanımızda çıkart, seninkini takacağım."
